Translate.vc / Spanish → Turkish / Pása
Pása translate Turkish
170,553 parallel translation
Queremos ver lo que pasa en tu cerebro cuando sientes cosas.
Bir şeyleri hissetmeye başladığında beyninde neler olup bittiğini görmek istiyoruz.
- ¿ Qué pasa?
- Neler oluyor?
- ¿ Qué pasa?
- Ne oldu?
¿ Qué pasa?
Neler oluyor?
Es bueno saberlo. ¿ Qué pasa?
Bildiğim iyi oldu. Nasılsın? Nasıl gidiyor?
Veamos. ¿ Qué le pasa?
Bakayım. Sorun ne?
Espera, siéntate. ¿ Qué pasa?
Dur. Otur biraz. Neler oluyor?
No. No pasa nada, Farida.
Hayır sorun değil Farida.
- ¿ Qué pasa, ahora hacemos el trabajo de la defensa?
- Ne yani, şimdi savunma işini mi de yapıyoruz?
No pasa nada.
Bu iyi.
No pasa nada.
'Anlayamıyoruz.'
- ¿ QUÉ PASA CON HUNTLEY? - ¿ Alguien a hablado con recursos humanos por si Roz a pedido un permiso de última hora o está recuperando horas.
Roz'a son dakikada izin verilip... verilmediğini kontrol ettiniz mi?
Por eso se lo pregunto al organillero, no al mono que pasa el sombrero.
Ben de bunun için size soruyorum.
¿ Qué pasa?
O da ne?
- ¿ Qué pasa?
- Naber?
¿ Qué pasa si alguien nos ha visto?
Eğer birisi bizi görürse?
Entonces veremos lo que pasa.
O zaman ne olduğunu anlayacağız.
Sí, pasa. Pasa.
Evet, girin. girin.
- Y todos sabemos lo que les pasa.
- Ve onlara ne olduğunu biliyoruz.
- ¿ Qué pasa?
- Bu ne?
No, estaba pensando, pasa.
Hayır, çok uzaktaydım. İçeri gel.
¿ Qué le pasa?
Onun nesi var?
¿ Qué pasa?
- Niye?
Si esto pasa, usted va a perderlo todo.
Bu gerçekleşirse her şeyi kaybedersiniz.
- ¿ Qué te pasa?
- Ne oluyor be?
¿ Qué demonios te pasa?
Lanet olsun, senin neyin var?
Lo que pasa en el ring, es entretenimiento.
Orada olanlar, eğlence.
- ¿ Qué pasa, viejo?
- Ne var yaşlı adam?
¿ Qué diablos pasa?
Neler oluyor?
Referí. ¿ Qué pasa?
Hakem. Bu da ne hakem?
¿ Sabes qué pasa después?
Sırada ne var, biliyor musun?
¿ Qué te pasa?
Senin derdin ne?
Bueno, ¿ qué pasa con GLOW?
Peki GLOW ne olacak?
Pone la fecha equivocada en la máquina y regresa al pasado, a los años 50, donde ella es una adolescente calenturienta y se pasa el resto de la película intentando coger con él y no con su padre.
Zamanı yanlış ayarlıyor ve zamanda geri gidiyor, 1950'lere. O genç, azgın bir kız ve filmin geri kalanında babası yerine onunla düzüşmeye çalışıyor.
No, no pasa nada.
Hayır, sorun değil.
No pasa nada.
Sorun yok.
¡ ¿ Te das cuenta de qué pasa si te condenan por un delito grave?
Saldırıdan suçlu bulunursan ne olacağının farkında mısın?
¿ Y qué pasa con el tumor del bebé?
Tümör bebeğe ne olacak?
¿ Qué pasa?
Sorun ne?
Ninguna madre pasa de venir cuando se tiene un bebé.
Kimsenin annesi bebek doğurduğu sırada gelmemezlik etmez.
¿ Qué pasa con Kristen ahora?
Kristen'a ne olacak?
Me pasa algo, lo sé, pero no puedo abandonarla.
Bende bir sorun olduğunu biliyorum ama onu orada öylece bırakamam.
¿ Qué pasa?
Bu ne?
- ¿ Qué pasa?
Bu ne?
¿ Y qué pasa con lo de la superioridad numérica?
Sayıların gücüne ne demeli?
Ya has visto lo que pasa cuando trabajamos juntos.
Biz beraberken neler olduğunu gördün.
¿ Qué pasa?
Ne oldu?
O no gustar, pero... qué pasa... ¿ a quién hace daño?
Seviyoruz değil de. Mesela şey ne... kim zarar veriyor?
¿ Qué pasa, amor?
Ne o, aşkım?
¿ Sabes qué pasa contigo en este escenario?
Bu senaryoda sana ne olur biliyor musun?
Veamos qué pasa después.
Bakalım şimdi ne olacak.