English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Situaciön

Situaciön translate Turkish

450 parallel translation
No me preocupa la situacion de mi mujer...
Benim hanımın ne yaptığı umurumda bile değil.
Yo no tengo criada y estoy en esta situacion.
Şu halimle bile bir hizmetçim yok!
Chamberlain, me pone en una situacion que me hace confesarle algo.
Chamberlain, beni, bir itiraf etmeye zorladın.
Causaste esta situacion.
Bu durumu, sen yarattın.
Ud puede ver por si mismo, Sr. Alcalde, cual es la situacion, sin un oficial de paz.
Polis olmadan durumun ne hal aldığını kendiniz görün başkan bey.
Entiendo la situacion.
Durumu çok iyi anlıyor.
- Cuenteme ia situacion.
- Sadece mesaji ver.
Una situacion deplorable, comandante eddington.
Fena bir durum, Yarbay Eddington.
Lincoin se encontro en ia misma situacion con george mccieiian.
Lincoln, kendisini George B McClellan ile böyle bir noktada bulmustu.
Desconozco ia situacion entre su padre y usted, pero sepa una cosa :
Sen ve baban arasinda ne geçtigini bilemem, ama sana bir sey söyleyeyim :
Voy a aclararle ia situacion, almirante.
Seni düzelteyim, Amiral
Mire, estamos en una situacion terrible.
- Bak, zor durumdayız.
Si ellos le agarran, estara en una situacion de la que no podra escapar...
Seni ele geçirirlerse ve kurtulamayacağın bir duruma düşersen...
Su señoría, Johan Moritz, asume su situacion simple y completamente.
Johan Moritz'in, üstünlüğünü, bir düşünceyle kabul edelim..
Viendo la situacion, los astronautas quisieron volver por donde habían venido, regresando a su planeta.
Vaziyeti gördükten sonra, astronotlar geldikleri yere geri dönmek istediler, kendi gezegenlerine.
Examinemos la situacion.
Durumu bir inceleyelim.
ayudame, verifica la situacion.
Pusulayı kontrol etmeme yardım et.
Si acepte esto, es que porque pienso mejorar mi situacion con el.
İşi kabul ettim çünkü bazı şeyler yapmayı planlıyorum.
La situacion ha ido demasiado lejos, se ha burlado de los dioses... ha anulado el Gobierno y ha insultado a lo mejor de Roma.
Durum artık haddini aştı. Muhafızları oyuncağa çevirdi, hükümeti reddetti ve Roma'nın en iyi dostlarını taciz etti.
La situacion no es esta.
İşler gerçekten de bu noktada değil.
Codigo 21. Situacion 7.
Kod 21, Statü 7.
Código 21. Situacion 7.
Kod 21, Statü 7.
Si era situacion 7 como ha dicho, iban de incognito.
Dediği gibi Statü 7 ise gizli görevle gitmişler.
La situacion es la siguiente :
Şöyle düşündüm :
Lo que tienes que recordar es, esto es solo una situacion temporal.
Bunun sadece geçici bir durum olduğunu hatırlamalısın.
En el momento presente en el tiempo Estoy disfrutando de una situacion unica en mi vida.
Şu an hayatımı bekar statüde yaşıyorum.
- No estoy muy feliz, con esta situacion.
- Bu durumda pek mutlu sayılmam.
Esta es la situacion.
Bu da şimdisi.
No, Sr. Quintana, como sabe, Yo estoy encima de la situacion.
Seni hastanelik mi etmişler ne? Hayır Bay Quintana, ben bu işin üstesinden geleceğim.
Mira, vayamos en el coche Hasta Youngstown Ahora mismo y aclaremos Esta situacion.
Tam şimdi Youngstown'a doğru yola çıkıp bu şeyi düzelteceğim.
Existe alguna razon para que alarguemos esta situacion?
Tereddütünüzün bir nedeni var mı?
Es una situacion de vida o muerte!
Ölüm kalım meselesi!
En agradecimiento de la tarde en la cual nos invitó él hace 15 días y donde la nueva situacion de Georg en la empresa fue oficializada por así decirlo.
İki hafta önce bize verdikleri yemeğe karşılık olacak. Georg'un işteki yeni görevi aşağı yukarı resmî olarak o gecede kutlandı.
puede surgir una situacion.
Bir durum ortaya çıkabilir.
Se que dije cosas que no debi, pero si hubiera sabido tu situacion.
Biliyorum söylememem gereken şeyleri söyledim. Ama eğer durumunu gerçekten bilseydim...
¿ Quién demonios controla la situacion?
Peki buranın sorumlusu kim?
Me dejas en muy mala situacion.
Beni kötü duruma düşürdün.
Señorita Chang, puede usted recordar la situacion?
Bayan Chang, bu durumu açıklayabilir misiniz?
- Bart, está estableciendo la situacion.
- Bart, henüz ortamı hazırlıyor.
Mientras l estoy ido, por favor, dar una cuidadosa reflexion a su situacion.
Ben gittiğimde lütfen durumunu iyi düşün.
En esta situacion, cualquier otro estaria acojonado.
Bu duruma düşen herkes bittiğini düşünebilir.
Hemos venido ayudarles. En la mas desafortunada situacion
Size en zor anınızda yardım etmeye geldik.
Suena como una situacion entre James y Joyce.
James'le Joyce'u andırıyor.
Simpatizo con su situacion, Sr. Simpson.
Kendimi sizin yerinize koyuyorum Bay Simpson.
Bueno, solo en la mas remota, hipotetica situacion.
- Eğer... - Bunu sadece çok uzak varsayımsal, teorik bir olasılık olarak söylüyorum...
Tenemos una situacion.
Burada bir sorun var.
Tal vez deberías tener en cuenta que hay personas... mas capacitadas que tú para llevar esta situacion.
Bu olayları senden daha iyi idare etme yeteneği olan insanların da var olduğunu düşünsen iyi edersin.
¡ Pero no tengo los medios para arriesgar una situacion segura... por mucho dinero y fabulosos premios que puedan existir!
Şu anki durumumu daha büyük para ve müthiş hediyeler için riske atacak durumda değilim.
es gracioso, siempre habia oido a la gente decir lo inteligente que eres echemos una ojeada a la situacion.
Bu çok eğlenceli olacak, çünkü ne kadar sevimli bir oyuncu olduğunu, duymuştum. Ama şu gelişmeye bak.
Si puedes ayudar en esta situacion, podrias compartir la herencia.
Eğer yardım edersen, mirası paylaşırsın, ne istersen.
Quisiera darle un panorama de la situacion economica de su Tio.
Amcanızın holdinginin tam görüntüsünü size vermek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]