English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Stéreo

Stéreo translate Turkish

208 parallel translation
- Estéreo. ¿ Bueno, no?
- Stereo. Oldukça iyi, hah? - Evet.
Tener cantores en estéreo es buena idea antes que oirlo en Mono te lo aseguro.
Mono-kantor yerine stereo kantorlar düşüncesi bana cazip gelir.
En ese momento se paró el disco en el estéreo y en el silencio, mientras ponían otro ella se puso a cantar.
Stereo durdu. Onu izleyen kısa bir sessizlikte birden, şarkı söylemeye başladı.
- La autopista de Daytona en estéreo.
- Daytona Speedway... Stereo.
He inventado el "reproductor estéreo".
"Stereo müzik çalar"'ı icat ettim.
Sintonizan la KNG Estéreo 92, de Oklahoma City.
Burası King Stereo 92, KKNG Oklahoma City.
Escucha la radio. ¿ Alguna vez habías oído un sonido estéreo mejor?
Şu stereo'yu dinle. Hayatında bunun gibi bir ses duydun mu sen?
Linda, ahí está el muchacho de la tienda de estéreos.
Linda, bak, stereo mağazasındaki oğlan burada.
Es un vendedor de estéreos.
O bir stereo satıcı parçası.
Aquí y ahora, el equipo necesario al precio justo... porque Bonzo Barry arponeó el costo elevado de los estéreos de calidad.
Çünkü Bonzo Barry'de kaliteli stereo fiyatlarını zıpkınlıyoruz.
Venga por su estéreo, por su video, por su video estéreo.
Stereo ve video ihtiyaçlarınız için, stereo-video ihtiyaçlarınız için...
Es el nuevo estéreo de radio Shack.
Yepyeni Radio Shack stereo.
Esto es estéreo, Ben.
Bak Ben, bu stereo.
- Incluso camina en estéreo.
Yürüyüşü bile stereo.
¿ Hay muchas alfombras, piezas de arte, equipos de estéreo?
Bir sürü halı, sanat eseri, stereo cihaz var mı?
No sigas buscando en otro lado. Y no arruines mi estéreo para probar un puto punto.
Uzakta aramayın ve sakın bunu ispatlamak için benim stereo sistemimi mahvetmeyin!
Es estéreo y de alta fidelidad.
Stereo hi-fi.
Pues, ¿ qué he dicho? Un pase de temporada, un estéreo, un Mazda GL6.
Sezon biletleri, stereo, Mazda GL6?
Y todos sabemos que un estéreo es así.
Hepimizin bildiği basit bir stereo sistemi işte.
No importa : aquí todo es gratis.
- Herkes kocaman evlerde oturuyor. - Stereo plakları var mı? Tabii, TV'leri ve buzdolapları da var.
Le conocí hace un año en Stereo Heaven, la tienda de música donde trabajo.
Bir yıI önce Stereo Heaven'da tanıştık. Benim çalıştığım plakçı dükkanı.
- Trabaja en Stereo Heaven en el Village.
- Şehirde Stereo Heaven'da çalışıyor.
Y ahora en estereo
Ve şimdi de stereo.
Y ahora, en stereo.
Stereo izleyebilirsiniz.
Basada en tu narrativa, uno podría dibujar una línea de clasificación de este género de la narración, casi arquitectónico
Sizin anlatımlarınızdan, belirli bir yapıyı sınıflandırmayı başarabiliriz. - Bunlara stereo tip diyebiliriz.
No, preferiría el Martini El estereotipo del culpable individual inserto en la colectividad
Bu stereo tipler bilinçaltlarında yer alan suçluluk duygusundan hareket ederek, popüler edebiyata bir hareket kazandırıyor.
Este es el equipo de audio.
Bu stereo.
Sea el primero de su casa en maravillarse con las magníficas estrellas a través de la magia del sonido estereofónico y las vívidas imágenes ante sus ojos, sin interrupciones publicitarias.
Bu mükemmel yıldızları, gözlerinizin önünde, hem de reklam kesintileri olmadan, stereo ve renkli olarak, hayran kalacak ilk siz olun.
ITC, hora y resistencia.
ITC, stereo, zaman ve direnç.
pero recuperamos el stereo y el teléfono.
- Arabamdan haber var mı? - Hayır, ama teybi ve telefonu bulduk.
¿ Y que lleve ese cartelito de "Pacific Stereo"?
Yakasında da o küçük Pacific Stereo rozeti?
Algo así como audífonos estereofónicos.
Belki stereo kulaklık tarzı bir şey olabilir.
Tú sabes, como equipos de sonido.
Bilirsin stereo sistemi gibi.
Y te la doy al costo.
... 3 renkli ekran, stereo hoparlörler... ve sana maliyetine veririm.
.. si lo que le va es el sonido, y sólo busca lo mejor, venga a la tienda de Bob, 2500 Sepúlveda.
... eğer iyi ses kalitesi arıyorsan, civardaki en iyisi için, 2500 Sepulveda'da Bob'un stereo'suna gelin.
Candy vino a comprar un stereo, y yo para vigilar lo que gasta.
Ben kazıklanmasın diye buradayım.
¿ Quieres venderme un stereo?
Bana müzik seti satmak ister misin?
- Si, te venderé un stereo. - Muy bien.
Evet, sana bir müzik seti satarım.
- ¡ Si! Cuando buscas un gran stereo, no pueden faltar grandes parlantes.
Harika bir müzik setinde, büyük hoparlör olmalı.
¡ Muerte estereofónica!
Stereo ölüm yayını.
No empieces con lo de las pilas, porque después vienen a la radio, Y después la radio va con altavoces, y no estoy de humor.
Pillerden hiç başlama bile, çünkü pillerden sonra radyo geliyor ve sonra radyo yerine stereo hoparlör geliyor, ve hiç havamda değilim.
¿ Se rompió el equipo de música?
Stereo bozuk mu?
Me gusta Rambo, me gusta por el stereo.
Görüşürüz Rambo. Müzik setin için özür dilerim.
Ok, pero quiero que le agregue una radio stereo.
Peki. Bedava! O zaman radyo isterim!
Mercancía de todos tamaños y tipos, desde skateboards a equipos de música, han desaparecido rápidamente de negocios y depósitos.
Her tip ve büyüklükteki satılan eşyalar kaykaylardan stereo sistemlere kadar hepsi mağazalardan bir anda kayboluveriyor ve birçok depoda alarmlar sürekli çalmaya başladı.
Cree que todo el barco es su propia cadena musical.
Bu denizaltıyı kişisel stereo müzik seti gibi görür.
Televisión, radio y teléfono no son necesarios nombrar.
Yatak, HI-FI stereo, radyo içeriyor,
"Satanás, destructor de púas, arruinador de estereos."
Şeytan, pikap iğnelerinin yok edicisi, stereo sistemlerin mahvedicisi!
Me robaron el stereo y acuchillaron los asientos.
Teybimi çaldilar ve koltuklari yirttilar.
Un sistema estereofónico que pueda oírse en cada cuarto.
- Ve de eve stereo düzeni.
Mi coche tiene radio con grabador de cassettes Dolby Stereo
Arabanım radyosu var. Kaset çalarıda mevcut. Dolby Stereo

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]