English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Propósito

Propósito translate Turkish

13,458 parallel translation
Construyeron el ring así a propósito para que pueda escaparse de mí.
Bu ringi benden kaçabilsin diye bilerek yapmışlar.
Entonces, ese es el propósito de todo esto.
Yani, hepsi bu yüzden miydi? Bütün herşey.
¿ Me siguió a propósito desde la playa? No.
- Sahilde beni bilerek mi takip ettin yani?
Y sólo quiero... A propósito, soy Jackie.
Ve ben sadece- - Jackie, bu arada.
A propósito, pensé que estuviste genial en la boda.
Bu arada, düğünde bizi gömdüğünü düşünüyorum.
Me dirás : ¿ "A propósito, este es tu hijo"?
Bana "Bu arada, bu senin çocuğun mu" diyecektin?
No me metí en la foto a propósito.
Resme dalmak istemedim.
¡ A propósito!
Kasten hem de!
¿ El propósito de este banco?
Bankanın amacı ne?
Buscan personas decepcionadas con su vida, personas que hayan perdido el camino, y les devuelven un sentido de propósito.
Hayatları hayal kırıklığı içerisinde olan, yollarını kaybeden insanları arıyorlar ve onlara azim duygusunu veriyorlar.
¡ Declaren su propósito!
Amacınızı söyleyin!
Me alegra saber que no te lo has clavado... a propósito.
Kendine bilerek saplamadığının gayet farkındayım zaten.
Propósito de su visita.
Ziyaretinizin amacı?
Sí, lo sé, no lo estoy haciendo a propósito, es...
Evet, biliyorum, zaten isteyerek de yapmıyorum, bunu.
No lo hice a propósito.
Öyle bir niyetim yoktu.
¿ Por qué harías eso a propósito?
Bilemiyeceğinden mi bunu yapıyorsun?
¿ Cuál es su propósito en la Tierra?
Dünyadaki amacınız nedir?
Y "propósito" requiere una comprensión de intención.
Ve "amaç" niyetin anlaşılmasını gerektirir.
¿ SU propósito aquí? Lo siguiente : Aumentar vocabulario.
Şimdi kelime dağarcığını artıralım.
Propósito de heptápodos.
Heptapodun amacı.
Propósito. Tierra.
Heptapodun amacı.
¿ Cuál es su propósito?
Dünya. Senin amacın ne?
¿ Cuál es su propósito aquí?
Buradaki amacınız nedir?
A propósito de ilustraciones,
Görselden bahsetmişken...
El propósito de un sombrerero... es apegarse a las normas propias de la sociedad.
Bir şapkanın vazifesi, ait olduğunuz toplumun özellikleini yansıtmaktır.
Lo soltaron a propósito.
Kasten bırakmışlar.
El propósito general de esos satélites... es la detección de un evento nuclear.
Uydunun tek görevi, nükleer olayları belirlemek.
Él me dio un propósito.
Beni bir amaç sahibi yaptı.
En el sol... encontraremos nuestro propósito.
"Güneş'te amacımızı bulacağız."
¡ Nos perdimos a nosotros mismos pero ganamos un propósito!
Biz kendimizi kaybettik ama bir amaç kazandık!
¡ Estás chocando a propósito!
O şeylere bilerek çarpıyorsun!
¿ Intentas herirme a propósito? ¿ Eso haces? ¡ No!
Özellikle beni üzmek için mi böyle yapıyorsun?
- No fue a propósito.
- Bilerek vurdum sanki.
Perdió el día a propósito.
- Günü kasten boşa geçirttin.
Pero hay una diferencia entre caerse de una montaña Y saltar de ella a propósito.
Bir tepeden aşağı düşmekle, bilinçli bir şekilde atlamak arasında fark var.
Lo hice a propósito.
Bilerek yaptım.
¿ Te perdiste tu transporte a propósito? ... para pasar más tiempo con Yousef, tu guía y héroe?
Servise benimle, kahramanın Yusuf'la daha çok zaman geçirmek için kasten mi binmiyorsun yoksa?
No ha sido a propósito.
Amaç değildi.
¿ Qué propósito tenían?
Amaçları neydi?
Sé que lo hiciste a propósito.
Bilerek yaptığını biliyorum.
Soy Meredith, a propósito.
Bu arada, ben Meredith.
Pude ver que hizo eso a propósito.
Bunu bilerek yaptığını anlamıştım.
¿ Por qué lo haría a propósito?
- Neden kasten bırakayım ki?
Bien o mal, tengo un propósito ahora.
Doğru ya da yanlış, şu anda amacım var.
¿ Qué propósito es ese?
Nedir amacın?
Cada ritual tiene su propósito.
Bütün ritüellerin kendi amacı vardır.
Son el verdadero propósito de este experimento. Son vitales... para la supervivencia de la Humanidad.
Onlar bu deneyin asıl amacı ve insanlığın kurtuluşu için hayati önem taşıyorlar.
Parece que me ayudará a encontrar mi propósito en la vida.
- Evet. Sanırım hayattaki amacımı bulmamda yardım edecek.
A propósito, ese es Charles Spencer.
Bu arada bu Charles Spencer.
¿ Y cuál era el propósito de estos viajes, si es que lo recuerda?
Eğer hatırlıyorsan, Bu seyahatlerin sebebi neydi?
Me meto en problemas... en la escuela, a propósito... para que me castiguen después de clases.
Okulda başımı bilerek belaya sokuyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]