Translate.vc / Spanish → Turkish / Radar
Radar translate Turkish
3,199 parallel translation
Sólo... desearía que hubiese algún modo de estar fuera de su radar para siempre.
Sadece... ömür boyu onun radarından uzak kalabileceğim bir yol olmasını isterdim.
Desde que Lola chocó con el radar de las "it girl" ella esta siendo completamente M.I.A y no pienso que es el tipo de chica al que aferrarse, pero hoy había en'Gossip Girl'una bomba de ella, y ha perdido un poco.
Lola, "O Kız" radarına yakalandığından beri resmen kayıplara karıştı ve ben hiç düşünmezdim böyle şeylere yakalanıp kendini kaptıracak türde biri olduğunu ama bugün bir "Dedikoducu Kız" iletisi vardı onun hakkında ve sanki kendini kaybetti bunun yüzünden.
Sí, todavía no sé cómo, pero está definitivamente en mi radar.
Evet. Ne zaman olur bilmiyorum ama bu kesinlikle radarımda. - Sen ne yapıyorsun?
Entonces estaba en el radar de los federales.
O zaman federallerin takibi altındaymış.
Podría volver y verlas contigo. Quiero decir, bajo el radar, por supuesto.
Tabii ki radarın altında demek istiyorum.
Que dulce, pero en realidad ya tengo planes para volver al radar, y tú también deberías.
Çok şekersin, ama aslında çoktan planlar yaptım hem de radara girmek için, ki sen de girmelisin.
Mete la cabeza en el culo, colega, para que puedas permanecer bajo el radar.
Kimse onları sikine takmıyor dostum, böylelikle hiçbir radara yakalanmıyorlar.
¿ Va a dimitir Charles Flyte? con el avión que traía de vuelta al Primer Ministro desde EE.UU.
Charles Flyte istifa edecek mi? Amerika'dan dönen başbakanımızı taşıyan uçakla bütün radar ve telsiz kontağımızı kaybettik.
Perdimos contacto por radio y por radar con el avión que trae al Primer Ministro de vuelta desde los Estados Unidos.
Amerika'dan dönen başbakanımızı taşıyan uçakla bütün radar ve telsiz kontağımızı kaybettik.
Lip, ¿ algo en este radar? No.
Lip, bu tarafta var mı bir şey?
Desapareció del radar.
Yer yarılmış da içine girmiş sanki.
Estás en el radar de Dick, lo que significa que ya no tienes una antigua vida.
Artık Dick'in radarındasın. Eski hayatına geri dönemezsin.
Ahora estoy en el radar de los ángeles.
Melekler artık benim de peşimde.
Allison voló 10 minutos al norte antes de que fallara su traspondedor y saliera del radar.
Allison, transponderını kapatmadan ve radarda kaybolmadan önce 10 dakika, kuzeye uçmuş.
Crees que apagó su transponder y volo bajo el radar.
Kendi transponderını kapatıp, radardan kaçtığını mı düşünüyorsun?
Ahora, Allison fue al norte, aparece en el radar militar de Pensacola se eleva hasta los 1,000 metros y luego gira al este.
Şimdi, Allison kuzeye yol alıyor, Pensacola'daki büyük ordu radarına yakalanıyor, 3000 feete çıkıyor sonra da doğuya dönüyor.
Desapareció del radar militar.
O da ordu radarından çıkıyor.
Continua volando en esa dirección el radar militar lo vuelve a detectar dentro de los 20 clicks no importa que tan bajo vuele.
O yönde ilerlemeye devam ediyor, ordu radarı onu 20 tıkta yakalıyor. - Ne kadar alçakta uçtuğu farketmez.
La fuerza aérea está paranoica con respecto a de los parques eólicos de la costa que ensucian los radares.
Hava Güçleri, radarı karıştırdığı için kıyılardaki rüzgâr tarlaları konusunda paranoyaktır.
Radares suspendidos en aerostáticos a 5,000 metros amarrados a barcos de la guardia costera.
Zeplin radarı, balonların asılı kalıp sahil güvenlik gemilerine teslim edildiği 15 bin feete çıktı.
Y salió del radar en el 2001.
2001'de izlemeden çıkmış.
Quiero ver si estamos en el radar de alguien.
Bizi takip eden var mı, emin olmak istiyorum.
Satélites, sistemas de radar espaciales...
Uydular, uzay tabanlı radar sistemleri...
El radar está rastreando un misil que viene hacia aquí.
Radar, yaklaşan bir füze tespit etti.
Su pasaporte entró en su radar.
Pasaport dairesine sızdı ve dikkatleri üzerine çekti.
Y por eso desapareció de nuestro radar.
İşte bu yüzden radarımızdan kaçabildi.
Pude verlo en el radar.
Radarda fark ettim.
Quizás Ali encontró un atajo, un modo de evitar el radar de "A".
Belki de Ali, "A" nın radarından kaçmak için bunu kullanıyordu.
No, por eso necesito que tú requises algún radar de penetración en terreno.
Hayır. Bu yüzden yer delici bir radara el koyman gerekiyor.
Quizá Ali encontró una manera de pasar bajo su radar.
Belki de Ali radarın altından uçmanın bir yolunu bulmuştur.
Después de todo este tiempo en las afueras, mi gaydar todavía estaba afinado como el piano de Liberace.
Banliyöde geçirdiğim bunca zamandan sonra gay radarım hâlâ Liberace'nin piyanosu gibiydi.
Mientras intentaba ir hacia abajo, me di cuenta de que no se debe tirar a nadie más en la carretera homosexual, porque mi radar gay estaba claramente roto.
Gömülüşünü izlediğim gibi fark ettim ki kimseyi homoseksüel. yola çekmemeliyim çünkü gay radarımın bozuk olduğu açıktı.
Ninguno de los radio-telescopios de Messing registró el fenómeno.
Messing'in radyo teleskoplarından hiçbiri radar algısına girmedi.
Lo que necesitamos aquí es como un radar que penetre la tierra.
Burada ihtiyacımız olan şey yer delici radar.
Voló debajo del radar.
Radarın altında uçtu.
- Bajo el radar, por así decirlo. - Sí.
Kayıt dışı olacak, tabi konuşma da.
Apaches proporcionar Helicóptero de Apoyo de Combate y JSTARS bloqueado Detección de radar paquistaní.
Apache savaş helikopterleri de destek sağlayacak. JSTARS radarları oyalayacak.
¿ Quién iba a saber que tú "gaydar" era tan estúpido?
Gey radarının bu kadar aptal olduğu kimin aklına gelirdi?
Mi "gaydar" no es estúpido.
Gey radarım aptal değil.
No tengo un estúpido "gaydar".
Aptal bir gey radarım yok benim.
Parece que Jones usaba los satélites y el radar de penetración terrestre para información geológica.
Anlaşılan Bay Jones jeolojik bilgi toplamak amacıyla Bakanlık uydu ve yeraltı radarlarını kullanıyormuş.
Según esto, está fuera del radar.
Bu durumda elimizden bir şey gelmiyor.
- ¿ Y por qué le interesa al IIB?
- Bu neden IIB'nin radarında?
Se aproxima una tormenta importante, y el radar Doppler nos muestra que las peor franja de precipitaciones se avecina, justo cuando estén dejando a los niños...
Kıyıdan yaklaşan büyük bir fırtına bekleniyor. Okunan son değerlere göre yağmurun en kötü kısmı Storybrooke'a tam da çocukların okula...
Como buscadores de calor, misiles guiados a ser fabricantes de bebé.
Isı ve radar güdümlü, bebek yapıcı bombalar gibiyiz.
¿ Por qué no vuelves a tu casa? Intenta mantenerte por debajo del radar.
Sen evine dön ve dikkat çekmemeye çalış.
Así podrías viajar fuera del radar, ¿ eh?
Niye? Fark edilmeden seyahat etmek için mi?
A veces trabajo con aliados y a veces con enemigos pero todo ocurre fuera del radar oficial.
Bazen dostlarla bazen düşmanla işim olur. ama hepsi de gizli işlerdir.
Buscamos en la Fuerza Aérea # 212, contacto con radar.
# Biz hava kuvvetlerinde yukarı bakarız 212, radarda göründü.
Un buen taxista tiene un radar para los buenos negocios.
İyi bir taksicinin, yapılmaya değer şeyleri gösteren radarı vardır.
Nos van a llevar a todas a comisaría.
O zaman hepimiz polis radarına gireceğiz.