Translate.vc / Spanish → Turkish / Salvó
Salvó translate Turkish
6,163 parallel translation
Ella salvó mi vida.
Marilyn hayatımı kurtardı.
No solo me cambió todo, me salvó la vida también.
Bu her şeyi değiştirmekle kalmadı, benim hayatımı da kurtardı.
Griffin me salvó.
Griffin beni kurtardı.
Su conducción temeraria nos salvó la vida.
Pervasız araba kullanışınız hayatlarımızı kurtardı.
Salvó su vida.
Hayatını kurtardı.
Me salvó la vida cuando tenía 9 años. Si estoy viva, es por él.
9 yaşındayken hayatımı kurtardı.Hayatta olmamın tek sebebi o.
Usted me salvó la vida.
Sen hayatımı kurtardın.
Dicen que cuando era niño unos chicos golpeaban a Connolly y Jimmy se metió y supongo que lo salvó.
Anlatılanlara göre gençliğinde Connolly birkaç gençten dayak yiyorken Jimmy devreye girip kıçını kurtarmış galiba.
El gobernador Perry dijo que él salvó 2000 vidas.
Vali Perry'nin dediğine göre, 2000 kişinin hayatını kurtarmış.
Calcula que es una parte importante que salvó a este lugar de extinguirse.
Sanırım bu yeri yok olmaktan kurtarmada büyük rol oynuyor.
Sí, el hombre me salvó la vida y me consiguió sobria piedra fría.
Evet adam hayatımı kurtardı ve tamamen ayık tuttu.
" Quiero agradecerles a todos en el Club de Niños porque este lugar salvó mi vida.
"Çocuklar Kulübündeki herkese çok teşekkür etmek istiyorum çünkü bu yer benim hayatımı kurtardı."
El es... bueno, salvó mi vida muchas veces en el desierto.
O... O hayatımı kurtardı. Çölde defalarca.
Pero creo que el perder esa bolsa, salvó su vida...
O çantayı kaybetmek belki de hayatını kurtarmıştı.
En lugar de eso, me salvó la vida. Sí.
- Sörf yapmak yerine hayatımı kurtarmayı seçti.
Solo se salvó un tipo de la familia Cartigan.
Sadece Cartigan ailesinden bir adam sağ kurtuldu.
Y me hice un tratamiento que me salvó la vida.
Hayatımı kurtaran bir operasyon geçirdim.
La Cangreburger se salvó, y ahora a rapear
Geçmişte Burger'i kurtarıyorum Ama şimdi rap yapıyorum
Gerry me salvó la vida en una pelea cuchillo.
- Gerry beni bıçaklı kavgadan kurtardı.
Nos salvó el pellejo.
Popomuzu kurtardı.
Y usted salvó al Primer Ministro, señor.
Sonra da siz Başbakan'ı kurtardınız Efendim.
¿ Él me salvó?
Öyle mi?
Encontrar esto me salvó la vida.
Bunu keşfetmen hayatımı kurtardı.
Y los que nunca se salvó, ya los que era reincidentes, estaban gimiendo y llorando y estar a bien con el Señor,
Kurtarılamamış, kötü yola düşmüşler feryat ediyor, ağlayıp Tanrı'nın yolundan gidiyorlar.
El Asaltante, como usted lo llama, nos salvó la vida, A pesar de lo que Ud. pueda haber oído de los vigilantes que estaban... obviamente confundidos sobre el evento.
Olaylar konusunda kafaları karıştığı kesin olan gözcülerden duymuş olabileceklerinizin aksine sizin deyişinizle Eşkıya, hayatlarımızı kurtardı.
¿ Finn te salvó?
Finn mi seni kurtardı?
Salvó a mi padre Arriesgo su vida por el levantamiento.
İsyanda kendi hayatını riske atarak babamı kurtardı.
Si no, salvó dos vidas.
Değilsek, iki can bağışlamış olursunuz.
Usted me salvó.
Hayatımı kurtardınız.
El hoyo nos salvó, y... y te ruego, Verna, que me perdones.
Delik bizi kurtardı. Ve... Ve beni affetmen için sana yalvarıyorum Verna.
Tú eres quien salvó a Sul-hee.
Sul Hee'yi sen kurtardın.
Creo que convertir el DeLorean en el auto de Volver al Futuro fue lo que le salvó la vida.
Bence o Delorean'ı "Geleceğe Dönüş" arabasına çevirmesi, hayatını kurtardı.
Dios me salvó.
Tanrı'nın beni bağışlamasıdır.
Me salvó la vida.
Hayatımı kurtardı.
Que su sacrificio salvó al país de una epidemia mortal.
Kendini feda ederek ülkeyi ölümcül bir salgından korudu.
La que salvó a tu gato. El verdadero Suero Definitivo.
Kedini kurtaran formül gerçek Kusursuz Serum.
Si preguntas si lo que hiciste en el lugar salvó al chico, sí... lo salvó.
Eğer orada yaptığın şey çocuğu kurtardı mı diye soruyorsan John, evet, kurtardı.
El chico que salvó... soy su padre.
- Kurtardığın çocuk var ya, onun babasıyım.
Pero... El historial de guerra de Warren era estelar y eso es lo que le salvó el culo.
Fakat Warren'ın savaş sicili çok parlak olduğundan kıçını kurtardı.
¿ Y por qué diablos Max salvó mi trabajo?
Ayrıca Max neden işimi kurtardı?
Bueno, él me salvó la vida hace muchos años.
Evet. Yıllar önce hayatımı kurtarmıştı.
La mujer salvó por el Oficial cortador y Oficial Hicks.
Kadın, Memur Cutter ve Memur Hicks tarafından kurtarıldı.
La policía dijo que Romeo te encontró, que... salvó tu vida.
Polisler Romeo'nun seni bulduğunu ve hayatını kurtardığını söylediler.
Tu papá te salvó la vida.
Baban senin hayatını kurtardı.
¡ El abad me salvó la vida!
O başkeşiş hayatımı kurtardı!
Señor, el Príncipe se salvó.
- Efendim, Prens bir kez kurtuldu.
¿ Ya sabes, ese tipo dulce que salvó a dos chicas de la lluvia?
Hani yağmurdan iki kızı kurtaran o tatlı adam vardı ya?
Me salvó la vida.
O benim hayatımı kurtardı.
Y Ben, en un instante, tomó el volante y evitó un choque. Nos salvó.
Ben son anda, direksiyonu yakaladı... ve arabayı çevirdi, hayatımızı kurtardı.
Entonces Bayar se salvó.
- O zaman Bayard kurtuldu.
Max me salvó.
Beni Max kurtardı.