Translate.vc / Spanish → Turkish / Sap
Sap translate Turkish
9,652 parallel translation
Supongo que te lo mencionó.
Eminim bundan sana bahsetmiştir. "Russ Hanneman - sapık, kadın düşmanı"
Hay un psicópata suelto.
- Ayrıca firari bir sapık var.
El psicópata ya está aquí.
- Sapık burada zaten.
Sabías que mi jodida familia sería... un señuelo perfecto para esa cosa, así que te libraste de nosotros.
Ailemi sap gibi ortada bırakıp o şeye yem ettin ve bizden kurtuldun yani.
No te quedes ahí. ¡ Busca!
Durmayın öyle sap gibi. Arayın!
Sí, bajamos, y luego cada quien por su lado.
Buradan aşağı iniyorsun ve daha sonra Peel Sokağı'na sapıyorsun.
¿ Somos perversos?
Sapık mıyız biz?
¿ Te molestaría si lo fuéramos?
Sapık olsaydık, seni rahatsız eder miydi?
Como el apio que tanto te gusta y que acaba de llegar.
En sevdiğin kereviz sapı az önce içeri girdi.
Y Emiliano... nada de lengua, pequeño pervertido.
Ve Emiliano, dilli öpme, küçük sapık.
Nunca sé si tengo que agitar o acariciar su mano-pie, así que hago los dos, y entonces piensa que soy un pervertido.
Ayaktan Elini, gıdıklamalı mıyım ya da sallamalı mıyımı hiç bilmediğim için ikisini de yapıyorum ve beni bu yüzden sapık sanıyor.
Justo al lado de donde ese yonkie le está gritando a ese pervertido.
Tam da şu müptezelin sapığa bağırdığı yer..
He visto a gente jugar todo tipo de juegos sexuales.
Bu tarz sapıkça oyunları olan insanlar görmüştüm.
Hay pervertidos. Salvadores.
Ve sapıklar var.
Era conocido hacía muchos años como el "amo del suspenso" había asustado a las audiencias de todo el mundo con "Psicosis"
Uzun yıllardır gerilim türünün ustası olarak kabul ediliyordu ve Sapık ile dünyanın dört bir yanında seyircinin ödünü patlamıştı.
"Psicosis", por la intención de generar ese efecto en el público, puedo decir que fue la que se convirtió en mi película más puramente cinematográfica.
Sapık'ı, seyirciyi etkileme şekliyle, sinemasal açıdan hayli güçlü buluyorum. Sapık, çok ilginç bir yapıya sahipti.
El comienzo de "Psicosis" es uno de los grandes falsos caminos.
Sapık'ın başlangıcı, dikkati başka tarafa çekme konusunda rakipsizdir.
Y esa película realmente nos conmovió, "Psicosis".
Bana kalırsa, Sapık da tam olarak bu mevzuya temas ediyordu.
Mi único orgullo haciendo películas es que nos pertenecen a los realizadores.
Sapık'ın, sinemacılara ait bir film olmasından dolayı gurur duyuyorum.
Yo voy a entregar uno de estos cuerpos perfectos a un gordo pervertido en Hamilton.
Bu mükemmel insanlardan birisini Hamilton'daki şişko bir sapığa teslim edeceğim.
Tan solo no se vuelva loco poniéndoles nombre a sus hijos.
Çocuğunuza isim koyarken sapıtmayın da.
Y... si la estás tomando por detrás, sin contacto visual, Chester el abusador.
Ve.. .. eğer ona arkadan sahip olacaksan.. .. göz teması kurmak yok Sapık Chester.
Espera, no es para nada raro.
Yok, sapıkça bir şey için istemiyorum.
Por favor no me dejes por lo que acaba de pasar.
Az önceki cümlemden ötürü sap gibi ortada bırakma beni lütfen.
Y yo en verdad no creo que Colin Wall sea un pervertido, porque tuvo un ataque de asma antes de que fuera relacionado a algo pervertido.
Şahsen Colin Wall'ın sapık olduğuna da inanmıyorum. Çünkü sapıkça bir şeyler yapamadan astım krizi geçirirdi zaten.
Vaya una polla.
Vay sap herif.
Dios, esa serie ha perdido el rumbo.
Aman Yarabbi. Dizi de iyice sapıttı.
Sí, somos adorables, pero esto da miedo.
Biliyorum, sevimlilikten çatlayacağız ama bu yaptıkları sapıklık resmen.
Me encantaría, tan pronto como termine de atar este nudo triple del tallo de la cereza.
Açarım, kiraz sapına üç düğüm atmayı bitirir bitirmez.
Les pedí que reimaginaran una antigua experiencia de vida, no que escribieran una sucia fantasía sexual en el espacio.
Hayatında önceden yaşadığın bir deneyimi tekrar hayal etmeni istedim uzayda geçen sapıkça bir seks fantezisini yazmanı değil.
Empezaré un negocio vendiéndole bragas olorosas a pervertidos.
Sapıklar için kokmuş külotu satma işine başlıyorum.
Justamente por eso creé Fluido Criminal, para quitarle dinero a los pervertidos, no a quienes simulo que me importan.
Sapıklardan para almak için. Sevdiğim insanlardan değil.
Una niña pervertida, pero de seis años.
Sapık bir altı yaşındaki çocuk gibi ama altı yaşında işte.
Las dos vivimos aquí. No es que puedo irme unas semanas a California a visitar a mis primos vagos, reponerme y acosarla en Facebook.
Kalkıp birkaç haftalığına California'daki kuzenimin yanına gidip üzülürken onu Facebook'tan sapık gibi takip edecek halim de yok.
¿ Qué tal un palo de escoba?
Süpürge nasıl olur? Süpürge sapı mesela?
Vendemos bragas sucias a pervertidos.
Kokuşmuş hapishane donlarını sapıklara satıyoruz.
Quita esa mierda pervertida.
Bu sapık malı çıkar buradan.
- No es pervertida.
- Sapıkça değil ki.
- Claro que sí.
- Hayır, sapıkça.
Seré obligada a registrarme como depredadora sexual.
Sicilime sapık olduğum işlenecek.
Me golpeó con una escoba, tío.
Beni paspas sapıyla dövdü, birader.
Me sentía como un acosador esperando la oportunidad de una cita.
Ona çıkma teklifi edebilmek için kafeteryada beklerken, takipçi sapıklar gibi hissettim.
- Vaya, bueno, alerta de depravado.
- Hop, tamam, sapık alarmı.
¿ Realmente crees que es algo al azar?
Sence gerçekten bir sapık mı?
¡ Maldito! ¡ Inútil! ¡ Vomito!
Çocuk, sapık, bok herif, yararsız, kusmuk, atık, deli.
- Creo que estás un poco fuera de la base aquí, Alex.
Biraz sapıttın gibi, Alex.
- ¿ Crees que estoy fuera de la base?
Sapıttım mı?
Eres una psicópata.
Sen bir tür sapıksın.
En la época de "Psicosis" la gente ya mira televisión.
Sapık'tan önceki dönemde, insanlar televizyon izliyorlardı.
Tú eres el pervertido.
Sapıksın sen.
Aterricé sobre el toldo.
Tentedeki şapırtıya düştüm.