Translate.vc / Spanish → Turkish / Sexo
Sexo translate Turkish
33,446 parallel translation
En los últimos años, el sexo ha sido, uh... un calisthenic a cabo con personas de ideas afines.
Son birkaç yıldır, seks benim için, ah... aynı kafada bireylerin beden eğitimi yapması gibi birşeydi.
En una escala del uno a diez, siendo el 10 que él haga sexo oral para comprar cerveza, ¿ sería...?
Birden ona kadar puan verirsek... 10 puan, bir bira için sakso çekecek hale düşmesi dersek... Bu durumda puanınız...?
El sexo es un buen reemplazo para el tequila. Puede ser.
- Sevişme de tekilayla aynı işi görüyormuş.
Y, que antes de tener sexo, él le preguntara si estaba de humor, y si ella no lo estaba, no pasara nada.
Ve seks yapmadan önce havasında olup olmadığını sorar. Eğer değilse, sorun çıkmaz.
Yo trabajo en una clínica del sexo.
Ben bir seks kliniğinde çalışıyorum.
¿ Separar el sexo del amor?
Seks ve aşkı ayırmak?
Y hay una infinidad de modos de llevar a cabo el sexo sin que el amor se vea involucrado por lo más remoto.
Az bir miktar dahi bile aşk içermeden seks yapmanın sonsuz yolu var.
Tuvimos el sexo más educado del mundo.
Dünyadaki en edepli seksi biz yaptık.
Quiero que un hombre me arranque la ropa, y quiero tener sexo en la ducha, y si voy a ir a una cena de cinco horas, llegado cierto punto, quiero que me soben por debajo de la puñetera mesa.
Bir erkeğin kıyafetlerimi yırtmasını isterim, duşta seks yapmak isterim ve bir hayır yemeğine gidersem o anlarda lanet olası masanın altından okşanmak isterim.
Esa mujer es una experta de fama mundial en materia de sexo.
Dünyaca ünlü kadın seks uzmanı.
No he leído el libro, pero sí que leí su estupendo artículo sobre "Sexo y mujeres mayores" del año pasado.
Kitabı okumadım ancak geçen yıl "Seks ve Yaşlanan Kadın" daki mükemmel makalelerini okumuştum.
- ¿ Qué opina de la gente que practica el sexo fuera del matrimonio?
- Evlilik dışı seks yapan insanlar hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
- Cie... - El sexo.
- Tatlım...
Incluso me dio un cabestrillo para usarlo al salir a la calle, porque le aterra que sus compañeros de Elks Lodge se enteren de que fui enviado a casa por hacerle sexo oral a otro soldado.
Ne zama dışarı çıksam beni askı takmam için zorluyor çünkü Elks Lodge'daki arkadaşı başka bir askere muamele çektiğim için gönderildiğimi öğrenecek diye ödü kopuyor.
Estudiáis el sexo juntos.
Birlikte seksi araştırdınız.
Soy un científico que se ha pasado décadas de su vida investigando el sexo.
Ben hayatımın onlarca yılını seksi araştırmaya harcadım.
¿ Y del sexo oral?
Peki ya oral seks?
- Si eres... Si eres trans o lo que sea, de un sexo a otro, luego, cuando llegues allí, deberias ser capaz de... Debes ser capaz de llamarte a tí mismo lo que sea...
Eğer cinsiyet değiştiriyorsan cinsiyetin değiştiğinde kendine ne olduğunu düşünüyorsan onu diyebilirsin.
Debido a que un tipo, como por ejemplo yo, tiene derecho a saber si él está teniendo sexo con un hombre porque no soy gay.
Çünkü bir erkeğin, örneğin benim bir erkekle sevişip sevişmediğini bilmek hakkıdır çünkü ben eşcinsel değilim.
Oh, Dios, llevo demasiado tiempo sin sexo.
Tanrım, çok uzun zamandır seks yapmadım.
Ah. Yo tuve sexo esta mañana.
Ben bu sabah seks yaptım.
Y voy a tener sexo esta noche.
Bu gece seks yapacağım.
Yo tengo sexo genial esta noche.
- Bu gece seks yapacağım.
Yo puede que tenga sexo genial esta noche.
- Bu gece seks yapabilirim.
Tenemos el sexo también.
Biz de sevişiyoruz.
Lei y que son "sexo puesto."
Lei ile biz bitirdik.
Es decir, cuando usted entró en que higiénico, en busca de mi pendiente, Supe que había encontrado mi compañero post-sexo.
Yani, tuvalete gelip küpemi ararken, olası eşimi bulduğumu biliyordum.
El sexo.
Seks.
E incluso si alguien pudiera dejar pasar esos trajes mata-pasiones... no tendrás nada de sexo si sigues con esto.
Ayrıca o itici tulumunu bile takmayan birini bulsan bu şeye devam edersen hiç seks yapamazsın.
¿ Quién dice que una mujer embarazada no puede tener sexo en el piso de la cocina de un restaurante?
Kim demiş hamile bir kadın lokanta mutfağının zemininde seks yapamaz diye?
El sexo me pone sedienta.
Ah be, seks beni çok susatıyor.
Ya tuviste más sexo hoy que Caroline en todo el año.
Bugün bile Caroline'ın yıl boyunca seviştiğinden daha çok seviştin.
Soy aún mejor en el sexo telefónico que en el sexo de verdad.
Telefon seksinde gerçekte olduğumdan daha da iyiyim.
Sí, bueno, tuvimos sexo, Jackson.
Seks yaptık Jackson.
Sin sexo antes del matrimonio.
Evlenmeden önce sevişmek yok.
La atracción por el mismo sexo.
- Hemcinslerinden etkilenme konusunu.
3 KILOS 200 GRAMOS, SEXO :
3,40 kilogram. Erkek.
Katie Bryce, de 15 años de edad, de sexo femenino, nuevas crisis de inicio.
Katie Bryce, 15 yaşında kadın. Nöbet geçirmeye başlamış.
Y yo era muy tarde debido al sexo,
Seks yüzünden geç kaldım.
Así que nunca tengo sexo.
O yüzden seks yapamıyorum.
Tiene una novia con su propio lugar Y claramente una unidad de sexo loco.
Kız arkadaşının kendi evi ver ve çok iyi bir aşık olduğu belli.
¿ Qué tal el sexo después?
Buna katılırım.
Díganme que no es el mejor episodio de Sexo en la Ciudad.
Sex and the City'nin en iyi bölümü değildir de nedir?
Teniente Duster no tiene un sexo concreto.
Teğmen Duster'ın belirlenmiş bir cinsiyeti yoktur.
Al ver que no teníamos suerte por el lado del sexo con menores, le pasamos el caso a Narcóticos, porque pensábamos que tal vez ellos tuviesen más probabilidades de pillar a Bo por un cargo por drogas y pasamos página.
Yaşı tutmayan kız bulamayınca dosyayı narkotiğe devrettik. Belki onların Bo'yu uyuşturucudan içeri alma şansı olabilir diye düşündük. - Ve olayı kapattık.
Pero las chicas con las que tuvo sexo habían consumido drogas.
Ama cinsel ilişkiye girdiği kızlar uyuşturucu kullanıyordu.
¿ Qué pasa? Si sabías que las chicas estaban colocadas, no podían dar su consentimiento para tener sexo contigo, gilipollas.
- Kızların ayık olmadığını biliyorsan onlarla rızaları dışında birlikte olmuş olursun, göt herif.
Cuando se trata de sexo, ¿ Quién entiende adecuadamente sus acciones?
Konu seks olduğunda, kim davranışlarını doğru dürüst sorgulayabilir ki?
¡ Quiero tener sexo violento con estas sartenes! ¡ Oye! ¿ Y dónde está?
- Peki o nerede?
- Sexo.
- Seks.
Y ya que quieren saber el sexo, felicitaciones...
Cinsiyetini de öğrenmek istediğinize göre, tebrikler.