Translate.vc / Spanish → Turkish / Rota
Rota translate Turkish
5,406 parallel translation
De la ventana rota de la caravana.
Karavanın kırık penceresinden.
Apuesto a que si hubiese un perro con una pata rota, podría arreglarlo. ¿ Tú qué piensas, Jose?
Eğer ki burada bacağı kırık bir köpek olsaydı, onu bile tedavi edebilirdi. Sen ne düşünüyorsun Jose?
Han encontrado una ventana rota en la cocina.
Mutfakta kırık bir pencere buldular.
- No necesito ecógrafo. La costilla está rota.
- Portatif ultrasona ihtiyacım yok.
Tiene una costilla rota.
Evet. Kaburgası kırılmış.
Bueno, o bien el ayudante estaba construyendo otra entrada, o estaba planeando enterrar el cuerpo.
Pekala, iyi bir şerif yardımcısı bile, ya yeni bir rota bulmuştu yada cesedi gömmeyi planlıyordu.
¿ Cuántas rutas hay, teniente Tao?
Kaç tane rota vardı, Teğmen Tao?
13 rutas entre su casa y el puente en el que encontramos a su hijo.
13 rota sizin eviniz arasında ve köprü, oğlunuzu burada bulduk.
♪ goma rota... ♪ goma rota!
# Patlak prezervatif # # Patlak prezervatif #
Bueno, tienes una pierna rota.
Yani, kırık bir bacağın var.
¿ Está su boca rota?
- Çenesi mi kırıldı?
Una vez pasé horas en un coche con solo una ventana rota para tener aire.
Arabada saatlerce beklediğim oldu. Nefes almak için camı biraz araladım sadece.
Tenía cuatro costillas rotas, el radio del brazo izquierdo astillado fractura lineal en el cráneo, la mandíbula rota y el bazo roto.
4 kaburga kırık, sol önkol kemiği kırık kafatasında birinci derece çatlak, çenesi kırık ve dalağı kopmuş.
Ruta Fijada...
Rota belirlendi.
Esto por la mesa rota.
Bu kırılmış bardaklar için.
¿ Y puede un basurero esperar una propina en Navidad, cuando se negó rotundamente para disponer una tostadora rota?
Çöpten bir şeyler toplayan insanlara ise bir yılbaşı önerisi verebilir miyiz?
Los cometas no corrigen el rumbo, General.
Kuyruklu yıldızlar rota değiştirmez, general.
Está 83 km al oeste de tu bodega.
Bu rota ambarının 52 mil batısından geçiyor.
¿ Con la espalda rota?
Kırık bir bel kemiğiyle mi?
Nuestra radio está rota.
Telsiz bozuldu.
Puedo tomar un soldado y hacer una línea de seguridad.
Bir asker alıp güvenli bir rota oluşturabilirim.
No pude encontrar una huella, una pisada, una cerradura rota, nada.
Parmak izi, ayak izi, kırılan kilit hiçbir şey bulamadık.
La maldita lavarropas esta rota.
Kıytırık çamaşır makinem bozulmuş.
Nuevo cálculo de itinerario.
Rota yeniden hesaplanıyor.
Steerings ido.
- Buda ne? - Rota mahvoldu.
Saqué sus cosas de sus bolsillos y las puse en su pañuelo para enviarlas a algún lugar a alguien, que vea en ellas más que una carta rota un lápiz, un pedazo de caparazón.
Eşyalarını ceplerinden çıkarıp mendiline koyup bağlayarak herhangi bir yerdeki birine yırtık bir mektup, bir kalem ve deniz kabuğu parçasından daha fazlasını görecek olan birine geri yolladım.
Está rota.
Bu bozuk.
# En el ala rota de un pájaro #
Bir kuşun kırık kanadında
No creo tener rota la nariz.
Burnumu kırmamalıyım.
¿ Por qué no crees tener la nariz rota?
- Niye burnunu kırmamalısın?
Afuera dijiste que no podías tener rota la nariz.
Dışarıdayken "burnumu kırmamalıyım" demiştin.
- ¿ Estás seguro de que no está rota?
- Kırık olmadığından emin misin?
Tiene la pierna rota.
- Bacağın kırık.
Sin sorpresa, la de rota radio.
Şaşırtıcı değil, radyo bozulmuş.
Estamos en banca rota.
İflas ettik.
Banca rota.
Boş versene.
Parece como si la nariz de Márquez estuviera rota.
Görünüşe göre Marquez'in burnu kırılmış.
Valió la ventana rota.
Kirik cama deger.
Sí te quebraré. Y te quedarás rota para sentarte o arrastrarte a mi antojo.
Ama seni ezecegim ama ayakta duracak kemigin kalmayacak, benim istedigim gibi oturup, emekleyeceksin.
Podrias trabar la puerta. Esta rota, idiota.
- N'oluyo lan kapıyı kilitlesene kırık, gerizekalı...
Ir a la programada Stan a la altura de 3.000 metros.
3.000 metre yükseklikte planlanan Rota'da gidin.
- Es Sólo una rama rota. Aqui vamos.
- Sadece kırık bi parça. al bakalım.
Es una nariz rota. No necesito que la arregle.
Kırık bir burun, normaldir, düzeltmen gerekmez.
El americano de la pierna rota.
Bacağı kırık olan Amerikalıya.
Siento que he estado pensando en un trayecto y que si me lanzo en esa parte ahí en medio me llevará como en una almohada hasta la laguna canadiense de allá.
Bir rota düşünüyordum ve ortadaki şu yumuşak noktadan geçersem su beni şuradaki Kanada lagününe taşırmış gibi geliyor.
Uno por uno lo dejaron allí Sentado en una silla rota Uno por uno sin decir nada
Birer birer seni bıraktılar kırık sandalyende otururken birer birer sessizce seni düşmen için bıraktılar.
- Yo era capitán de la SS He-Man. Y zarpábamos hacia el castillo de Grayskull.
S.S. Heman'ın kaptanıydım ve Grayskull kalesi için rota belirlemiştik.
Hiciste un berrinche sobre la ventana rota y ahora mírate...
Camı kırdım diye bana demediğini bırakmadın şimdi şu yaptığına bak...
La cara cubierta de sangre, la camisa rota, la mirada angustiada.
Yüzü kanla kaplıydı. Tişörtünü yırtıldı. Çok sinirliydi.
Con la hebilla rota todavía sirve.
- Seni çektiğimde, elimde kaldı.
EN VIVO DESDE KEFLAVIK, ISLANDIA
Öncesinde bir kaçırılma teşebbüsü ve rota değişimi olmuştu.