Translate.vc / Spanish → Turkish / Road
Road translate Turkish
2,171 parallel translation
Arlington Road con Tim Robbins.
Tim Robbins'in Korkunç Politika'sı.
"The Road" de Cormac McCarthy.
Cormac McCarthy'in "Yol" adlı romanı.
Alrededor de la medianoche, un camión blindado fue asaltado en Wang Tai Road en la bahía de Kowloon.
Gece yarısı Wang Tai yolu üzerinde bir zırhlı araç soygunu gerçekleştirildi.
Highcrown Road.
Highcrown yolundaki.
Ella estaba de viajando en bicicleta por carretera Gifford al Colegio Metropolitano donde se debía rendir un examen.
Gifford Road yolunda bisikletle yalnız bir şekilde gidiyordu Metropolitan kolejinde sınavı vardı.
1218 Brewery Road.
1218 Brewery Yolu.
Thorndon Road.
Thorndon Yolu.
El 15 de Walmsley Road.
Walmsley Yolu, on beş numara.
Walmsley Road. ¡ Ahora!
Walmsley Yolu. Hemen!
- ¿ La compró en Portobello?
"Portobello Road" dan mı aldın?
- Lawrence Road, Lawrence Road, Lawrence Road.
Lawrence Caddesi, Lawrence Caddesi, Lawrence Caddesi.
Patk Road, justo enfrente...
Park Caddesi, dosdoğru karşıda...
- Una copia de la primera edición de "En el camino"
- On the Road kitabının imzalı ilk baskısı.
Viene de una línea telefónica de una casa de Dellmore Road, al norte de Femont Landing.
Sabit hattan aranmış. Fremont Landing'in kuzeyinde, Dellmore Yolu üzerinde.
Apuñala a un chico en la calle Fordham su padre lo envía a Montreal.
Fordham Road un oradaki bir barın önünde bir çocuğa carpmıştı. Babası onu Montreal e uçurmuştu.
Hey, ¿ recuerdas la vez que "road Joel" nos abandonó en un restaurante de Albany?
Hey, "Seyahat Joel" un bizi Albany'de bir restoranda bırakıp kaçtığını hatırlıyor musun?
Muralia Road 1530.
- 1530, Muralia Yolu.
- Sí, en Muralia Road.
- Evet, Muralia Yolu'nun orada.
Necesito un autobús en el 2453 de Arthur Kill Road.
2453 Arthur Kill Sokağı'nda acilen ambulansa ihtiyacımız var.
¿ Como cuando el Correcaminos y el Coyote terminaron el trabajo y se tomaron una cerveza juntos? O cuando Tom y Jerry se tomaron una taza de café.
Tıpkı Road Runner'la Çakal'ın oturup bira içtiği ve Tom'la Jerry'nin karşılıklı kahvelerini yudumlaması gibi.
Williamson, quien primero popularizó Markawasi con su libro de 1959 Road in the Sky,
Markawasi'yi ilk kez popüler kılan, 1959 basımı "Gökyüzüne Yol" isimli kitabında ;
¿ Acabas de hacer referencia a "El duro"?
"Road House" u referans verdin mi?
Como el tipo raro en la carretera,
Burgess Road'daki şu tuhaf adam gibi.
De esa que luego fue peli, ¿ La Carretera?
- Pardon? Dünyanın sonuyla ilgili filmin devamı diyordum? The Road.
Como cuando el correcaminos y el coyote bebieron una cerveza juntos. O cuando Tom y Jerry tomaron un café.
Tıpkı Road Runner'la Çakal'ın oturup bira içtiği ve Tom'la Jerry'nin karşılıklı kahvelerini yudumlaması gibi.
Centro de Día Gorsefield, Vale Road.
Gorsefield Gündüz Bakım Merkezi, Vale Yolu.
Estoy en Manor Road. a una milla del hospital. ¡ Mierda!
Manor Yolu'ndayım, hastaneye bir mil var. Lanet olsun!
Para averiguar si vuestros coches son apropiados para el contrabando, serán puestos a prueba en este circuito off-road.
Arabalarınızın içki kaçakçılığına uygun olup olmadığını anlamak için bu off-road pistinde teste tabii tutulacaklar. "
Estoy haciendo fuera pistas con un barco de guerra con el maletero lleno de alcohol, escuchando a dos tíos en camisas de cuadros en los que no puedo confiar.
Bagajı alkolle dolu bir savaş gemisinde off-road yapıyorum ekose tişört giymiş güvenemediğim iki herifi dinliyorum.
El fuerapistas.
- Pekâlâ. Off-road.
Pero para que sea bueno fuera de pistas, la suspensión tiene que recorrer 11 pulgadas ( 28 cm ) en la parte delantera y 12 en la parte de atras
Ama iyi bir off-road olması için, süspansiyonun önde 28 cm ve arkada ise 30 cm hareket etmesi gerek.
Esta hecho para ir fuera de carreta así que cuando vas por carretera, lo que va a ser el 90 % de las veces, la dirección es lenta, la suspensión es blanda.
Bu off-road için yapılmış böylece siz normal yolda gittiğinizde ki bu da % 90 olacak, direksiyon ağır, süspansiyon ise yumuşak olsun.
A pesar de estar en un camión, el Raptor tiene un interior insólitamente lujoso.
Bir off-road kamyonu olmasına rağmen, Raptor'ın alışılmamış bir iç konforu var.
Se hizo para lo que la gente no hace, que es ir fuera pistas.
İnsanların yapmadıkları şeyler için, yani off-road için üretilmiş.
Con sus mordiscos a fondo y su destreza todo terreno brinca a lo largo del desierto más rápido que nada
Hızlı gidiş parçaları ve off-road hüneriyle, çölde her şeyden daha hızlı hopluyor.
Ahora activare el modo Off-Road.
Sonra off-road moda geçin.
Off-Road activado.
Off-road mod aktif.
La técnica fuera pistas cuando estás en un salto es de hecho dejar los pedales.
Off-road tekniği tümseklerin üzerinden geçerken pedallardan ayağınızı kaldırmaktır.
Desafortunadamente, encontraron el cadáver de tu hermano en la cuneta junto a Priory Road, ayer por la mañana.
Maalesef kardeşinin cesedi dün sabah kilise yolundaki bir çukurda bulundu.
Ve por Priory Road.
Kilise yoluna bak.
Vive a unos siete u ocho kilómetros en Derrick Road, pasando el viejo Branch.
Evi Derrick Road'un yedi sekiz kilometre ötesinde kavşağı geçtikten sonra.
Llegábamos al estudio de Abbey Road y era como caerse del coche.
İki doz esrar alır... sonra Abbey Road Studio'ya... perişan bir vaziyette varırdık.
Cuando piensas que en "Let It Be", ensayaron "All Things Must Pass" y un par de canciones más de George que no entraron en "Let It Be", ni entraron en "Abbey Road",
George'un All Things Must Pass'ini ve diğer birkaç parçasını... prova etmişler ve'Let It Be'albümüne koymamışlardı. Abbey Road albümüne de koymadılar. Ama bu, ilk solo albümde mümkün olabildi.
Yo le dije, "No te preocupes. Tú ven."
Bahsettiğim yer Abbey Road'daydı.
Se quedó en la parte de atrás de la sala de control del estudio 3, en Abbey Road.
Orada durdu. Mühendis, kuşkuyla bakıyor... Phil ise hiçbir şey söylemiyordu.
Hicimos una parodia que llamamos The Rutles.
Abbey Road'da poz veriyorduk. Paul'ün kılığına girmiştim.
Estábamos en Abbey Road y la gente decía :
20 yıl sonra bile hala burada olduklarını düşünüyorlardı.
Estate en cinco minutos en la cabina de teléfono de Lawrence Road.
Beş dakika içinde Lawrence Cadde'sindeki telefon kulübesinde ol.
"El camino hambriento"
Famished Road demek.
Era como "Hard Day's Rut". Lo grabamos en Abbey Road.
Neil, koca sakalıyla John olmuştu.
Yo iba vestido de Paul y Neil iba de Ron... de John con una barba enorme.
Abbey Road'daydık. İnsanlar : "Bu, Beatles! " Beatles! " diyorlardı.