Translate.vc / Spanish → Turkish / Tache
Tache translate Turkish
71 parallel translation
- Tache su nombre.
- Adının üzerini çiz, yeter.
Para ser su primer viaje han visto bastante, pero no nos tache de su itinerario.
Bir tatil için yeterince şelale gördünüz, ama bizi listenizden atmayın.
Tache eso y ponga el "domo" y dos veces mayor
Baş uşak. Uşağı sil, yerine baş uşak yaz.
Y, Willard, la señora Flint tomará la crème Senegalese, el filete Diane pommes soufflé, profiteroles con salsa de chocolate y abra una botella de La Tache.
Willard, Bayan Flint için Senegal kreması, Diane bifteği, patatesli sufle çikolata soslu profiterol ve bir şişe de La Tache açın.
Por favor que tache a este.
- Hepsini işaretle.
No tache el nombre de Wang.
Wang adïnï çizmeyin.
En su lugar, tache "serpiente".
Onun yerine "yïlanï" çizin.
Tome una pluma, mi querido amigo, y tache el nombre.
Bir kalem al, sevgili dostum ve adın üzerini çiz.
En cuanto tache Historia, no me acercaré a su edificio.
- Asla! Tarihi sollayınca bir daha sizin sınıfın yakınına bile uğramam.
- ¿ Ha tenido La Tache?
- Hiç La Tache denediniz mi?
- Yo estaba hablando de La Tache.
- Ben La Tache hakkında bahsediyordum
La Tache, 61... un año memorable.
La Tache. Hatırlanmaya değer bir tarih.
La Tache,'61.
La Tache,'61.
Pedimos que se tache esa observación no solicitada del acta y que el jurado no la tome en cuenta.
Sayın Yargıç, tanığın kendinden istenmeden verdiği cevabın kayıtlardan çıkarılmasını ve jürinin bunu önemsememesini istiyoruz.
Tache eso.
Kayıtlardan çıkarılsın.
¡ Exijo que se tache esa pregunta!
İtiraz ediyorum, bu kayıtlara geçmesin!
Jen, has roto conmigo está claro que pasas de mí y de todo lo que me rodea, así que digamos que te tache de la lista.
- Anlamaya başladın mı? Sen erkeklerden sıkılmamıştın, Sen sadece benden sıkılmıştın.
Tache a Bazan, entonces.
Bazan'ı çıkar o zaman.
Le gusta a él. Es un tache en su contra.
Ondan hoşlanması kız için büyük bir dezavantaj.
Tú sabes cuánto costó eso. No puedo tener otro tache.
Belediye kaç para ödedi biliyorsun.
Tache, entonces.
Karalayın öyleyse.
Sólo tengo que seguir haciendo lo que estoy haciendo y quizás algún día tache suficientes cosas de mi lista y así papá estará orgulloso de mí.
Ben sadece, yaptığım şeye devam etmeliydim, ve belki bir gün, Listemin büyük bölümünü bitirince, babam benimle gurur duyardı.
Iremos, justo después de que tache algo de mi lista.
Listemden bir şeyler siler silmez gideriz.
Randy, no me puedo divertir en la feria a menos que tache algo.
Randy, bir şeyleri düzeltmeden festivalde eğlenemem.
No, tache eso.
Dur bir dakika.
Estarás de mejor humor cuando tache a Greta de mi lista.
Cunku Greta'yi listemden silince, hâletiruhiyen duzelecek.
Porque estarás de mucho mejor humor una vez que tache a Greta en mi lista.
Çünkü Greta'yı listemden silince, hâletiruhiyen düzelecek.
No, tache eso.
Hayır, baştan alalım.
¿ Quieres que alguien tache tu nombre y acabes así? ¿ Quieres terminar como tu amigo ahí? ¿ Eh?
Oradaki arkadaşın gibi mi olmak istiyorsun?
Tache noir.
Tache noir!
¿ Por que me forzáis a que me tache a mí mismo de paria?
Neden beni dışlanmış kişi olarak damgalamak istiyorsunuz?
Así que taché las otras.
Bu yüzden diğer nedenlerin üzerini çizdim.
- Tache eso.
Onu kayıttan düş.
Taché las que voy a usar en mi brindis.
Özdeyişler kitabı. Kadeh kaldırırken söyleyeceklerimi işaretledim.
No. Taché el punto e hice una oración.
Noktanı sildim ve cümle yaptım.
Fui a mi diccionario y taché la palabra "objetividad."
Sözlüğümü açtım ve tarafsızlık kelimesine tekrar bakıp a, attım.
Taché a esa perra de mi lista hace tiempo.
O sürtüğü listemden uzun zaman önce sildim ben.
Lo era, pero lo taché, así que terminé con él.
Öyleydi, ama onu çıkardım, yani onunla işim bitti.
Taché otra...
Bir tane daha sildim...
Es sólo que, no lo sé taché todas las cosas de mi lista para convertirme en un adulto y no lo sé, simplemente no me siento como pensé que lo haría.
Sanki, ne bileyim... Yetişkin birisi olunca, sanki listemdeki her şeyin üstünü çizmişim gibi. Bilmiyorum.
Pueden ver donde taché "autobús", ¿ o no?
Orada'otobüs'ün üstünü çizdiğimi görüyorsun.
Mi amado, ayer antes de dormir, taché un día un largo día, pero también corto.
Bir tanem, dün gece yatmadan önce takvimde bir günü çizdim hem uzun hem de kısacık bir günü.
POMELO Taché sus nombres, pero recordaba sus caras.
İsimlerin üstünü çiziyordum, ama yüzleri hatırlıyordum.
¿ Estás molesto porque te taché?
Seni sildiğim için sinirlendin mi?
Bueno, también taché "Siempre fastidié a Kenny James" de mi lista pero "Alejar a Kenny de su sueño de ser animador" es un ítem diferente.
Ben "Hep Kenny ile uğraştın" olanı çizdim, ama "O'nun amigo kız olma hayalini mahvetmek" başka bir madde.
Lo taché a tiempo y el Karma hizo que dejaras de asustar a todos con tu falso vudú.
Tam zamanında üstünü çizdim ve Karma senin insanları voodoo büyüsüyle korkutmana bir son verdi.
Taché esa parte. No lo habría puesto en la carta definitiva.
O kısmını silmiştim zaten mektubu tamamlayamamıştım da.
Tache eso.
Bir dakika düzeltiyorum.
Taché todos los que viajan diariamente a su lugar de trabajo Y todos los que embarcaron en Londres.
Listeden düzenli olarak uçanlarla Londra'da binen yolcuları karaladım.
Ya taché EE.UU. y México.
Amerika ve Meksika'yı hallettim bile.
Construir una nueva arma radical construída por un científico visionario al que taché de loco una vez.
Manyak diye kovduğum öngörülü bir bilimadamımızca yapılmış sıradışı yeni silahımız.