English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Stephane

Stephane translate Turkish

189 parallel translation
Envíe a un amigo en mi lugar.
Ben, akadaşımı gönderdim Stephane Michonnet.
Ahora flexionen. Adelante ¡ Vamos!
Stephane, hadi bakalım.
¡ Stéphane!
Stephane!
- ¡ Stéphane ha tenido miedo!
Stephane korkuyordu ; korkudan titriyordu.
- Stéphane.
- Stephane.
Stefan.
- Stephane?
¿ Oyes eso, Stefan?
- Onu duydun mu Stephane?
Stefan me trajo sandwiches.
Stephane bana sandviç getirdi hatta.
Yo sé de algunas cosas. Es una copia de un Stephane Kélian, hecho en Nueva Jersey. Buen control de calidad.
Bu Jersey'de yapılmış iyi bir Stephane Kelian taklidi.
Anotación desde la línea azul.
Stephane Richer mavi çizgiden sayıyı yaptı.
¿ Esperamos más? .
Hata sende, Stéphane.
Stéphane, hay que ocuparse de ello de inmediato. ¿ No crees?
Stéphane, derhal bunu halletmeliyiz. Sence de öyle değil mi?
Pues dime, Stéphane.
Dediğim gibi, Stéphane.
Stéphane, un hotel, con camas. Es fabuloso. Y puede que haya algo más de comer.
Stéphane, yatağı olan bir otel belki de yiyecek bir şeyler daha buluruz.
Muy bien, Stéphane, luego nos despediremos, ¿ de acuerdo?
Hoşça kal demiyorum Stéphane... "Görüşürüz", umarım. İyi geceler.
No fui yo, fue Stéphane.
Bana değil, lakin Stéphane'a.
Sí, fue allí donde hicieron el contacto. ¿ No se lo ha dicho Stéphane?
Vichy yandaşının Stéphane'ı fark ettiği yer.
Bien, voy a despedirme de Stéphane.
Stéphane'a veda edeyim.
Dígame, sargento. Cuando se despidió de Stéphane, - le dio una carta, ¿ verdad?
Söylesene, Stéphane'dan ayrılırken, sana bir mektup verdi, değil mi?
¿ También de que Stéphane tenía una cita con los de la resistencia en el Café del Comercio?
Stéphane'ın Café du Commerce'de Direniş'le toplantısı olduğunu da hatırlayacaksındır.
En efecto tenía una cita, pero era con un amigo suyo llamado Oscar Hembert.
Lakin, Stéphane Oskar Emberg isimli bir arkadaşıyla başka bir toplantı planlamıştı.
Unos días después, en el tren, él iba sentado junto a Stéphane leyendo el periódico.
lakin, onu daha sonra trende Stéphane'ın yanında gazete okurken görecektin.
Stéphane era su sucesor directo, pero entonces, la resistencia les identificó a ambos y si Stéphane hubiera ido al Café del Comercio, es posible que no hubiera salido de allí con vida.
Stéphane, doğrudan onun emri altındaydı. Lakin, Reims'ta Direniş ikisini de teşhis etti eğer Stéphane Café du Commerce'e gitmiş olsaydı muhtemel ki, dışarı sağ çıkamayabilirdi.
Es por ello que Stéphane no fue al Café del Comercio, sino al Café de los Castaños.
İşte bu yüzden Stéphane'ı Café du Commerce'e değil Café des Maronniers'ye götürdü.
No fue por error que Stéphane encendiera un cigarrillo inglés, incluso se incorporó para quedar más cerca de la cara del espía.
Stéphane'ın İngiliz sigarası yakması tesadüfi değildi. Askeri karargahta, "Yaşasın De Gaulle" diye de bağırabilirdi.
Stéphane se aseguró de que se fijaran en él antes de salir seguido por el espía, seguido éste a su vez por la pareja de la resistencia.
Stéphane onlar yemi yutana kadar bekledi, sonra da casus peşindeyken oradan ayrıldı, bizatihi Direniş yandaşlarınca takip edildi.
Stéphane se dirigió a la bodega y se aseguró de que le hubieran seguido.
Stéphane mahzenin yolunu tuttu. Gerçekten takip edildiğinden emin oldu.
El espía cometió la imprudencia de pedirle a Stéphane su documentación, lo que le dio una oportunidad que no dejó escapar.
Casus aptallık edip Stéphane'a evraklarını sordu ; Stéphane'a kaçırılmayacak bir fırsat sağlamıştı.
Stéphane salió de la bodega sabiendo que su plan había sido un éxito.
Stéphane mahzenden ayrıldı, planının işe yaradığının farkındaydı.
- Stéphane Michonnet.
Obez Michonnet'yi.
Stéphane Michonnet.
Çeneni kapat!
¿ Entiende inglés?
İngilizce biliyor musun, Stéphane?
Al principio le iba a poner Stéphane, pero me parece un poco maricón.
Başta karım Stéphane koymak istiyordu ama bana biraz yumuşak geldi.
¿ Y Stéphane?
Ya Stéphane?
Ah, Stéphane... es otra cosa.
Stéphane... o da ayrı bir mesele.
Tiene una curiosa relación con Stéphane.
Stéphane ile garip bir ilişkisi var.
Era Stéphane
Stéphane idi.
¿ Me dijiste que Kornfeld buscaba un Gagliano?
Stéphane, Kornfeld'in Gagliano kemanı istediğini, sen mi söylemiştin?
Hablo de Stéphane.
Stéphane'dan bahsediyorum.
Sabes Stéphane... En general, cuando una mujer llega tan lejos, es poco probable que se eche atrás.
Genelde bir kadın bu kadar uzaklaşırsa, geri adım atmaz.
Estoy en el piso con Stéphane.
Stéphane ile dairedeyim.
Stéphane es maravilloso.
- Stéphane harika.
Me voy con Stéphane.
Stéphane ile gideceğim.
No he tenido ocasión de escucharla, Stéphane dice que ha grabado un disco.
Çaldığınızı duymadım ama Stéphane kayıdın bittiğini söyledi.
¿ Se queda Stéphane a dormir hoy?
- Stéphane, burada mı yatacak?
Se llama Stéphane, mi hijo...
Adı Stéphane, benim oğlum...
Stéphane.
Stéphane.
- Es Para Stéphane!
- Stéphane için!
Stéphane, Toma tu carta de Francia [br] y comeme las bolas!
Stéphane, Fransa'dan gelen mektubunu al ve t.şaklarımı ye!
Stéphane, nos llevarás a Parìs?
Stéphane, bizi Paris'e götürecek misin?
Stéphane es mi amigo. [br] Estas cosas no molestan a los Franceses.
Stéphane benim arkadaşım. Böyle şeyler Fransızları rahatsız etmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]