Translate.vc / Spanish → Turkish / Raíl
Raíl translate Turkish
45 parallel translation
- Podemos sustituir el raíl dañado.
- Hasarlı rayı değiştirebiliriz diyor.
Hay que quitar un raíl de detrás del tren y ponerlo aquí.
Trenin arkasından bir ray söküp, öne takarız.
A la izquierda, cuidado con el tercer raíl.
Soldan, üçüncü rayı takip edin. Soldan.
La MTA lo rechazó y declararon : "No, ya que si metes a un perro en la cochera, el perro podría pisar el tercer raíl"
MTA bunu reddetti ve dediler ki, hayır, eğer oraya köpek koyarsak, köpekler üçüncü raya kadar gidebilir.
Bien, no se me ocurrió pensar que los perros anduviesen por el raíl electrificado, pero les dije en respuesta a eso :
Şimdi, Ben onların üçüncü raya kadar gidebileceklerini düşünmüyorum, ve şöyle yanıtladım,
"Si crees que el perro pisará el tercer raíl, entonces construye dos vallas y deja al perro libre entre las dos vallas y eso mantendrá a la gente alejada y protegerá al perro de pisar el raíl electrificado"
"Eğer onların üçüncü raya kadar gidebileceklerini düşünüyorsan, köpek için iki çit inşa edersin ve bu iki çit insanları korur ve köpekte böylece üçüncü raya ulaşamamış olur."
- No lo llevo encima, pero yo... Yo iba en un tren, lo he perdido, estaba en un euro raíl por París, Roma...
— Pasaportum yanımda değil, ben Avrupa turuna çıkmıştım... trenimi kaçırdım... pasaportum orda kaldı...
Que se siente en el tercer raíl.
Rayların üstüne otursan sevinirdim.
TERCER RAÍL MUY PELIGROSO
3. RAYDAN UZAK DURUN SON DERECE TEHLİKELİDİR
Si subes, coge bien un raíl en cada mano.
Çıkarsan, iki trabzanı da sıkı sıkı tut.
Capitán, fuego con las armas de raíl delanteras a la nave líder parece que vamos a probar nuestros escudos.
Yüzbaşı, lider gemiye ön yaylım silahlarını ateşle. Kalkanlarımızı test edeceğiz.
Disparen todas las armas de raíl delanteras.
Bütün ön silahları ateşleyin. Füzeleri aktive edin.
Las armas de raíl están conectadas pero todavía no tenemos misiles
Silahlar devrede, ama henüz füzelerimiz yok.
Una unión que, no tengo duda, Honrará a Raíl el Oscuro y todo por lo que tan noblemente lucha.
Şüphem yok ki, Darken Rahl'ı ve onun mert savaşlarını onurlandıracak bir birleşme.
Ya sabes que es el tercer raíl, ¿ no?
Bunun üçüncü ray olduğunu biliyorsun değil mi?
Una vez puesto en el raíl, no se toca
Bunu bir kez ipe taktın mı, bir daha dokunmuyorsun.
Este debe ser un raíl de la Linea Kinuta...
Bu kesin Kinuto hattının bir rayı.
Entró por aquí, destrozó el omóplato, y a continuación salió y alojándose en el raíl que había detrás de él.
Buradan girmiş, kürekkemiğini parçalamış ve bir parçası çıkmış ve arkasındaki tahtaya saplanmış.
Vale, la bala se fragmentó en dos cuando salió del cuerpo y golpeó el raíl.
Mermi cesetten çıkıp tahtaya çarpınca iki parçaya ayrılmış.
Pensamos que mola mucho que Super Ray obtenga sus poderes de su pene golpeando el tercer raíl.
Super Ray'in güçlerini penisinin üçüncü raya çarpmasıyla alması çok süper bizce.
¡ El equipo de raíl será mejor que esté martilleando antes de que llegue a mi caballo!
Ray ekibi, atımı almadan rayı yerleştirmiş olsanız iyi edersiniz.
Capi, pon tu escudo debajo del tercer raíl
Kaptan, kalkanını üçüncü rayın altına koy.
Hay que caminar sobre un raíl cada uno y el primero que se cae pierde.
Bunu bilmiyor musun? Rayların üzerinde yürüyorsun ve ilk kim düşerse o kaybediyor.
El desembarco no autorizado del raíl de luz resultará en la disolución inmediata.
Yetkisiz olarak hareket eden ray ışığına müdahale edenler acil çözülmeyle karşılaşacaklardır.
¿ Y pisar el tercer raíl potencialmente?
Ve elektriğe çarpılma riskini göze mi alayım?
No hay tercer raíl, Hannah.
Buradaki raylarda elektrik falan yok Hannah.
¡ Un raíl por vez!
- Teker teker döşeyeceğiz! - Evet.
¡ Un raíl por vez!
Teker teker döşeyeceğiz.
¡ Un raíl por vez!
Teker teker döşeyeceğiz!
Finita, no es un raíl de tren.
Bir dar göstergesi, her zamanki karayolları gibi değil.
El tercer raíl.
Üçüncü ray.
¿ Podemos romper el raíl?
Kelepçeleri açabilecek miyiz?
Se tropezó hacia atrás, cayó al raíl. Intenté cogerle, pero se cayó.
Tökezledi ve korkuluklardan aşağı düştü, ve... ve onu tutmaya çalıştım, ama düşmüştü.
Le amenazó con llamar a la policía, y usted le empujó al raíl para callarle.
Polisleri çağırmakla tehdit etti, ve sende onu korkuluklardan aşağı ittin ve onu susturdun
El primero que ponga un raíl aquí... se queda con Ogden.
Buraya ilk ray döşeyen Ogden'ın sahibidir.
No he pensado más allá de colocar el primer raíl mañana por la mañana.
Yarın ilk rayı döşeyene kadar işim bitmez.
El último raíl se colocará mañana. Ganes o pierdas.
Kazansan da kaybetsen de son ray yarın döşenecek.
¡ Levantad el raíl!
Rayı kap!
Muy bien, moveos. ¡ Siguiente raíl!
Pekâlâ, devam ediyoruz.
¡ Siguiente raíl!
Bir sonraki ray!
John, Shadowspire ni se acercó al cargamento, así que cualquiera que sea su próximo movimiento, no... no son cañones de raíl.
John, Shadowspire kargoyla ilgilenmiyormuş. Sıradaki hamleleri ne bilmiyorum ama raylı toplar değil kesinlikle.
"A Su Excelencia el General U.S. Grant, presidente de los Estados Unidos, tenemos el honor de informar que se ha colocado el último raíl, que la última punta se ha clavado, que el Pacific Railroad se ha completado".
"Birleşik Devletler başkanı Sayın General U.S. Grant'a." "Son rayın yerleştirildiğini, son çivinin çakıldığını ve Pasifik Demiryolunun bittiğini bildirmekten gurur duyuyoruz."
El ferrocarril estaba en un solo raíl y estaba atrapado.
Tren rayların üzerinde gidiyordu. Bir bakıma raylara sıkışmış gibiydi.
El segundo raíl.
İkinci ray.
¡ Y siguiente raíl!
Bir sonraki!