Translate.vc / Spanish → Turkish / Sami
Sami translate Turkish
260 parallel translation
Dale, Sami, que con o sin arena, El Alamein está hacia allí.
Sammy, devam et. Sert kum veya yumuşak kum, fark etmez, düz ilerle El Alamein'e.
Soy de origen semita.
Sami soyundan geliyorum.
Para un bebé en el hospital infantil de Ankara...
Ankara Doktor Sami Ulus çocuk hastanesinde yatmakta olan bir bebek için çok acele A grubu Rh +...
Hola, Sam, ¿ qué tal?
Selam, Sami. Nasıl gidiyor?
¿ Sabes qué, creo que en la siguiente escena, Sami se va a encontrar a Carrie en la cama con Austin y dejarlo plano.
Bence bir sonraki sahnede Sami Carrie'yi Austin ile birlikte yatakta yakalayacak.. ... ve terk edecek.
Hablale suave, Sami.
Onunla tatlı dille konuş, Sami.
Shmuel, el hijo de Mordecha ¨ i, el comerciante de madera.
Samuel Schwartz! Mordechai'ın oğlu, Sami! Ne?
Sami es de los nuestros, es comunista.
Sami Schwartz bizden biridir. Gerçek bir komünist!
Sami Schwartz, el partido te nombra Secretario del vagón nº1.
Sami Schwartz, parti 1 numaralı vagonun Sovyet sekreteri olmana karar verdi.
Deja a Sami en paz.
Sami'yi rahat bırak!
Quédate con tu Sami, voy a expulsarlo del Partido.
Sakin ol! Seninle zaten evlenemem, ben partiyle evlendim!
Mi Sami es comunista y yo, Schwartz, voy a acabar loco...
Ben de kafayı yemek üzereyim.
Amame, Sami.
Sev beni, Sami!
Sami, ven.
Sami, bizimle gel!
Ni siquiera Sami, mi propio hijo.
Sami, öz oğlum bile!
He dejado a Sami.
Sami ile bitirdim.
¿ Por qué fue tan amistosa con Bester?
Bester'la neden bu kadar sami miydiniz?
Tienes una imaginacion tremandamente retorida. Sami.
Erkek arkadasımdan uzak dur, Sami.
Me hacen vivir con un afroamericano un judeoamericano y una mujer americana.
Oy anam. Afro-Amerikan, Sami-Amerikan Kadın-Amerikan'la yaşamaya zorluyorlar beni gene!
Patriarca Garth, de la sinagoga antisemita.
Efendi Garth, anti-Sami sinagogundan.
No creo haber oído hablar de esa secta del judaísmo.
Yahudiliğin anti-Sami diye bir mezhebi olduğunu daha önce duyduğumu sanmıyorum.
Aquí aceptamos todas las corrientes del judaísmo, patriarca pero tu sinagoga antisemita es demasiado rara.
Biz izciler Yahudiliğin her mezhebine saygı duyarız efendi, ama senin anti-Sami sinagogun çok tuhaf!
¡ Esta noche será tuya y los judíos antisemitas volverán a gobernar la Tierra!
Bu senin gecen olacak, ve anti-Sami Yahudiler bir kez daha dünyaya hükmedecek.
Mire, si en Nueva York estuviera aprobada la ley del Buen Samaritano podríamos ser capaces de clavarlo en esto pero no más que eso, dudo que vayamos a juzgarlo por asesinato.
Ancak New York Sami Tanrılarının kanunlarını uygulamaya başlarsa onu yakalayabiliriz. Bunun dışında onu cinayetten tutuklayabileceğimizi sanmıyorum.
- Sami, basta.
- Samy kes şunu.
Tengo que llevar a Sami al dentista.
- Samy'yi dişçiye götüreceğim.
Hubo matanzas en Sami y en Fiskardo y en sabe Dios dónde.
Sami'de ve Fiskardo'da toplu kıyıma uğradık ve Tanrı bilir daha nerelerde.
El término es impreciso, porque los judíos sólo son uno de los pueblos semitas. Para nosotros, digamos que un antisemita es alguien que odia a o está en contra de los judíos.
Aslında ifade doğru değil, Yahudileri sadece Sami insanları olarak görmek gerek,..... ama kendi gayelerimiz için, Anti-Yahudi olan kişiyi yahudi'den nefret eden..
" Judío. : una raza de origen semítico...
Yahudilik : Sami kökenli bir ırk.
Soy Grace y esta pequeñita es Sami.
Ben Grace. Bu küçük baş belasının adı da Sammy.
Daniel, Julián él es Sami.
- Daniel, Julien, bu Sami.
¡ Mira Sami, estás en la televisión!
Hey, Sami. Televizyona çıkmışsın.
... Sami Zarhouni, tiene que ver con el asesinato de Sophie Grear.
Polis Sami Zarhouni'yi Sophie Grier cinayetiyle ilgili sorgulamak için arıyor.
La policía confirma que Zarhouni fue visto entrando al cuarto de la mujer por el gerente del motel.
Polis Sami Zarhouni'nin Grier'ın odasına girerken otel müdürü tarafından görüldüğünü açıkladı.
Sami, róbale la cartera a alguien que se parezca a alguno de nosotros.
- Bizden birine benzeyene birinden bir cüzdan çal.
Dile a Sami, que es hombre muerto.
Sami'ye artık ölü bir adam olduğunu söyleyin.
- Dame esa pelota, Sami.
- Hadi, ver şu topu, evlat!
¿ Sami?
Sami.
¡ Sami!
Sami! Sami!
Sami, perdóname.
- Sami. Özür dilerim.
- Sami... - ¿ Si?
- Sami.
Sí.
Sami?
Sami... ¿ Qué te pasa?
Polisi mi aradın?
Lamia estaba comprometida con Samy.
Lamia, Sami ile sözlendi.
Y eso que ya no hay hijo.
Bir oğul kaybettim, Sami komünist oldu.
- En inglés, el no habla francés.
Sami Fransızca bilmiyor.
Estás jodido, Sami, y lo sabes.
Sen bittin, Sami ve bunu sen de biliyorsun.
Sami...
Sami.
¿ Dónde está Sami?
Sami nerede?
¿ Sami?
- Sami?
¿ Sami?
Sami?