Translate.vc / Spanish → Turkish / Rule
Rule translate Turkish
70 parallel translation
Quiere vender el Golden Rule.
Golden Rule House'ı satmayı düşünüyor.
Pues nació para gobernar
# For he was born to rule #
- Entrar en el coche y silbar Rule Britannia.
- Arabada oturup ıslıkla milli marşı çalacağım.
# Daddy lived the Golden Rule
* Altın kuralla yaşadı babam *
Rule Britannia
Britanya kanunu
Rule Britannia Britannia
Britanya kanunu Britanya
- A slide rule might be better (!
Kaydırma kuralı daha çok işe yarardı.
- Déjame decirte una rule tengo.
- Sana bir kuralımı söyleyeyim.
Ahora, silbe la primera estrofa de "Rule, Britannia".
Şimdi "Yaşasın İngiltere" yi ıslıkla çalmaya başla.
Comienzo mi prueba.
Rule yapmaya başlıyorum.
Quiero que leas la regla de Young.
Young's Rule'u okumanı istiyorum.
"La regla de Young"
"Young's Rule..."
La regla de Young dice :
Young's Rule'da derki :
Es un delincuente profesional, Rule.
Sen suçu meslek edinmişsin Rule.
Conteste o no a las preguntas, Sr. Rule el FBI no hace tratos.
Soruları yanıtlar ya da yanıtlamazsınız Bay Rule. FBI anlaşma yapmıyor.
Debiste oír a Rule.
Rule'u dinlemeliydik.
- Habría considerado a Rule inferior.
Rule'u küçük görüyordu.
- Llamo de parte de Robert Rule...
Robert Rule adına arıyorum.
Déjame adivinar. Rule no te dijo nada.
Tahmin edeyim, Rule bir şey anlatmadı.
¿ Permitió que un convicto llamado Robert Rule usara su celular?
Robert Rule adlı bir mahkumun cep telefonunuzu kullanmasına...
La víctima se llama Elizabeth Shachtman.
Kurbanın adı Elizabeth Shachtman. Rule ona gaddarca tecavüz ettiğinde...
- Tenía 16 cuando Rule la violó ferozmente.
-... 16 yaşındaydı.
Rule tuvo dos abogados en su defensa.
Rule kendi savunmasında yardımcı avukattı.
Ya sabes, si pones unas reglas, YOU KNOW, YOU SET A RULE, tienes que seguirlas... YOU GOT TO LIVE BY IT... y él también. SO DOES HE.
Bir kural koydun, sen kurala uyuyorsan, o da uymalı.
Sí, las reglas tienen la misma tarifa.
Ja Rule da o kadar alıyormuş.
Que rule, chicos.
Hadi ilerleyin.
Ja Rule.
Ja Rule.
Rule Breaker.
Rule Breaker.
¿ Rule Breaker? pero fue suficiente para sellar tu arma secreta.
Rule Breaker? Bu kızın "mana" sı senin Ustanla arandaki bağı engellemek için yeterli değil, ama senin gizli silahını mühürlemek için yeterli.
¡ Dame una botella de whiskey y el Ja Rule!
En azından içki alayım.
Soy Tom Rule, el productor.
Ben Tom Rule, yapımcı benim.
¿ Tom Rule?
Tom Rule?
"Five Seconds Rule", ¿ verdad?
5 saniye kuralı, değil mi?
Rule.
Rule.
Rule Valley.
Rule Valley.
Se llama Rule Valley.
Adı Rule Valley.
Entonces, Levon y Rule guardaron el auto en la cochera de Lady Worm.
Pekâlâ, Levon ve Rule arabayı Bayan Worm'un garajında saklamış.
Tu lugar está con Levon y Rule en Texas City, conmigo.
Sen, Texas City'de benimle birlikte Levon ve Rule'a aitsin.
Nosotros... nosotros tan sólo estabamos dando un rule.
Sadece eğleniyorduk.
Invitaron a Mozzie a conocer a la artista callejera Mis Rule.
Mozzie yeni yeteneklerden Mis.Rule ile görüşecekmiş.
- Es Mis Rule.
Sen dinleyeceksin.
Deja a Mis Rule.
- Ama bu Mis.Rule. - Bırak bakayım onu.
- Mozzie, es una Mis Rule.
Mozzie, bu bir Mis.Rule eseri.
- Ronald Rule-follower.
- Her işini erkenden yapan kişilik.
Te has saltado todas las putas reglas.
d AND YOU HAVE BROKEN d d EVERY SINGLE FUCKING RULE d
Entendido, Finnair 405.
Anlaşıldı. Finnair 405 pist 3-0'a rule yapıyor.
- Suerte que... no era Rule Britannia. - ¡ Por los pelos!
Çok tuhaftı.
Robert Rule.
Robert Rule tecavüz ve adam öldürmeden müebbete mahkûm, Leroy Russel idam mahkumu. Müslüman olmuş.
¿ Sr. Rule?
Bay Rule.
Fuimos a una pequeña hacienda en Gales, escribimos y compusimos las canciones y aprendimos a tocarlas.
# Sought alone to rule the fate of man # ( Neil ) Wales'de küçük bir çiftlik evine gittik tüm şarkıları yazdık, düzenledik ve prova yaptık.
Diríjase a la pista 3-0.
Pist 3-0'a rule yapın.