Translate.vc / Spanish → Turkish / Sake
Sake translate Turkish
815 parallel translation
Soy el ayudante del vendedor de sake a su servicio.
Ben sake satıcısıyım.
Necesito reponerme.
Sake içmeden duramayacağım.
Te prepararé el sake.
Bir şey içmek ister misin?
Criar a un hijo es un trabajo placentero.
'Sake'içilir olduğu sürece sıkıntıları önemsemem.
Yo quiero sake y anguila a la reja
Haşlanmış yılanbalığıyla biraz'sake'istiyorum.
Desearía un sake
Bana bir içki ver.
¿ Deseas sake?
Sana bir içki hazırlayayım.
Te preparo sake
İzin ver bir içki getireyim.
Si me lo sirves tú, el sake perderá su sabor.
- Anladım. Şu parşömenler...
El sake le ha debido sentar mal.
Bir düşüneyim. Sen kimsin?
Pero si rompen, no habría ningún problema.
- Sake ister misin?
- Gracias. Tómeselo con sake.
Zar zor geçinebiliyoruz.
De sake, claro.
Sake, tabii ki...
Idiota, ¿ Por qué debería comprarte yo el sake?
Aptal, niye size sake alayım ki?
¡ Vélalo sin sake!
Töreni sakesiz yapın!
Tiene razón, y por sólo cinco botellas de sake.
Haklı, hem de sadece beş şişe sake karşılığında.
Se nos acabó el sake para el santo.
Azizin sakesi bitti.
Casi estamos sin sake.
Sakemiz bitmek üzere.
Pide más pescado y sake al restaurante.
Restorandan biraz daha balık ve sake iste.
Comprare sake...
Sake ısmarlayacağım.
¡ Shinza va a comprar sake!
Shinza sake ısmarlıyor.
- Claro. ¿ Quiere sake? Si quiere se lo sirvo.
Çok kötü, hâl bu ki birazdan Eiryu buraya gelecekti.
- También el mejor sake que tenga. - Iré a prepararlo.
Her şey taze olmalı.
Otoku, aunque tengamos algo de dinero no es conveniente gastarlo así.
- Ve biraz sake! - Hepsi bu kadar mı?
Ha sido el sake, ¿ verdad?
Çok can sıkıcı bir durum. Ne kadar da ani oldu!
- Mucho. Lo ha matado el sake.
İçki bitirdi onu, çok içiyordu.
- ¿ Le traigo sake? - No deberíamos beber demasiado.
İçki yüzünden.
- Más sake.
Biraz daha içki.
Mariscos salados para acompañar el sake.
İçki içmek için.
He bebido sake aqui.
Burada şarap içmeliyim.
Es bueno. Bebamos y vamos a divertirnos.
Gerçek sake bu işte!
Doctor, conseguimos buena materia. Tengo un sake muy bueno.
Doktor, iyi mallar geldi.
Tu sake sabe más a gasolina que a alcohol.
Sizi saki alkol değil benzin mübarek.
Tenga un poco de buen sake.
Kıyak bir içki iç.
- Dame sake.
- Bana bir içki.
¿ Quiere que le traiga un poco más de sake?
- Biraz daha sake ister misiniz?
- ¿ Tenemos sake? - Sí.
- Kalmış mıydı?
Fíjate en esa novia, de buena familia, pero comió de todo en abundancia... e incluso bebió.
Geçen geceki gelini ele alalım. Saygıdeğer bir aileden geliyor ama yemekte hepimizden daha atik çıktı. Sake bile içti.
¿ Sake? Para ayudarle a olvidar el calor.
Sıcağı unutmaya yardım için.
Tengo unas botellas de "sake" en mi equipaje.
Eşyalarımın arasında iki şişe sake var.
Tengo un amigo que fue mi compañero de cuarto.
"Uyarıcı maddeler yasak, sake yasak" demiştim.
¿ Qué le parece ese sake? Es una marca nueva.
Bu sake için ne düşünüyorsun?
Estás borracha.
Sake içtin, değil mi?
El sukiyaki está bien, el sake está bien...
Sukiyakisi güzel, sakesi de.
- ¿ Tú bebes sake? - Por supuesto.
- Sakeden anlıyor musun?
- ¿ Tiene algún problema? - Me siento mal cuando bebo unas pocas copas de sake
Ne zaman hatır uğruna içsem hasta hissediyorum.
¿ A qué venía eso?
Bir sürü yemek. Bir de sake.
El sake era muy bueno.
Çok güzeldi ama.
También había una taza de sake como éste.
İçki kadehi bile buydu. Bir sinek vardı.
Pidamos más sake.
Biraz daha içki isteyelim. İyi fikir.
¿ Le sirvo algo?
- Biraz sake ısıtayım isterseniz.