Translate.vc / Spanish → Turkish / Problemas
Problemas translate Turkish
66,677 parallel translation
¿ Qué parte de lo que acabo de decir te causa problemas?
Az önce söylediğimin hangi kısmında sorun yaşıyorsun?
Sin problemas, sin problemas.
Sorun yok, sorun yok.
¿ Hay problemas?
Sorun mu var?
No, problemas no.
Hayır, sorun yok.
¡ Tenemos problemas!
Başımız belada!
No me vengas quejándote, "tenemos problemas".
Buraya gelip "Başımız belada" diye inleme.
Problemas familiares.
Aile meselesi.
Y la cuarentena en la estación Eros sigue siendo fuente de debate, mientras organizaciones de ayuda testifican ante la Asamblea General, instando a la ONU... problemas de jurisdicción...
Eros istasyonunun karantinası yardım kuruluşları tanıklık ederken tartışma kaynağı olmayan devam ederken öncelikle BM'e baskı yapan genel kurul, yargılama hakkı meseleleri...
Oye, ¿ has estado teniendo problemas...?
- Hey, bir sorunla mı karşılaştın? - Ne?
Si Alex gastó 2800 solo para salir de la Donnager, tendremos problemas.
Alex yalnızca Donnager'dan çıkmak için 2.800 yaktıysa, sorunumuz olabilir.
Tenemos problemas más grandes de los que preocuparnos.
Ne de olsa tasalanmamız gereken daha önemli şeyler var.
Siempre está metido en problemas, así que, naturalmente, es mi favorito.
Hep başını derde sokyor. Doğal olarak en çok onu seviyorum.
Y yo aquí sentado esperando no meterle en problemas.
Bense oturmuş, başına bir dert gelmesin diye uğraşıyorum.
Problemas en Berlín.
Berlin'de sorunlar olmuş.
Problemas técnicos.
Teknik bir pürüz.
Hemos de asegurarnos de que no se meten en problemas.
Başlarını belaya sokmadıklarından emin olmalıyız.
Sí. Sí, hay algunos problemas psicológicos.
- Evet, bazı psikolojik sorunları var.
Javadi tiene problemas.
Javadi'nin başı belada.
Estoy metido en problemas. Tengo que desaparecer.
Başım belâda, ortadan kaybolmam gerek.
¿ Qué clase de problemas?
Nasıl bir belâ?
Veterano con problemas, fugitivo de la ley.
Sorunlu gazi, kanun kaçağı.
Pero ella tiene problemas para coagularse.
Fakat pıhtılaşma sorunu var.
tengo problemas Control de la arteria.
Arteri kontrol etmekte zorlanıyorum.
Oh, Dr. Kinney, te quería Saber que la cirugía de Dustin Se fue sin problemas.
Dr. Kinney, bilmenizi isterim ki Dustin'in ameliyatı sorunsuz geçti.
No quiero problemas.
Sadece... Sorun istemiyorum.
Ojalá las circunstancias fueran otras, pero parece que estamos en problemas.
Koşulların daha farklı olmasını isterdim ama işler iyice boka sardı.
Esto es por los problemas.
Sorunların için birazcık daha.
Si no fuera por ella, seguramente habríamos tomado todo Nassau, la flota estaría intacta, no habría prisioneros en el fuerte y no habría problemas entre tú y yo.
O olmasa Nassau'yu daha önce ele geçirmiştik. Filomuz zarar görmeden, tutsak vermeden. Birbirimize düşmeden.
Pero... recupero a mis hombres a cambio de ti. Pero algo me dice... que si te dejo libre, encontrarás la forma de crearme problemas una vez más y pronto.
Seni verip adamlarımı alacağım almasına da içimden bir ses özgür kalırsan başıma yine bir iş açacağını söylüyor.
Con toda seguridad eso habría resuelto muchos de tus problemas.
Pek çok derdine deva olurdu ölümüm.
Habría resuelto algunos problemas.
Bazı sorunlarımı çözerdi.
¿ Qué clase de problemas habría causado?
Ne gibi sorunlarmış bunlar?
Ha vuelto a empezar a creer que los problemas en Nassau son inevitables, que la civilización no puede prevalecer, ya sea por falta de voluntad o por falta de capacidad para hacer algo al respecto.
Nassau'da kargaşa çıkmasının kaçınılmaz olduğuna inanmış. Uygarlığın zayıf olduğuna. Gerekeni yapacak idare gösterebileceğine veya gücü olduğuna.
Dice... que estás teniendo problemas desde que dejaste el Ejército.
Ordudan ayrıIdıktan sonra bazı sorunların olduğunu söylemişti.
Bueno, Aisha y yo hace tiempo que tenemos problemas.
Aisha ile bir süredir sorun yaşıyoruz.
Siempre ha olido los problemas a kilómetros de distancia.
Her zaman belanın kokusunu bir mil öteden alır.
He seguido la camioneta de Carter hasta el lugar del intercambio, donde Jadalla los transfirió a él y a Andy a una furgoneta, pero tengo problemas para seguir a esta.
Carter'ın kamyonetini takasın yapıldığı yere kadar takip ettim, Carter ve Andy başka bir araca nakledildi ama onu aracı takip etmekte ciddi sıkıntı yaşıyorum.
¿ Qué quieres decir conque John tiene problemas?
John'ın başı dertte demekle neyi kastettin?
Rebecca Ingram está en problemas.
Rebecca Ingram'ın başı belada.
¿ Qué significa que está en problemas?
Ne demek, başı beladaymış?
Rebecca Ingram está en problemas.
Rebecca Ingram başı dertte.
Siento mucho lo que le ha pasado a Donald, pero... tengo que afrontar mis propios problemas ahora mismo.
Donald'ın haberine gerçekten çok, ama çok üzüldüm. Ancak, eee... Şu anda uğraşmam gereken kendi sorunlarım var.
Los problemas y conflictos pueden cubrir el mundo como el manto de la noche o como el humo de un incendio sospechoso.
Belalar ve ihtilaflar, bu dünyanın üzerine gecenin karanlığı ya da şüpheli bir yangından çıkan duman gibi çökebilir.
Tenía problemas en la escuela.
Okulla problemleri vardı.
La solución a nuestros problemas no va a llegar de una reunión del consejo.
Sorunlarımız çözüme toplantı masalarındayken kavuşmayacak.
Entienden los problemas a los que nos enfrentamos para reconstruir esta colonia, los peligros si fracasamos.
Bu sömürgeyi ayağa kaldırmakta başarısız olursak karşımıza ne sorunlar çıkacağını anladılar.
Pero para tener la clase de control que necesitarás, tendrá que ser alguien que ocupe el cargo, y ese alguien... resolverá un buen número de problemas de una vez.
Ama denetim kurmak istiyorsan o role yakışacak biri lazım. Ve o birden fazla sorunu bir anda çözecek.
Vincent dijo que tenías problemas legales.
Vincent birkaç yasal sorunun olduğundan bahsetti.
¿ Y no tuviste más problemas con esa cuestión cerebral?
Şu beyin sendromu olayı başka sorun çıkarmadı mı?
Es humano creer que nuestros problemas son los únicos problemas.
Sadece kendi sorunlarını önemsemek insanın doğasında vardır.
Aun así, Brandt nunca habría resuelto los problemas del injerto neural sin Angélica.
Yine de Brandt sinir dokusu nakliyle ilgili problemleri Angelica olmadan çözemezdi.