Translate.vc / Spanish → Turkish / Simple
Simple translate Turkish
18,451 parallel translation
Es simple.
Çok basit.
Quise hacerle una simple crítica y me insultó.
- Biraz eleştirmeye başladım sonra bana hakaret etti.
Y ahora ni siquiera puedes responder una simple pregunta.
Ve şimdi sen basit bir soruya bile cevap veremiyorsun.
- Es matemática simple.
- Neden basit hesaplar yapmıyorsun?
Cambiar pañales es simple.
Bez değiştirmek çok basit.
Es simple cortesía, tío.
Bu nezaket kuralıdır.
Simple. Eres una cualquiera.
Aşüftesin işte.
Entiendo que tenía más privilegios que una simple empleada.
Bir çalışandan daha ayrıcalıklı olduğunu düşünüyorum kendisinin.
Tiene más que esconder que un simple romance con una empleada.
Sırları bir işçisiyle oynaşmakta sınırlı değildir.
No sé si pasó mucho más que un simple error de apreciación.
Kötü yargılamanın dışında başka şeyler olmuş mu bilmiyorum.
Somos más que una simple misión de rescate.
Birden fazla kurtarma görevimiz var.
Cada víctima de tiroteo no era más que un simple nombre en un archivo, y entonces hace tres noches, escuché el nombre desde despacho como un golpe del pasado.
Her vurulan kurban, hepsi sadece dosyalardaki birer isim. Ama 3 gece önce merkezden o ismi duyduğumda geçmiş arkamdan vurmuş gibi hissettim.
Escucha, solo digo que si somos simple información, solo ruido en el sistema, bien podríamos ser una sinfonía.
Söylemek istediğim şey, eğer sadece bilgiysek sadece sistemdeki gürültüysek bari bir senfoni olalım.
Me gustaría que fuera así de simple, la Sra Shaw,
Keşke o kadar basit olsaydı Bayan Shaw.
Pero esto es mucho más simple que eso.
Bana sahip olmak istediğini ama hayır, bu çok daha basit.
Es así de simple.
Bu kadar basit.
Sin embargo, no deben de ser un simple regalo, sino una dote.
Lakin, bu o kadar da basit bir hediye olmamalı. Ama bir çeyiz olabilir.
Habláis de traición contra vuestra propia hermana por el simple hecho de que habéis fracasado en lo que concierne a proveer a vuestra gente.
Halkının ihtiyaçlarını karşılayamadığın gerçeğini gizlemek için ablana ihanet etmekten bahsediyorsun.
Y es muy simple :
Ama çok basit.
¡ No puedes! Soy un simple mensajero.
- Ben sadece ileticiyim.
- ¡ Cálmense! - Haz un simple contrato de venta.
- Sadece satış faturası hazırlayacağım.
Un simple sí o no sería suficiente, agente Amin. ¿ Ryan?
Basit bir evet ya da hayır yeterli olurdu, Ajan Amin.
Parece simple, fácil.
Kulağa ne kadar da basit geliyor.
Amigos, mi propuesta es simple.
Dostlarım, teklifim gayet açık.
Es un saqueador, así de simple.
Adam yağmacı, bu kadar net.
¡ No logran manejar algo simple!
Basit bir görevi bile yerine getiremiyorsunuz.
Necesitamos otro día en Cross-Co, simple y sencillo.
- Cross-Co bir gün daha bizde kalmalı.
No seas simple.
- İltifat mıydı bu?
Es bien simple.
Çok basit.
Soy un profesional, no quiero dramas Hagamos ésto rápido, mantengámoslo bien y simple
Ben profesyonel değilim, ben drama istemiyorum en basit tutmak ve iyi edelim, bunu hızlı yapalım onlar çok nazik olabilir Şimdi eğer olarak bana geldiği için para getirmek
Realmente es muy simple
Gerçekten çok basittir
Simple y fácil
Basit ve kolay
Pero ahora tienes una decisión que tomar es muy simple
Ama şimdi yapmak için bir seçim var Çok basit
Lo lamento mucho, ésto debió haber sido mucho más simple
Çok üzgünüm, bu çok daha basit olmalı
O puedes hacer tu trabajo y asegurarte de que pase un simple examen.
Veya sen işini yapar ve o basit sınavı geçmesini sağlarsın.
La clasificación para este examen será muy simple.
Puanlama çok basit olacak.
No es tan simple.
O kadar basit değil.
No hay nada simple en esto.
Basit bir tarafı yok bu olayın.
¿ Y si les dijera que hay una manera simple de eliminar ese dolor?
Peki ya size bu acıyı yok etmenin basit bir yolu olduğunu söylesem?
No hay una manera simple de eliminar el dolor y lo sabes.
Acıyı yok etmenin hiçbir basit yolu yoktur. Bunu sen de biliyorsun.
Simple.
Basit.
Simon, no creo que sea tan simple.
- Simon, bu kadar kolay olduğunu sanmıyorum.
Ves, es muy simple.
Gördün mü çok basit.
Parece demasiado simple.
Çok basit istekler.
Parece bastante simple para mí.
Bana çok basit göründü.
La naturaleza de Cristo no es tan simple como la presenta su libreto.
- İsa'nın kendisi filminizdeki kadar basit değil.
Joven, no entiende por una simple razón.
Genç adam, anlayamamanın sebebi oldukça basit.
Ojalá fuera tan simple.
Keşke bu kadar basit olsaydı.
Sí. Porque no es tan simple, ¿ sabes?
Gördüğün gibi basit değil.
No es tan simple como ella sugiere.
- Onun dediği gibi basit değil.
Es simple.
Bu kadar basit.