Translate.vc / Spanish → Turkish / Sérum
Sérum translate Turkish
1,507 parallel translation
Así que pongámosla en un tubo y que se prepare.
Bu yüzden, ona bir serum bağlayalım ve hazır olmasını sağlayalım.
Algunas están coaguladas y otras son puro suero.
Bazıları kırmızı hücre içeriyor ama ötekiler tamamen serum.
Ató el arma con un tubo de latex quirúrgico y lo aseguró dentro de la chimenea.
Serum hortumunu silaha sararak lastik gibi kullanıp, silahın bacaya saklanmasını sağlamış.
Encontraste la huellas de la víctima en el revolver pero no estaban en el tubo quirúrgico tampoco ninguna epitelial.
Sen silahın üzerinde kurbanın parmak izlerini buldun ama, serum hortumları üzerinde ne iz ne de doku bulmadın.
¿ Tienes algún otro sospechoso que tenga acceso a la morfina o a un tubo quirúrgico?
Morfin veya serum hortumlarına ulaşma imkanı olan şüphelin var mı?
Si no quiere darse una ducha de suero, no se mueva.
Başından aşağı serum dökülmesini istemiyorsan kafanı sabit tut.
"Mientras el padre de Arthur mira a los ojos de su hijo, - vierte el suero X..."
"Arthur'un babası, onun gözlerine bakarken Serum X'i yağdırdı"...
deberá a ponerle una và a central.
Serum bağlamam lazım.
Izzie, coloca una línea central en el 204.
Izzie, 204'e serum verilmesi gerekiyor.
Y los fluidos por V.I. ayudarán a que la resaca se esfume.
Ve serum içki sersemliğini alır.
Le daré antibióticos y fluidos intravenosos para enfriar la vesícula.
Safrakesenizi rahatlatmak için ağrı kesici ve serum vereceğim.
La vía intravenosa lo mantiene hidratado.
Serum su ihtiyacınızı karşılıyor.
Ponga el goteo de epinefrina.
Yükselt. serum miktarını yükselt.
Ponle línea central.
Serum bağla.
Cuando te ordene poner una línea central, lo haces sin cuestionarme.
Sana serum ver dediğim zaman serum vereceksin. Yargılamadan sorgulamadan.
Subimos el goteo de salina, ya está bien.
Serum miktarını arttırdık, şu an durumu iyi.
Antibióticos para la neumonía y alimentación intravenosa.
Pnömoni için antibiyotik, kilosunu geri kazanması için serum.
¡ Necesito una vía intravenosa con morfina de inmediato!
Serum gerek! IV morfin, acil!
Bilirrubina indirecta elevada, haptoglobina sérica baja- -
Dolaylı bilirubinde artış, serum haptoglobinde düşüş.
Suero y jugo de naranja.
Serum fizyolojik ve portakal suyu verelim.
Suero tibio.
Sıcak serum fizyolojik.
Lo hidraté, ahora la sistólica está en 100.
Serum verdim. Şu anda sistoliği 10.
En una sala. En una mesa.
Serum bağlanmış.
Vigila la intravenosa.
- Tamam, serum iğnesine çarpmayın.
- No. Si no empieza a comer pronto, habrá que ponerle una intravenosa.
Hayır, yakın zamanda da yemeye başlamazsa onu serum bağlamak zorunda kalacağız.
- ¿ Sabe reemplazar bolsas intravenosas?
Serum torbası değiştirmeyi biliyor musun?
Debido a algo que sólo puede describirse como una diarrea épica ha estado con intravenosa por 36 horas.
Sadece ishal olarak tanımlanabilecek bir şikâyetten dolayı, 36 saattir serum alıyor.
- Necesitamos... -... el suero.
Bize serum gerek.
Chloe, ya le dije que tenía el suero.
Chloe, ona çoktan serum bende dedim.
¿ Suficiente suero por el resto de sus vidas?
Ömürleri boyunca yetecek kadar serum mu?
Fuimos capaces de crear un suero que revierte la infección.
Bulaşıcı sarkıtı tersine çeviren bir serum yarattık.
El suero hace que no le sea necesario alimentarse.
Serum beslenmesini gereksiz kılıyor.
A este conejo le inyectamos el suero.
Bu tavşana iki gün önce serum enjekte edilmişti.
- Entró en shock.
- Şoka giriyor. Bu serum.
Claro que funciona.
- Ne yapacağız? - Serum işe yarıyor.
Le dieron un suero para evitar la regresión para que pueda ser estudiado.
Buna, gerilemeyi durdurmak için serum verilmiş böylece üzerinde çalışılabilir.
De eso se trata estar aquí, sangre, intravenosas, vómitos.
Burada oluşumuzun espirisi o işler. Kan, serum kusma.
Pero sin los nutrientes tú...
Ama serum olmadan...
- No tiene IV desde hace días.
- Günlerdir serum da almıyor.
Debemos insertarle una IV ahora mismo.
Hemen serum takmalıyız.
Su papá inventó un suero que repele el virus si los muerden.
Babası ısırıldığında vücudunun virüsü reddetmesini sağlayan bir serum geliştirdi.
¡ El suero es nuestra única oportunidad!
O serum tek şansımız!
El suero hace al tejido humano invisible, pero tiene efectos secundarios horribles.
Serum insan dokusunu görünmeze çeviriyordu, ama ayrıca korkunç yan etkileri de vardı.
Por lo que diseñe un compuesto llamado el retardador para mantenerlo con vida.
Böylece onu hayatta tutmak için "serum" denen bir bileşim geliştirdim.
Pero cuando le dieron el retardador unos días después, murió repentinamente.
Ama birkaç gün sonra ona serum verdiklerinde aniden ölüverdi.
De algún modo el retardador había fallado.
Her nasılsa serum başarısız olmuştu.
El retardador no falló.
Serum başarısız olmamış.
Nunca se lo dieron.
Ona serum vermemişler.
Sin el retardador, el suero atacará sus órganos.
Serum olmadan, serum organlarına etki edecektir.
Yo te puedo dar el retardador.
Sana serum bulabilirim.
La bóveda del suero.
Serum odası.