Translate.vc / Spanish → Turkish / Pósters
Pósters translate Turkish
122 parallel translation
En Nueva York, no quiero pósters, quiero vallas publicitarias.
New York'a gittiğimizde poster değil, dev afişler istiyorum.
El cine necesita pósters.
Sinemanın posterlere ihtiyacı vardı.
Colgamos pósters con "Se busca" por todo el colegio.
Bizde okulun heryerine "Aranıyor" afişlerini asacağız.
Lo que me gustó de Fred fue su mirada de miope. Y su colección de pósters, su terquedad con cualquier cosa.
Fred'de sevdiğim, onun miyop bakışı ve afiş koleksiyonu dik kafalı halı, ve içe dönük biri diyorsun, nedenini bilmiyorsun.
Si la policía tiene a Steve, sobre todo con los pósters en el coche,
Merhaba. Eğer polis Steve'i, hele bir de o arabadaki posterlerle yakalasaydı, sizce de -
Me gustaba ver pósters de películas cuando era niño.
Çocukken film posterlerine bakmaktan hoşlanırdım.
- Dice que quedará copado en los pósters.
- Posterlerde çok artistik durur diyor.
¿ O es que te la meneas con tu música y tus pósters?
Ve veya o posterdeki resimlere bakarak bir şeyler yapıyorsun?
Muñecas Dorothy, pósters de Dorothy.
Dorothy bebekleri, Dorothy posterleri.
Tienes los mismos pósters.
Aynı posterler!
Es pequeño, pero puede resultar acogedor con una lámpara bonita y unos cuantos pósters.
Ama güzel bir lamba alırsan çok şeker olur. Birkaç tanede poster koyar düzeltirsin.
El mismo chaval de prácticas que hizo esos libelos, esos pósters infantiles, a quien Stockwell reconoció del fiasco.
Görüşürüz, Emmett. Tanıştığıma memnun oldum millet. Şampanya?
Bernie quería utilizar parte de esas imágenes para discos, pósters o lo que fuese.
Bernie albümler, posterler falan için o resimlerden bazılarını kullanmaya çok hevesliydi.
Vi a un tipo en el vestíbulo rayando tus pósters.
- Az önce birinin posterlerini karaladığını gördüm.
El tipo que rayó los pósters, lo he visto antes con Greg.
Posterlerinin üstüne resim yapan çocuk var ya onu daha önce gördüm. Greg'le takılırken gördüm.
Oye, seguro que no es nada pero ¿ notaste que últimamente mis pósters fueron vandalizados?
Eminim öyle bir şey yoktur ama bazı posterlerim son zamanlarda tahribata uğruyor ya bir arkadaşım görmüş ki...
¿ Le dijiste que Ben lo vio dibujando en mis pósters, tus pósters?
Andre'nin posterlerimi, yani posterlerini karaladığını Ben'in gördüğünü söyledin.
Nada. Excepto que vi a este tipo rayando los pósters de Felicity.
- Bu çocuğun Felicity'nin posterlerini karalamasını görmemin dışında, hiç.
¿ Que lo puse a vandalizar los pósters de campaña de mi novia?
Kız arkadaşımın kampanya posterlerini mi... -... ona tahrip ettiriyorum? - Kız arkadaşın mı?
¿ Dónde están todos mis pósters?
Posterlerim nerede?
Una cosa es arrancar los pósters de una persona y otra cosa es entrar al cuarto de esa persona.
Birinin posterlerini yırtmak başka, odasına izinsiz girmek ise başka.
Comienza con arrancar pósters, luego sigue con entrar al cuarto de André luego contratas asesinos profesionales y pescas prostitutas del río Hudson.
Önce poster karalamakla başlar ve sonra Andre'nin odasına girmeye kadar tırmanır ve bir bakmışsın ki kiralık katil tutmuşsun, ve Hudson nehrinden fahişeler topluyorlar.
Sus pósters.
Posterleri- -
Sólo soy un tipo normal que creció con sus pósters en la pared.
Ben sıradan bir adamım bu çocukların posterleri duvarlarımda büyüdüm!
Sólo soy un tipo normal que creció con sus pósters en la pared.
Biliyorsunuz, sıradan bir adamım. Bu adamların posterleri duvarlarımda büyüdüm.
Pósters de hombres sensuales
Seksi takvim erkekleri.
Tapa agujeros cuando quitan los pósters.
Posterleri indirdiğinde duvarda oluşan delikleri kapatır.
Búscate a otro para ser el chico de los pósters.
- Kendine başka bir poster çocuğu bul.
Aquí están mis discos, mis pósters, mis libros... tres de mis suéters y un lápiz labial Viva Glam.
Bunun içinde CD'lerin, dergilerim posterlerim, kitaplarım senin üç kazağın ve bir Diva Glam ruj var.
Era tan masculino antes, pósters de rock.
Rock posterleri, modüler mobilyalar, her yere saçılmış dergiler.
Poner unos pósters. Pero no quiso.
Duvara posterler asmasını ama istemedi.
No sé, pero si no hay pósters qué pegar ni murales qué pintar, pronto estaré sin trabajo.
Bilmiyorum. Ama yakında asacak poster, boyanacak duvar kalmayacak.
Ahora están esos pósters que colgaron por todo la comarca.
Bütün bölgeye bu ilanlardan asıyorlar.
Mira, con todos esos pósters colgados por todas partes, difícilmente... podría pensar en algún otro sitio donde puedas esconderte.
Her tarafta asılı o "Aranıyor" ilanları varken başka bir yerde saklanma ihtimalin yok gibi görünüyor.
Todos los pósters son míos.
Tüm posterler benim.
Compras la lámpara y cuelgas los pósters, pero no...
Bence, senin lambaları alıp, posterleri asıyorsun ama bunun aslında...
El mismo chaval de prácticas que hizo esos libelos, esos pósters infantiles, a quien Stockwell reconoció del fiasco. del Centro para Gays y Lesbianas dónde él sospecha que tú lo enviaste, sabiendo exactamente lo que pasaría.
Aynı stajyer şu hakaret dolu, çocukça posterleri yaptı ve Stockwell onu orada ne olacağını bile bile gönderdiğinden şüphelendiği Gay ve Lezbiyenler Merkezi'ndeki fiyaskoda onu tanıdı.
Tengo pósters y retratos de ti.
Bende senin posterlerin, resimlerin var.
" Podré hacer camisetas. Podré hacer pósters... y podré vender esta película, aunque no lo haga el estudio'.
"Stüdyo istemese de T-shirt ve poster yapıp filmimi satabilmeliydim."
Aparte de los pósters y las camisetas... apenas había otro apoyo a los esfuerzos de Lucasfilm... en la promoción de Star Wars. "Primer póster"
Poster ve T-shirt'leriyle Star Wars'ı destekleyen pek az kuruluş vardı.
Supongo que puedo llevarme los pósters y los fliers y... la pancarta.
Bütün bu broşürler, ilanlar ve pankartlarla senden intikam alırım sandım.
A pesar de todo el Ukyo-e es aún tratado como pósters que compran los niños.
ukiyoe'ye hala çocukların satın aldığı posterler gibi davranılıyor.
Quiero pósters en todos los talleres y tiendas de partes, y planas enteras en los diarios.
Garaj, tamirhane ve araba parçası satıcılarında afişler ve yerel gazetelerde tam sayfa ilanlar istiyorum.
Su hija de 14 años tiene pósters de Vince en todas las paredes.
14 yaşındaki kızının duvarlarında Vince'in posterleri dolu.
A ella le gustan esos pósters de bebés vestidos como adultos.
Yetişkin gibi giyinen şu bebek posterlerini seviyor.
Sí, los pósters son un poco tontos.
Evet, posterler çok aptalca.
Eso es una colección de pósters de motivación.
Kâse dolusu motive edici poster var.
¿ Cree que una rasurada y unos pósters de Marcus Garvey lo harán triunfar?
Bir tıraş olmakla veya bir Marcus Garvey posteriyle her şeyi halledeceğini mi sanıyorsun?
He venido por eso, para hablar de pósters.
Burada olmamın tek sebebi bu, posterler hakkında konuşmak.
Botones y pósters.
Rozetler, posterler.
Una reimprimió todos los pósters.
Una posterleri tekrardan çıkardı.