Translate.vc / Spanish → Turkish / Role
Role translate Turkish
450 parallel translation
Sí. Y trae a Harry porque creo que Joel McCrea sería el tipo perfecto para protagonizar.
Yanında Harry'yi de getir çünkü Joel McCrea role mükemmel uyacağını düşünüyorum.
- Él fue. - Lo hice por vuestra culpa.
Seninle Merrivale'in oynadığı role uygun olarak öyle yapmak zorundaydım.
Sólo un oscuro ambicioso habría aceptado eso.
Yükselmek isteyen bir ahmak haricinde kim soyunur ki bu role?
No necesito hacer papeles para los que no tengo edad sólo porque no tengo nada que hacer por las noches.
Role göre fazla yaşlı olduğum rolleri, sırf geceleri yapacak işim.. .. olmadığı için oynamak zorunda değilim.
Me han dado un papel, o puede que dos, porque yo tenía la imagen que ellos necesitaban en ese momento.
Bir kaç kez rol verdiler o kadar o da role uygun bir tipim olduğu için.
Lo siento, pero no está hecho para el papel.
Üzgünüm ama bu role uygun değil işte!
Para mi como director, sería perfecto.
Bu piyesi yöneten benim. Görüşümce bu role cuk olur.
Probábamos que la Srta. James podría convencer en el papel.
Bu provadan sonra Bayan James'in bu role uygun olduğuna tamamıyla ikna olduk.
Me he cansado de representar ese papel.
O role girmekten gına geldi.
Todos los actores de Hollywood hubieran dado un ojo por hacer el papel.
O role gelince, Hollywood'daki her aktör o rolün üzerine atlar.
Es curioso pero no se parece al personaje.
Tuhaf, role uymuyorsun. Sadece uymuyorsun, ve tuhaf.
Hace tiempo que soy actriz y nunca hice un papel tan importante.
Oyunculuk yapmayalı uzun zaman olmuştu. Ve daha önce hiç böyle önemli bir role çıkmamıştım.
Así que no te entretengas.
İsmini role yazdırmalısın.
- Suena como uno bueno, además.
- Yoksa bir rol mü, Danny? - Güzel bir role benziyor.
- Al menos pensé que verías el papel.
- En azından role bir bakarsın demiştim.
Si han reconocido a algunos actores célebres, no aparecen por ser célebres, sino porque responden a los papeles que interpretan, y porque son mis amigos.
Devamı boyunca tanımış alabileceğiniz ünlüler ünlü oldukları için değil,... oynadıkları role uygun ve dostum oldukları için görünüyorlar.
- Pues la tiene. Es lo que me dijo Bennie Taubman.
Hangi role?
- No le pega mucho.
Hiç o role uymuyor.
Él siempre quiere sobresalir en el papel principal, y a mí me deja un personaje secundario.
Durmadan kendisini baş role koyup bana da küçücük bir rol veriyor.
Irá mucho mejor.
Role daha uygun olacaktır.
Concentrémonos en el papel que interpretarás esta noche.
Bu gece oynayacağın role konsantre ol.
No, su madre estaba sorda y muda.
Bir Koreli gibi davranmazsan bu role giremem ki.
- Al contrario... no escribiremos un guión hasta haber observado su reacción... al papel que te pediremos a ti que interpretes.
- Aksine senden oynamanı isteyeceğimiz role karşı vereceği tepkiyi görmeden senaryoyu yazmaya başlamayacağız.
Yo estoy convencido de que Francia, como Hitler vio, sólo podía interpretar un role menor el la Europa Nacional Socialista.
Hitler'in gördüğü gibi, Ulusal Sosyalist Avrupa'da Fransa'nın çok küçük bir rol oynayacağına ikna olmuştum.
" cambias como un actor,
" Bir aktörün kendisini role bürünmesi gibi...
Una mujer que acepte ser tu amante, es admirable.
Bana kalırsa, seni o role uygun gören herkes cesur harici her şey olabilir.
¿ Eh que pasó? - ¿ Ria, usted me ahorrará este acto?
- Ria, bu role daha ne kadar devam edeceksin?
También tenía previsto decirte que quiero que continúes interpretando este papel.
Sana da söylemek niyetindeydim. Senden, oynadığın role devam etmeni istiyorum.
Yo estoy en Berlín rodando una comedia.
Ben şu anda Berlin'deyim. Bir komedide bir role kabul edildim.
Se habrá preparado... durante tiempo para este papel.
Bu role çok uzun bir süre hazırlanmış olduğunuzu tahmin ediyorum.
No las aplicábamos a un papel sino a nosotros mismos.
Ancak bunu role uyarlamak yerine kendine uyarlıyorsun.
Me gusta tu aspecto, pero no eres la apropiada.
Korkarım, bu role uygun değilsin. Geldiğin için sağol.
En esta obra, Andrew Schroeder, mi descubrimiento, promulgará la role de Othello.
Bu oyunda, Andrew Schroeder, benim keşfim, Othello rolünü canlandıracak.
Morbius... la gran máquina... 12 mil km cúbicos de repetidores Klystron... suficiente energía para toda una población de genios creativos... operada por control remoto.
Morbius. Büyük makine, 30.000 km3'lük klistron röle. Yaratıcı dâhilerden oluşan bir halk için yeterli güç.
Llama a la estación de la cumbre y diles lo mismo.
Dağın tepesindeki röle istasyonundakilere da ulaşıp aynısını söyle.
La compañía telefónica tiene instalaciones allí.
Telefon şirketinin şehirlerarası röle tesisleri Utah'ta.
Esto es un relé, ¿ ves?
Gördüğün gibi bu bir röle.
- Quizá podamos usar un repetidor.
- Bir röle donatabiliriz.
El relé de la izquierda es una especie de mecanismo detonador.
Soldaki röle bir çeşit tetikleyici mekanizmaya benziyor.
De ningún modo cortes el cable rojo antes de aislar los contactos.
Röle pabuçlarını devreden ayırmadıkça kırmızı kabloyu kesinlikle kesme.
Listo para aislar los contactos de la izquierda.
Soldaki röle pabuçlarını devreden ayırmaya hazırım.
Aislar los contactos.
Röle pabuçları.
Insertar una cinta de plástico entre... los contactos.
Röle pabuçları arasına plastik parçası yerleştiriyordu.
Bajemos al 81 y comprobemos los sistemas.
En iyisi 81'e inelim ve röle sistemini kontrol edelim.
Un relé dañado abrió los interruptores del generador.
Arızalı bir röle jeneratör kapağını devreye soktu.
- Un relé dañado en el generador.
- Jeneratörde arızalı bir röle.
- Un relé dañado en el...
- Arızalı bir röle...
Un relé dañado accionó los interruptores del generador...
Bozulan bir röle, jeneratörün soğutma sistemini sarstı...
Encontraron dos ratones ocultos en la caja de cables.
- İki tane fare buldular. Röle kutusuna yuva yapmışlar. Hiçbir şey düzgün çalışmıyormuş.
- ¿ Un cable suelto?
- Röle hatası mı?
Si, tenemos que arreglar un relé suelto en el eje.
- Evet, düzeltmemiz gereken bir röle var.