English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Sar

Sar translate Turkish

144,026 parallel translation
Nada de abrazos.
Sarılmak yok.
Lo envuelves con el otro lado y lo cierras como un sobre... Haces como un burrito.
Diğer taraftan da sarıp içine sokabilirsin ve küçük bir dürüme benzer.
Si trabajaras conmigo en lugar de pincharme, podríamos averiguar qué es lo que falta.
Sadece bana sarılmak yerine, neyin eksik olduğunu bulabiliriz.
Hace dos semanas, una mujer británica, Barbara Walker, 24 años, rubia... Su cadáver apareció en un vertedero a las afueras de Seúl.
İki hafta önce 24 yaşındaki sarışın İngiliz Barbara Walker Seul'un dışında bir çöpte bulunmuş.
El sudes tiene un prototipo. Jóvenes y rubias.
Şüpheli genç sarışınları seçiyor.
¿ Y si Su-bin supo que se había ido a vivir con Lauren una rubia con rasgos caucásicos naturales como por la que Geonwoo había presionado a tantas de sus exnovias, incluyendo probablemente a Su-bin?
Ya Su-bin Lauren'la birlikte olduğunu öğrendiyse? Doğal beyaz ırk özelliklerine sahip bir sarışın, Geonwoo'nun Su-bin gibi sevgililerini dönüştürmeye çalıştığı tipte.
Bueno, eso explicaría que elija a rubias.
Sarışın kurban tercihini açıklar.
Necesito un abrazo.
Sadece sarılmak istiyorum.
Y la alegría de la vida... se envuelve... en tu existencia.
Ve hayatın baharı senin varlığını sarıp sarmalıyor.
¿ No hace mucho frío?
Dışarısı buz gibi değil mi?
- Dile a mi mamá que salga.
- Anneme söyle, dışarı gelsin.
- Puedes dormir afuera, en la tienda.
- Dışarıdaki çadırda yatabilirsin anne.
No hay ningún sicario adelante.
Dışarıdaki tetikçi gitmiş.
¿ Puedes hablar afuera?
Dışarıda konuşur musun?
Espere en la entrada, yo le daré todo el apoyo que necesite, y él irá directo a sus brazos.
Dışarıda beklersiniz, istediğiniz kadar destek ekip gönderirim ve eleman doğrudan kucağınıza düşer.
Jumper, fuera. ¡ Fuera!
Jumper, çık dışarı! Çık!
Eso que llevas cuando fuera hay mucha claridad y quieres...
Dışarısı çok güneşli olunca taktığın şey var ya hani...
¡ Vamos a sacarte!
Seni dışarı çıkarıyoruz!
Que te marches.
Hadi dışarı.
Y si eso es verdad, entonces ¿ cómo es que la leche de mi gato no se sale del plato y se derrama por todo el suelo cuando la luna pasa por encima?
Doğruysa, Ay tepemizden geçerken neden kedimin sütü kabından dışarı dökülmüyor?
Ahí afuera, hay otros como ella.
Dışarıda onun gibi olan insanlar var.
Intenté advertirles de que había algo allá afuera.
Dışarıda bir şey olduğuna dair onları uyardım.
Hay una patrulla enfrente.
Dışarıda bir polis arabası var.
No puedes ver nada afuera, viejo.
Dışarıda hiçbir şey görünmüyor, dostum.
La Sra. Carmody salió.
Bayan Carmody dışarı çıktı.
Sigue allá afuera.
O hala dışarıda bir yerde.
¿ Deberíamos salir a buscar a su hijo?
Dışarı çıkıp oğlunu aramalı mıyız?
Vamos a cerrar las puertas, así que lo que esté allá afuera no entrará aquí.
Kapıları kitleyeceğiz,... dışarıdaki her neyse, içeri giremeyecek.
Esperaba que supieras lo que estaba allá afuera.
Umarım onun dışarıda bir yerde olduğunu biliyorsundur.
Si va a ser un problema allá afuera...
Eğer bu dışarıda bir problem oluşturacaksa...
Mira afuera.
Dışarıya bakın.
¿ Qué está pasando allá afuera?
Dışarıda neler oluyor?
¿ Qué hay allá afuera?
Dışarıda ne var?
¿ Sabes?
Dışarıda koşmayı bıraktığımda, 429 00 : 27 : 24,536 - - 00 : 27 : 28,306... halisünasyon gördüm.
La anciana de afuera... te llamó su muñequita.
Dışarıda ki yaşlı kadın... Sana bebeğim diye seslendi.
Rhonda, usted estaba fuera de la oficina comprando café.
Rhonda, dışarıda bir kahve dükkanındaydı.
¿ Esperabas toquetear a esa linda chica de la central mientras todos los demás están buscándome?
Herkes dışarıda beni ararken telefonlara bakan güzel kıza pandik atmayı mı umuyordun?
Ya se salió de control, viste lo que sucedió ahí afuera.
Her şey zaten çığrından çıkmış durumda. Dışarıda olanları gördün.
Amigos, los únicos monstruos afuera, son los que están dentro de nosotros.
Arkadaşlar, dışarıda bir canavar varsa o da içimizdeki canavarlardır.
Tengo que ir a trabajar. Guardad las apariencias.
İşe gitmem gerek, dışarıdan bir şey anlaşılmamalı.
Dios, tengo la sensación de que me he perdido una fiesta loca de la que estaréis hablando por el resto de vuestras vidas.
Tanrım, kaçırmışım gibi hissediyorum Bazı deli partide dışarı Hakkında konuşacak mısın Hayatlarının geri kalanında.
O sea, la Bestia está aún ahí fuera esperándonos...
Yani, Canavar hala dışarıda. Bizi bekliyor...
Nos vamos.
Dışarıdayız.
¡ Sal fuera!
Dışarı gel!
Nos echó antes de que pudiésemos pedirle la lefa.
Daha önce bizi dışarı attı Jizzu bile isteyebiliriz.
Se convertirá en niffin.
Dışarıda Niffin yapacak.
Va a acercarnos a lo que hay ahí afuera.
Bize dışarıda olan şeylere de yaklaştıracak.
Pero no todos son salvajes.
Ama dışarıdaki herkes vahşi değil.
Él te llamó Marco afuera.
- Sana dışarıda Marco diye seslenmişti.
Steph, sal, por favor.
- Steph, dışarıda bekle lütfen.
Si quieres que te expulse, lo haré encantado.
Dışarı çıkarılmak istiyorsan seve seve çıkartırım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]