Translate.vc / Spanish → Turkish / Ruin
Ruin translate Turkish
250 parallel translation
Margarete es tan ruin...
Meta çok acımasız.
No será usted tan ruin, ¿ verdad?
O kadar kötü olamazsın, değil mi?
Es la trampa más ruin que se ha tendido en esta ciudad tan podrida.
Bu kokuşmuş şehirde görülmemiş bir tuzak bu.
El más ruin, baboso y apestoso...
Alçak, kaypak, kokmuş...
- He dicho que eres un ruin...
- Sen alçak... - Üzgünüm.
- Ésa es una forma ruin de justificar su avaricia.
- Cimriliğinin alçakça mazereti bu.
Fue tan ruin.
Gerçekten çok ucuz bir numaraydı.
Afirmar que está del lado de los patrones no es sólo absurdo, sino ruin.
Onun maden sahiplerinden yana olduğunu söylemek sadece yalan değil, düpedüz şeytanlıktır.
Cuanto más ruin es el tunante más chabacana es su cháchara.
Itin duasi kabul olsa gökten kemik yagarmis.
¡ Eso es ruin!
Söylediğin çok iğrenç!
La ruina de mi madre.
Mother's ruin.
Ése sí que era un hombre ruin.
Yasa tanımayan biriydi.
Ese es Harry F. Potter. El hombre más rico y también el más ruin del condado.
Bu Henry F Potter, bölgenin en zengin ve en zalim adamı.
Me parece muy ruin de su parte asustar a la gente. Infantil, también.
Bence insanları korkutman çok alçakça ve çocukça bir davranış.
- ¿ Qué? La ladrona más ruin ; he robado el novio a otra mujer.
Hırsızın en adisi, başka bir kadının erkeğini çaldım.
Sé que es muy ruin hacer esto, pero debe comprender nuestra situación.
Bunu yapmak hayvanca bir şey, ama burada neler yaşadığımızı anlaman gerek.
Mas no me muestres, hermano, cual ruin predicador,... la empinada y espinosa senda al cielo,... si él, cual libertino atolondrado, toma el camino de rosas del retozo,
Ama ağabeyim, sen de benzeme sakın şu iki yüzlü papazlara. Bizi dikenli, sarp cennet yollarına sürerler kendileriyse, aldırmayıp verdikleri öğütlere, göbekli, gamsız sefihler gibi zevkin göl bahçelerinde gezerler.
¡ Oh, indigno,... ruin, risueño,... maldito villano!
Yılan, yılan, yüze gülen zehirli yılan!
Y a ti, clérigo ruin, te digo que ella, un ángel, mediará por ti cuando yazcas aullando.
Sen de şunu bil ki pazarlıkçı papaz, kardeşim koruyucu meleklere katılırken sen böğüreceksin cehennemin dibinde.
Jacob Walz era un hombre ruin y malvado.
Jacob Walz huysuz, kötü biriydi.
La solución más fácil para mí sería trasladarle a otro lugar, deshacerme de un tipo tan indeseable y tan ruin.
Seni başka yere naklettirmek en kolay yol olur. Bir asalağı başka bir masum subayın başına sarmak.
¡ Sabía por qué eras ruin conmigo!
Bana karşı soğuk davrandığının farkındaydım!
¡ Estricto, malvado y ruin!
İnatçı, darmadağın ve işi bitmiş!
No soy ruin. Tiene hasta mañana.
O kadar kötü değilim.Yarına kadar beklerim.
Esta ciudad no puede ser tan ruin.
Buna inanamıyorum. Bu kasaba bu kadar rezil değil.
Sé que fui ruin, egoísta, despiadada y dispuesta a cortar cuellos por llegar a Broadway.
Kalleş, bencil, zalim olduğumu ve Broadway'e ulaşmak için önüme geleni çiğnemeye hazır olduğumu biliyorum.
¿ Quieres que renuncie a Ron porque la gente es mezquina y ruin?
İnsanların katı bir tarafı yüzünden Ron'dan vazgeçmemi mi istiyorsun?
Hace que me vea a mí mismo como ruin y torcido.
Bana kendimi kaçık gibi göstertiyorsun.
El hombre ruin es un capitán.
Sert olan Yüzbaşı, Teğmen.
Seguíamos en el intento de nuestra venganza ya que las vacaciones estaban llegando a su fin recurrimos a un método muy ruin
İntikam alma çabalarımızı devam ettirdik. Tatilimizin bitişine yakın çok utandırıcı bir yola başvurduk.
Vaya truco más ruin.
İğrenç, kokuşmuş, adi numaralar...
En un truco muy ruin.
Bu berbat bir oyun.
Le aseguro que era el hombre más ruin que he conocido.
Hayatımın anlamını değiştiren tek adamdı.
Ellas permanecían encerradas generalmente bajo custodia de criaturas que en medio de todas las produciones ruines creadas por esa sociedad ruin, son la más fea y repugnante de todas : las monjas.
Genellikle, kötü bir toplumun kötü ürünleri arasında en çirkin ve tiksindirici görüntüde olan o yaratıkların, rahibelerin gözetimi altında tutulurlardı.
¡ Cabrón asqueroso y ruin!
Seni pislik piç!
¿ Cómo puedes ser tan ruin?
Seni şeytan.
¡ Vida miserable y ruin! ¡ Qué vida!
Sefalet içinde bir hayat!
Y más ruin que el pecado.
Ve bir günahkardan daha kötüdürler.
Qué insensible, ruin e insensata pretensión.
Ne kalpsiz, pis, beyinsiz bir iş.
No me gustaría arruinar el rifle.
I shouldn't like to ruin the rifle.
Hay pocas cosas que sé con seguridad, pero de lo que sí... estoy seguro, en este mundo ruin... es de la participación de mis cromosomas... en la creación de nuestro hijo rubio de ojos azules.
Emin olduğum birkaç şey var, ama bir tanesi, bu batan dünyada emin olduğum şey benim ortaklığım, kromozomsal ortaklığım "sarı gözlü", "mavi saçlı" doğan oğlumuz için.
Por horadar tu ruin pellejo responderé sólo ante mi conciencia de Jiguit la honra de mi hermana y la memoria de mis antepasados.
Senin pis derin için, sadece djigit vicdanımın, kız kardeşimin namusu ve.. .. atalarımın ruhlarına hesap verecem.
Por favor, Sr. Coggins, no puede vender nuestro lindo auto a ese hombre ruin.
Sevgili arabamızı bu pis herife satamazsın.
¡ Matad al ruin Montesco!
Alçak Montague'yi öldürün!
¡ Zoquete, idiota, sucio, horrible ruin!
Sakın bağırmaya başlama. Seni salak.
Parelli es duro y ruin.
Parelli sert ve acımasızdır.
Doc, somos los únicos amigos que tenemos en este pueblo ruin.
Doktor, bu iğrenç kasabada birlikte oluşturduğumuz bir dostluk var.
- ¿ Qué eres ruin?
- Sen neden bahsediyorsun?
Ese toro es más ruin que una serpiente.
Yılandan bile acımasızdır.
Es aun más ruin de lo que creía.
- Düşündüğümden de aşağılıkmışsın sen.
POR UNA REPÚBLICA SIN GENTE RUIN
KAHROLSUN DÖNEKLER CUMHURİYETİNİZ!