Translate.vc / Spanish → Turkish / Publicó
Publicó translate Turkish
773 parallel translation
- ¿ Por qué no publicó su libro?
- Neden kitabını yayınlamadın?
La novela La mujer en la Luna de Thea von Harbou se publicó en la editorial August Scherl Gmbh.
Roman "Frau im Mond" Yazan Thea von Harbou... Yayınlayan August Scherl Editions...
Durante 40 años no se publicó en la prensa de Kane ningún tema público sobre el que los diarios de Kane no se pronunciaran. Ninguna figura pública a quien el mismo Kane no hubiese apoyado o denunciado.
Kane'in gazetelerinde 40 yıl boyunca taraf olmadığı tek bir toplumsal olay şahsen desteklemediği ya da saldırmadığı tek bir kişi yer almadı.
Me da igual quién lo publicó si sé que no estamos prometidos.
Nişanlı olmadığımızı bildiğin sürece kimin ilan ettiği önemli değil.
Laszlo publicó mentiras en la prensa de Praga hasta que entramos.
Girdiğimizden beri Laszlo, Prag'da pis yalanlar yayınlamıştı.
El juicio sobre usted se publicó en toda la prensa.
Duruşmadaki ifadeniz tüm gazetelerde yer almıştı.
Le vendí un cuento al Atlantic Monthly, y lo publicó el Reader's Digest.
Atlantic Monthly'e bir parça sattım, ve bu Reader's Digest'te tekrar yayınlandı.
Su acompañante, la princesa, financia la edición que publicó sus primeros poemas.
Arkadaşı prenses, ilk şiirlerini yayımlayan dergiyi finanse ediyor.
Llevaba muerta tres días cuando se publicó.
Gazeteye yazılmadan üç gün önce ölmüştü.
Estas fotografías se han publicado en las mejores revistas, la exposición dio la vuelta al mundo, y el libro se publicó en muchos idiomas.
Bu fotoğraflar en iyi dergilerde, Dünya'yı turlayan sergilerde ve birçok dilde yayınlanan kitaplarda yayınlandı.
¿ Y se publicó tal y como se la hizo?
Size verdiği demeci olduğu gibi yayınladınız değil mi?
"Con respecto a la oferta que publicó en la sección de empleo... " del periódico de hoy...
" Bugünkü gazetedeki eleman aranıyor ilanınıza ilişkin.
Lo publicó el periódico.
Akşam gazetesinde okudum.
No publicó esos libros con la cubierta lisa, ¿ verdad?
Ben de.
Todo lo que publicó, libros, artículos, todo.
Yazdığı her şeyi... kitaplar, makaleler, her şey.
Creo que publicó sobre un cuarto para alquilar.
Sanırım kıralık bir oda ilanı vermişsiniz.
¿ Por qué escribió esta basura y por qué la publicó usted?
Mevzu şu ki, bu çöplükleri neden yazdı ve siz neden bunları yayımladınız?
¿ No publicó usted algo sobre las ruinas romanas?
Cheltenham yakınlarındaki kalıntılarla ilgili bir şey yayınlamış mıydınız?
Un importante diario de París publicó sus artículos sobre... la Alemania de posguerra.
Paris'in büyük gazetelerinden biri, savaş sonrası Almanyasına ilişkin yazılarını yayınladı.
Mi libro se publicó dos años más tarde.
"İki yıl sonra ise kitabım yayımlandı."
El periódico que lo publicó es rival del de mi padre.
O hikayeyi yayınlayan gazete rakip gazeteydi.
Pero cuando la noticia se publicó en la prensa de Kansas, el número de víctimas había crecido misteriosamente a 29.
Fakat haber Kansas basınında çıktığında her nasılsa sayı birden yirmidokuza yükseldi.
En junio de 1521, el rey publicó un libro.
1521 Haziran'ında Kral bir kitap yayımladı.
Publicó luego cada año una partita, hasta la quinta, que hizo imprimir, junto con una sexta, como Opus I.
Bunu, 1. Operanın altıda biriyle birlikte, her yıl bir tanesi olmak üzere beş parça halinde yayımladı.
Este año Sebastian publicó la tercera parte de su Método de teclado que consistía en diversos preludios para órgano sobre los cánticos del catecismo y otros.
O yıl Sebastian klavye kitabının, orgun farklı prelütlerinden oluşan üçüncü bölümünü yayımladı.
Esto se publicó en 1933.
Bu kitap, 1933'te basıldı.
"La Oratoria Semanal" dejó de existir y no publicó el artículo.
Yoksa Yejenedelnaya Reç kapandı mı? O yüzden mi makalem yayınlanmadı?
Afirman que el 28 de mayo de 1970, expresamente y con mala fe... publicó un diccionario de frases inglés-húngaro... con la intención de alterar la paz.
Suçlama, 28 Mayıs 1970 tarihinde bilerek, kanunsuzca ve fesat amacıyla sözümona bir İngilizce-Macarca deyimler sözlüğünü huzuru bozmak kastıyla yayımladınız.
El 28 de mayo publicó este diccionario de frases.
28 Mayıs günü bu deyimler sözlüğünü yayınladınız.
Se lo acusa de que el 28 de Mayo... usted, con premeditación... publicó un supuesto libro de frases Inglés-Húngaro... con la intención de causar una ruptura de la paz.
28 Mayıs günü, kasıtlı ve kötü niyet güderek, barışa sekte vurma amaçlı olarak, İngilizce-Macarca deyimler sözlüğü yayınlamakla suçlanıyorsunuz.
-... Ud. publicó este libro de frases.
-... bu deyimler sözlüğünü bastınız.
¿ Y los avisos que publicó el departamento de salud?
Sağlık dairesinin astığı bildirilere ne diyorsunuz?
Lo pegué cuando se publicó.
İlk çıktığında kesmiş ve yapıştırmıştım.
- Recuerdas un año atrás la revista "Life" publicó una historia sobre ellas. - Las únicas gemelas siamesas...
- Hatırlıyor musun yaklaşık bir sene önce "Life" dergisi bunlar hakkında bir hikâye yayınlamıştı.
Publicó un libro el año en que la Línea Maginot quedó concluida, con un título profético, "Cuidado, Tanques"
Panzer " isimli bir kitap kaleme almıştı.
Lo último que se publicó.
Son yayınlanan.
¿ Exactamente en qué día dice que se publicó el artículo?
Bu bahsettiğiniz haber hangi gün yayımlanmıştı?
Después que el libro se publicó recibí una carta de un hombre que lo había conocido en un campo de concentración en Hungría.
Kitap yayınlandıktan bir süre sonra Elmyr'i macaristandaki... toplama kampından tanıdığını iddia eden bir mektup aldım.
- ¡ No sé quién lo publicó!
- Gazeteye nasl çktgn bilmiyorum.
El Conde de Oxford publicó poesía, ¿ de acuerdo?
Oxford Kontu şiir yayımlıyordu, tamam mı? Beş para etmezdi.
Así publicó la noticia la prensa :
Aziz James'in Tarihi'nden :
El "Journal du Globe" publicó ayer sin ninguna base la revuelta en España.
- Journal du Globe gazetesi dün İspanya'da bir isyan olduğunu bildirdi
En sólo unos pocos años se casó, formó una familia, y publicó su primer innovador trabajo sobre el infinito.
Birkaç yıl içinde evlendi. Bir aile kurdu... ve sonsuzluk hakkındaki ilk çığır açan metnini yayınladı.
Lo redacté y cuando se publicó... Johnson convocó a la prensa... y nombró a Hoover jefe vitalicio del FBI.
Ben de yazdım ve yayınlandığı gün Johnson bir basın toplantısı düzenledi ve Hoover'ı FBI başkanlığına atadığını söyledi!
Lo publicó la prensa.
Gezinti gemisindeki şu cinayet.
. ¨ MI BRILLANTE CARRERA ¨ se publicó en Edinburgo, Escocia, en 1901
"PARLAK KARİYERİM" 1901'de, Edinburg - Scotland'da yayımlandı.
Se publicó una nueva novela de Acton Bell : "El inquilino de Wildfell Hall".
Acton Bell'in yeni bir romanını yayımlamışlar : Şatodaki Kadın.
- ¡ Usted publicó la otra historia!
- Öbür hikâyeyi yazdınız ama!
Un periódico publicó dos de mis cuentos y quiere ver más.
Bu çok iyi!
"Amour" publicó una mentira total.
O hikaye bir iftiraydı!
¿ O sí los publicó?
Yoksa çoktan yayınlattı mı?