Translate.vc / Spanish → Turkish / Pär
Pär translate Turkish
49,693 parallel translation
Encontré el Bedazzler de Bárbara.
Barbara'nın parıltı makinesini buldum.
Uno de mis mecánicos veteranos falleció hace un par de noches.
Kıdemli mühendislerimden biri birkaç gece önce vefat etti.
Un par de policías héroes persiguieron un camión de propano que abrió un hueco del tamaño de un cráter.
Birkaç kahraman polis, krater büyüklüğünde bir çukura neden olan, propan gazıyla dolu bir kamyonu takip etmiş.
Necesitamos hacerles un par de preguntas.
Size birkaç soru sormamız gerekiyor.
Buena suerte consiguiéndote un par de bolas.
Cesur ol biraz.
Íbamos a devolver el dinero y darle a Ned un par de horas de ventaja.
Parayı teslim edip, Ned'e zaman kazandıracaktık.
Y un par más atrás de nosotros.
Birkaç tane de arkamızda var.
Me tomará un par de días obtener todos esos expedientes de toda la ciudad.
Tüm şehirdeki dosyaları... almam birkaç gün sürer.
Si alguien quisiera comprarte un par de mocasines, ¿ de qué tamaño los buscaría?
Biri sana mokasen alacak olsa, kaç numara almalı?
Ya sabes, hace un par de años, lo hubiese dejado pasar.
Bir kaç yıl önce olsa bu kadar takmazdım.
¿ Tal vez reduciendo un par de años?
Belki bir kaç yıl eksiltiriz.
Las disparaban un par de veces por semana.
Haftada birkaç kez patlattılar!
Va a aparecer en un par de días.
Birkaç güne ortaya çıkar.
Vale, un par de veces en el instituto después de la clase de gimnasia los chicos usaban el rabo para hacer peleas de espadas en la ducha.
Tamam, lise spor salonunda birkaç defa çocuklar duşta kılıç savaşı yapmıştı.
¿ Cómo sabes cuándo es hora de comprar un nuevo par de zapatos?
Yeni bir çift ayakkabı alma zamanın geldiğini nereden anlıyorsun?
Han sido un par de caladas nada más, estaba tosiendo como un novato.
Sadece birkaç nefes, bir çaylak gibi öksürüyordu.
¡ Hace un par de años, las únicas rayas que conocías eran las que esnifabas!
Birkaç yıl önce, bildiğin tek çizgi, burnuna çektiğin çizgiydi!
Hemos terminado, pero me encantaría hablar con ustedes dos un par de minutos.
İşimiz bitti, ama siz ikinizle biraz konuşmak isterim.
Hay un par de exposiciones itinerantes que quiero ver :
Görmek istediğim bir kaç tane gezici sergi parçası var...
Antes de hacerlo, un par de cosas : como saben, fuera del sistema de alarma para que pueda utilizar su maquinaria.
Başlamadan önce bir kaç şey bildiğiniz gibi, alarm sistemi kapalı yani makinenizi kullanabilirsiniz.
Cabe, usted necesita un lugar para pasar un par de semanas, ¿ verdad?
Cabe bir kaç haftalığına çökecek bir yere ihtiyacın var değil mi?
Solo me tome un par de cervezas con alcohol.
Sadece birkaç tane alkollü bira işte.
Espera su primer hijo en un par de meses.
Birkaç ay sonra ilk çocuğuna kavuşacak.
Y la próxima vez será con pruebas y un par de esposas.
Bir dahaki sefere, yanımda ispatım ve bir çift de kelepçe olacak.
Patterson y Zapata han resuelto un par de los juegos.
Patterson ve Zapata birkaç modu çözdü.
El tipo de hace un par de días tenía un arma.
Birkaç gün önceki herif de silah vardı. - Direniyordu.
El viejo tiene un par de moretones.
Yaşlı adamın sadece birkaç yeri morardı.
Un par de clics y quede a mi suerte.
İki tıklama sonrası kendine başımaydım.
Entonces, si en un par de horas solo el 10 por ciento del voto del público estuviera realmente en la urna, habrá acusaciones, teorías de conspiración, absoluto caos.
Yani bir kaç saat içinde halk oylarının sadece % 10'u sandıkta olursa bu dikkatleri çekecek, komplo teorileri üretilecek, tam bir kargaşa ortamı olacak.
Fueron un par de días hermosos imaginando lo que podría haber sido.
Beraber hayal edemeyeceğim kadar çok güzel birkaç gün geçirdik.
Un par de semanas.
Birkaç hafta.
Hace un par de días. ¿ Por qué?
Birkaç gün önce.
Lleváis saliendo un par de semanas, pasáis mucho tiempo juntas y ahora eres vegana, así que...
Henüz birkaç haftadir çikiyorsunuz. Sürekli birlikte vakit geçiriyorsunuz, simdi bir de vegan oldun, yani...
Lo intentamos un par de meses y creo que sé qué día exacto...
Birkaç ay denedik ve sanırım hamile kaldığım günü tam olarak...
- Soy un paciente de neurofibromatosis, soy embajador en un par de organizaciones sin fines de lucro que ayudan a niños enfermos.
Ben nörofibromatozis hastasıyım. Hasta çocuklar için hayır işi yapan birkaç organizasyonun elçisiyim.
Consígueme un par de cuchillos de entrenamiento y una botella de agua.
Bana bir çift eğitim bıçağı ve bir şişe su getirin.
Como un par de vampiros sexy de "Crepúsculo".
Aynı Alacakaranlık'taki seksi vampirler gibi.
En un plazo de un par de años, la junta de directores determinó que era un sociópata de alto funcionamiento.
Bir kaç yıl içinde, yönetim kurulu onun... yüksek seviyede bir sosyopat olduğuna karar verip onu dışladı.
¿ "El rey del circo", "El cómico", "¡ Vaya par de marinos!"?
"Cambazhaneler Kralı," "Canciğer Kardeşler," "Şen Denizciler"?
Entonces a lo mejor un par de huesos rotos, ¿ o...?
Sadece birkaç kemiği falan kırılmıştır.
Sí, lo hemos hecho un par de veces.
Evet, bunu birkaç defa yaptık.
La segunda vez hace un par de días.
İkinci seferse, birkaç gün önce.
Sí, estuve ahí un par de veces.
Birkaç kez gitmiştim oraya.
Pero ten cuidado, un par de tragos y se enloquece.
Ama dikkatli ol, bir kaç kadeh içkiden sonra çok çılgın olabiliyor.
Es decir, este sitio está lleno de idiotas y tráfico, pero... encontré un par de buenos lugares.
Demek istediğim, burası, bir sürü şerefsiz ve trafik derdi ile dolu ama... yinede bir kaç güzel nokta buldum.
Un par que no estén ni saliendo ni conviviendo.
Ne çıkmış ne birlikte yaşamış bir çift.
Un par que está saliendo pero no conviviendo.
Çıkmış ama beraber yaşamamış bir çift.
Un par que esté conviviendo pero no saliendo.
Beraber yaşamış ama çıkmamış bir çift.
Y luego, por supuesto, un par que este conviviendo y saliendo.
Ve tabii birlikte yaşamış ve çıkmış bir çift.
- Cruz, un par de mazos.
- Cruz, balyozları getir.
Par de ingredientes secretos.
Gizemli malzemelerin birleşimi.