Translate.vc / Spanish → Turkish / Sónar
Sónar translate Turkish
101 parallel translation
Participaba como voluntario en una misión haciendo pruebas con un sónar nuevo, cuando mi hijo nació.
Oğlum doğduğunda, ben denizde gönüllü vazifedeydim, yeni sonar sistemimizi deniyorduk.
¿ Cuánto se acercaría a la costa de Groenlandia para confundir el radar o el sónar de un destructor?
Grönland kıyısına ne kadar yaklaşırdın, civardaki destroyerlerin ve sonar sisteminin radarlarını aldatmak için?
Y realice unos rastreos con sónar máximo.
Ve bir seri maksimum sonar taraması yapın.
Encienda el sónar.
Sonarı devreye sokun.
- Enciendan sónar.
- Sonarı devreye sok.
- Tengo contacto por sónar.
- Kaptan, sonar bağlantısı kurduk.
Contacto por sónar en la entrada del fiordo Jacobson.
Jacobson Fiyort'unun girişinde sonar bağlantısı kuruldu.
El sónar detecta una marcación de 3-0-1 constante.
Sonar bağlantısı mil yatağı 3-0-1, sabit.
Ha apagado el sónar.
Sonarını kapattı.
Encienda el sónar.
Sonarı aç.
- Encienda el sónar.
- Sonarı açın.
- Apague el sónar.
- Sonarı kapat.
Ni sónar, ni motores ni nada.
Sonar yok, motor yok, hiçbir şey yok.
Por el silencio, supongo que ha perdido contacto por sónar.
Sessizliğe bakılırsa sonar bağlantınızı kaybetmişsiniz.
Empiece la búsqueda por sónar y radar al máximo alcance y que alguien le quite a Queffle su tebeo.
Radar ve sonar taramasını maksimum seviyeye çıkarın ve birisi Queffle'ın elinden o çizgi romanı alsın.
Queffle, ¿ tiene todavía contacto por sónar?
Queffle, sonar bağlantısı kurdun mu?
Altavoz de sónar encendido.
Sonar hoparlörü açık.
Acérquese lo justo para que no oiga nuestro sónar.
Sonarımızı ıskalayacak şekilde pruvanın ötesinden geçsin.
- ¿ El sónar?
- Sonar nasıl?
- Sónar.
- Sonar.
Contacto por sónar.
Sonar teması var.
Contacto por sónar.
Yo-ho, sonar teması.
Atestado hasta las agallas de radar, sónar y equipo de radio.
Tepeden tırnağa radar, sonar cihazı ve radyo ekipmanlarıyla donanımlı olarak.
Control, sónar.
Sonar odasından kontrole.
Bien, sónar.
Peki, sonar.
- ¿ Sónar?
- Sonar?
El sónar indica lo que hay adelante y atrás nuestro.
Önümüzde ve arkamızda ne bulunduğunu bize sonar söyleyecek.
Sigue subiendo, señor. El sónar marca 20 brazas.
Sığlaşmaya devam ediyor efendim.
- Sónar, ¿ de qué lado es más grueso?
- Sonar, bu buz sırtının kalın tarafı neresi?
- Sónar, ¿ estamos despejados?
- Sonar, kurtulduk mu?
Sónar, abandone búsqueda lateral y siga ese escollo.
Sonar, o sırtı yakın gözleme al.
- Sónar, confirmado.
- Emredersiniz.
Sónar, le dije que siga reportando.
Sonar, sana rapor etmeye devam etmeni söylemiştim.
Control, sónar.
Sonardan kontrole.
Muy bien, sónar.
Peki, sonar.
Sigo reportando. Sónar, confirmado.
Emredersiniz efendim.
Control, aquí sónar.
Sonardan kontrole.
Lo recibimos, sónar.
Anlaşıldı, sonar.
Sí, un hermoso nombre de Sónar.
Evet, ultrason çok güzel bir isim.
Como un sónar.
Bir tür radar gibi.
Yo te enseño los principios del sónar y tú a mí, el jerjun.
Ben sana sonar prensibini öğreteyim sen bana Jer-Jun'u öğret.
Tiene un dispositivo de encubrimiento de vanguardia que lo hace invisible al radar y al sónar.
Bir diğeri onun son teknoloji ürünü görünmezlik cihazı. Bu onu tüm radar ve sonar taramalarda görünmez kılıyor.
Con esta nueva tecnología, la información del radar y el sónar no se traduce en indicadores visuales sino en imágenes generadas por computadora en una terminal de video.
Bu yeni teknoloji sayesinde, aracın radarına ve sonarına gelen geri bildirimler bir izleme şebekesi ile değil bir video ekran terminali sayesinde çevrilir.
Señal de sónar negativa.
Derinlik.
No es que tu canción no sea muy mala, que lo es... pero, ¿ cómo mencionas los murciélagos y te olvidas del sónar?
Şarkın kötü değil diye demiyorum, berbat çünkü ama yarasalardan bahsedip de sonarı nasıl unutursun?
* Y también en lo que concierne a los murciélagos * * tienen un sónar *
# Yarasaya gelince # # Sonarı vardır #
El Sónar en activo.
- Sonar, aktive edin.
No hubo contacto de sónar.
Sonar teması gerçekleşmedi.
Cascos con sónar, balones que pitan.
Sonar başlıklar, bipleyen futbol topları.
En su etiqueta decía "operadora de sónar"... pero Werner estaba tan perplejo y sorprendido como los demás.
Ünvanı "sonar operatörü" ydü... ama açıkça Werner de bizim kadar şaşırmış ve kafası karışıktı. Zak?
Y de repente, se me acercó... y tenía un overol puesto con "operadora de sónar" escrito.
Yani birden bana doğru yürüdü... ve üzerinde "sonar operatörü" yazan bir tulum vardı.