Translate.vc / Spanish → Turkish / Regaló
Regaló translate Turkish
1,516 parallel translation
Will me las regaló.
Will aldı.
Alguien querido me lo regaló.
- Onları bana biri vermişti. Daha da iyisi.
Pero si fue la señora Falconetti quien me las regaló.
- Ama onları bana Bayan Falconitie verdi.
La cosa es... que mi papá le regaló esos rosales antes de irse a la guerra.
Babam o gül fidelerini savaştan önce dikmişti.
Éste me lo regaló mi mujer cuando cumplí 40 años.
Bu saati karım bana 40 yaşıma girdiğimde vermişti.
¿ Tú sabes lo que me regaló Gus en mi anterior cumpleaños?
Geçen sene Gus doğum günümde bana ne vermişti biliyor musun?
Al menos no al que te lo regaló y después de un año.
En azından bir yıl sonra sana veren kişiyle sorgulama.
Nos las regaló el padre de Draco.
Draco'nun babası hediye etti.
Me llevó a pasear, la que me regaló el camioncito.
Bana oyuncak kamyonu veren.
Trudy se lo regaló.
Trudy vermişti onu bana.
- Usted me regaló?
- Beni vermek?
Es que me acordé de mi amigo, quien me las regaló.
- Onu bana veren arkadaşımı hatırladım.
Sam te regaló este reloj, ¿ verdad?
Yok bir şey. Bu saati sana patron mu verdi?
Mi padre me regaló ese coche, cabrón.
O kamyoneti bana babam verdi aşağılık herif!
Me regaló esto en la tercera cita.
Üçüncü buluşmamızda bunu verdi.
Me la regaló mi profesor de la secundaria cuando me gradué
Onu bana üniversitedeki profesörüm mezun olurken vermişti bana.
Cheryl me lo regaló ella también puso el mural en el garaje
Bunu Cherly söyledi. Resmi de garaja koymuştu.
Un amigo del trabajo me regaló un pavo.
İş yerinde biri bedava hindi verdi.
- ¿ Qué le regaló?
O hediyenin ne olduğunu sorabilir miyim?
Yo no le quité todo lo que tenía, Él lo regaló,
Sahip olduklarını elimden ben almadım.
Jody. Sabemos que Mike te regaló su cámara.
Jody... bu kamerayı sana Mike'ın verdiğini biliyoruz.
- ¿ Crees que se lo regaló a las niñas?
- Kızlara mı verdi yani? - Hayır.
Pues si era suyo y ella no lo regaló...
Peki kedi onunduysa ve kızlara vermediyse...?
Me lo regaló el día que se enteró de que estaba embarazada.
Cole bana bunu hamile olduğumu öğrendiğim gün vermişti.
Cariño, ¿ por qué no usas la bufanda que te regaló Dora para tu cumpleaños?
Tatlım, Dora'nın doğum gününde verdiği atkıyı niye takmadın?
Esto me lo regaló un sujeto del muelle... que se especializa en mercancía delicada previa al Pulso
Bu kötü çocuğu rıhtımdaki yaşlı bir adamdan aldım. Puls öncesi şeyler konusunda uzmanlaşmış birisiydi. İstiyorsan müzik açabilirsin.
Pacey me lo regaló.
Pacey aldı.
Mi padre me lo regaló.
Ve babam da onu bana verdi.
Mi padre me lo regaló en mi octavo cumpleaños.
Babam, sekizinci doğum günüm için almıştı.
P.D. Nunca pude devolver ese suéter que Lois me regaló para Navidad.
Lois'in Noel için hediye ettiği süveteri iade şansım olmamıştı. "
Si, pero su empresa regaló cosas para los presos, E instalaron una caravana en el parking para la cena
Hayır, ama onun şirketi mahkumlar için koşu bandı bağışladı böylece o da araç park yerinde bir karavanda yemek yiyebilmemiz için hak kazandı.
- ¿ Te regaló una falda?
- Etek mi?
¿ Por qué te regaló algo así?
Niçin eline tutuşturdu?
- No puedo. Sookie, no es como la cesta de fruta que su madre te regaló.
- Bu, annesinin sana verdiği meyve tabağı değil ki.
Tommy les dijo a los detectives que te regaló a Cynthia por tu cumpleaños.
Tommy dedektiflere, Cynthia'yı yaş gününde sana verdiğini söyledi..
Hey, mi tía Louise nos los regaló.
Hey, bunu halam Louise getirmişti.
Sip. Mi madre me la regaló para mi cumpleaños.
Annem doğum günüm için almış.
Coches, viajes, e incluso le regaló a Debbie un bracelete de diamantes.
Arabalar, yolculuklar... Debbie'ye elmas bir bileklik almış.
Es el mismo sonajero que Trey me regaló la primera...
Trey de bana aynını almıştı.
Mi padre me regaló un collar de perlas divino para mis 15.
16 yaşıma girdiğimde babam bana da çok güzel bir inci gerdanlık vermişti.
No, me la regaló Richard.
- Richard hediye etti. - Hoş. Özel bir şey mi vardı?
¡ Eres el hombre que me regaló un bebé de cartón!
Bana karton bebek veren bir adamsın!
Es igual a ese horrible sofá IKEA que nos regaló tu madre.
Annenin lKEA'dan bize aldığı şu korkunç kanepe gibi.
Cuando cumplí 10 años mi padre me regaló una copia de La Voluntad de Poder.
Babam bana 10. doğum günüm için ne verdi biliyor musun? "The Will to Power" kitabının bir kopyası.
Me lo regaló mamá antes de morir.
Annem ölmeden hemen önce vermisti.
El reloj que perdí me lo regaló cuando supo que iba a morir.
Kaybettigim saati ölecegini anlayinca vermisti.
- Me lo regaló Christopher.
- Christopher verdi.
¿ Y ese vino? Me la regaló la sra. Friedman, del piso de abajo.
- Flounder'la Scuttle'ı koymamana şaşırdım doğrusu.
¿ Le regaló una cámara?
Ona kamera mı aldı?
Pero entonces, él murió antes de que pudieran abrirla y me la regaló.
Ama dün akşam konuştuklarımızı sakın unutma.
- No, me la regaló a mí.
Hayır, bana verdi.