Translate.vc / Spanish → Turkish / Prã
Prã translate Turkish
27 parallel translation
La prà ³ xima vez mà ¡ s vale que està © tan cerca de morir que tenga una etiqueta en el pie.
Bir daha beni uyandırdığında ayak başparmağında etiket olacak kadar ölüme yakın olsun.
TORRES DE LUJO en Mayville PRÃ " XIMAMENTE
BİZ GÖLÜ KURUTTUK YAKINDA BURADA
Decidimos continuar con nuestro programa de fà " tbol la prà ² xima temporada... ... y su nombre era el primero en una lista de candidatos potenciales... ... para el puesto de entrenador principal.
Gelecek sezon, futbol programımıza devam etme kararı aldık ve baş koçluk mevkii için potansiyel adaylar listesinde isminiz ilk sıradaydı.
Es decir'prà cticamente tiene los mismos deberes'pero con menos paga.
Yani, görevler neredeyse aynı, sadece ücret daha az.
Comienza prà ctica de otoà ± o
Bahar antrenmanı başladı.
Està bien, veamos qÏ... à ¨ pÏ... ede hacer en la prà ctica.
Pekâlâ, bakalım antrenmanlarda ne yapabilecek.
Jugamos, Red'y te digo que algún dia... ... ni hoy, ni maà ± ana, probablemente tampoco esta temporada... ... ni la prà ² xima temporada'pero algà ¹ n dà a, tà ¹ y yo nos vamos a despertar...
Oyunu oynayacağız, Red, ve sana söylüyorum, günün birinde bugün değil, yarın değil, bu sezon değil muhtemelen gelecek sezon da değil, ama bir gün, sen ve ben uyanacağız ve aniden kazanmanın her şey olduğu başka hiçbir şeyin önemli olmadığı her spordan, her takım gibi olacağız.
Es una forma prà ¡ ctica y objetiva de examinar a un compaà ± ero potencial... sin todo ese juego de cortjeo.
Vay, oyun oynamaksızın potansiyel bir partneri objektifle incelemenin pratik bir yolu.
Entonces, pensaste que eras su prà ncipe azul en un caballo blanco, y ahora està ¡ s viendo otras huellas de cascos en su patio.
Anlıyorum. Onun beyaz atlı prensi olduğunu sanıyordun. Şimdiyse bahçesinde başka toynak izleri görüyorsun.
- Kanéna próvlima.
- Kanà © na prà ³ vlima.
No, no es suficiente prà ¡ ctica.
Olmaz, bu kadar çalışma yeter.
Pero, mijo, al final, el entendimiento solo significa tener compasià ³ n por el prà ³ jimo,  ¿ sà ?
Ama evlat, en sonunda anlayış basitçe insanların halinden anlamak demektir, değil mi?
Y Última... Última tiene compasià ³ n por el prà ³ jimo.
Ve Ultima..... Ultima insanların halinden anlar.
Si yo fuera usted, me gustaría apagarlo, y sà ³ lo se concentra en el prà ³ ximo año.
Yerinde olsam bu sezonu kapatıp önümüzdeki yıla odaklanırdım.
Como la competencia se vislumbra en un futuro prà ³ ximo, la presià ³ n aumenta.
Ufukta, rekabet gözükmeye başladığında baskı oluşur.
Voy a tener que hacer, así , entrar en mi prà ³ ximo espectáculo sin un patrocinador, y eso va a ser uno de los mayores retos de mi vida, no sà ³ lo de volver de una lesià ³ n
Bari bir şeyler yapayım diyorum. Önümüzdeki gösteriye sponsorsuz çıkmak gibi. düşünsenize, hayatımdaki en zorlu yollardan biri bu olacak.
à ‰ l es el prà ³ ximo.
Sıradaki o.
Oye, la prà ³ xima vez que no me dices que se trata de Omar dà melo,  ¿ sà ?
James, bir dahaki sefere işin içinde Omar olduğunu söylemeye ne dersin?
Es prà ³ ximo fin de semana.
- Unuttun mu hayatım? Haftaya.
Y escribirá ¡ n un pà ¡ rrafo sobre eso para la prà ³ xima clase.
Haftaya bununla ilgili bir paragraf yazmanı istiyorum.
Shandra me comentà ³ hace un rato que no podrà ¡ ir al taller de escritura del prà ³ ximo mes.
Pekâlâ, Shandra bana önümüzdeki ay yapılacak yazarlar etkinliğine gelememe ihtimalinden bahsetti de.
La prà ³ xima vez que te llame, no me contestes
Tamam, bir daha o işi yaparken ararsam
-  ¿ Asà que te vas el mes prà ³ ximo?
- Önümüzdeki ay gidiyor musunuz?
Bueno, Carol y su esposo irá ¡ n a Nueva York el prà ³ ximo mes.
Carol ve kocası önümüzdeki ay New York'a gidiyormuş.
 ¿ Hay alguna obra asà para el prà ³ ximo mes?
Önümüzdeki ay öyle bir şey oynuyor mu?
Ahora bien, su papà ¡, que es un hombre orgulloso y poco prà ¡ ctico, tiene ganas de regalarles un perro, aunque sabe que no tienen para pagarlo.
Mağrur ve duygusal bir adam olan babanız, maddi gücü olmadığını bilmesine rağmen, size o köpeği almayı gerçekten istiyor.
- La prà ´ xima.
- Yan tarafa.