English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Tapas

Tapas translate Turkish

662 parallel translation
Cada vez que mientes, te tapas la boca.
Her yalan söyleyişinde elini ağzına koyuyorsun.
Playboy asesina a su esposa con un corcho de champaña.
Playboy, eşini şampanya tapasıyla öldürdü.
¿ Por qué te tapas la cara?
Neden yüzünü saklıyorsun?
Me tapas el sol.
Çünkü güneşimi engelliyorsun.
Me tapas la vista.
Görüşümü kapıyorsunuz.
Once tapas más y ganaremos una pistola de aire para la oficina.
On bir kapak daha toplarsak, büroya bir hava tabancası alabiliriz.
Levantar tapas.
Flaplar yukarı kaldırın.
¡ Paris y sus malditas tapas de alcantarilla en medio de la carretera!
Paris ve onun lanet kanalizasyon kapakları!
¿ Por qué te tapas la nariz?
Burnunu niçin tutuyorsun?
Y si te tapas la nariz, ¿ ya no sabe a nada?
Burnunu tutmanın tadına ne faydası olacak?
Tienes una cicatriz que normalmente tapas con maquillaje. ¡ Elisabet!
Orada makyajla kapatmaya çalıştığın yara izin var.
Quitadles las tapas a las bocas de aire.
Havalandırma kapaklarını çıkarın.
Primero debes quitar las tapas.
Önce kapakları açmalısın.
¿ Debo quitar las tapas?
Kapakları mı açacağım?
Sin los tapas de goma, estos frascos son inútiles
Lastik kapaklar olmadan bu kavanozların bir kıymeti yok.
Las tapas están en el sótano.
Kapaklar kilerde.
Voy a levantarle la tapas de los sesos.
Senin o koca kıçını patlatacağım!
El de las tapas rosas.
Pembe kapaklı olanı.
Después lo sacas, lo tapas y lo pones en una tumbona. y tiene que quedarse allí durante al menos 20 minutos antes de que pueda volver.
Sonra onu sudan çıkarır, kurular, şezlonga oturtursun... içeri geri gitmeden önce en az yirmi dakika dinlenmeli.
¿ Las con tapas de cristal?
Cam tıpalı olanları mı?
Que nos tapas, Clark.
Televizyonun önünde duruyorsun Clark.
Puedo mandar mis camisas a la tintorería y comer aquí una vez al mes, si no pido tapas.
Gömleklerimi kuru temizlemeye göndermeye ve ayda bir burada yiyebilecek kadar, tabii salata filan almazsam.
Me la dieron por dos tapas de Quaker Oats.
Mektupla sipariş ettim. - Kasabadan iki koli içersinde geldi.
Excelente bar de tapas.
- Mükemmel bir açık büfesi var.
- Sí. Sam y sus nociones precientíficas de tapas de botellas mágicas.
Sam ve Sam'in tarih öncesi sihirli şişe kapağı inancı.
Mis labios parecían tapas de alcantarilla.
Dudaklarım 2 baca kapağı gibi hissetti.
Tú ves un "vomitado" y lo tapas
kim yaktı diyecekler- - sen bir throw-up gördüğünde, sen onun yanına gideceksin.
Si la tocas, que va a romper sus tapas.
Dokunursan dişlerini dökerler.
Si no vende arenques, telas con espiguillas, pasteles de carne tapas para el combustible de un Rolls-Royce ni discos originales de "Hey Jude".
Tütsü yok, İngiliz kumaşı yok, etli börek yok Rolls-Royce benzin kapağı yok Hey Jude'un orjinal plağı yok.
No levantes la nariz, carino, tapas la luz.
Beni görmezden gelme güzelim.
No levantes la luz, carino, tapas la nariz.
Beni gelmezden görme.
No levantes la nariz, tapas la luz.
Beni görmezden gelme güzelim.
Sra. Celie, ¿ por qué siempre te tapas la sonrisa?
Bayan Celie, neden hep gülerken yüzünü saklıyorsun?
Baja el brazo. Siempre me tapas la cara.
Kollarını yüzümden çek.
Los anuarios militares son muy caros en el mercado negro, pues tienen las tapas de cartón y son de buen papel.
Şu ana kadar üç tane bulabildim. Görünen o ki askeri kullanma kılavuzları kalın ciltleri ve karton kapakları yüzünden karaborsada paha biçilemez durumda.
¿ Tiene por casualidad libros de partituras en tapas duras?
Acaba sizde ciltli notalar bulunur mu?
Jodidas tapas antiniños.
Lanet olası doğum kontrol hapları.
Tapas el agujero con el dedo.
Parmağınla tıkarsın.
Los tapas con tus otros dedos, con los del pie, con la lengua.
Diğer parmaklarını da kullanırsın, ayak parmaklarını, dilini.
- Esta tomandose unas tapas.
- Ön tarafta yemek yiyor.
Tapas unos cuantos baches para mantener todo calmado.
Yoldaki çukurları kapatırsın, işlerini mümkün olduğunca idare edersin.
Vi su nombre en las tapas de dentro, era su letra.
Ön sayfada Laura'nın adını gördüm. Kendi el yazısıyla.
La de ella es más pequeña, con tapas rojas.
Daha küçük ve kapağı kırmızı.
Atención, poned los tapas a los marcadores. Y dejad los dibujos delante.
Kalemlerinizin kapağını kapatın resimlerinizi öne getirin.
Me tapas un buen hueco
Chaplin, sen bana ne yapmaya çalışıyorsun?
La próxima vez que el grandote te haga eso... te tapas la vista y te tiras al hielo ¿ entendiste?
Bu çocuk senin iki katın. Gelecek sefer seni böyle sıkıştırdığında, Gözünü kapa ve buza vur.
Vagabundos levantan las tapas de los cubos de basura en la calle... buscando comida.
Çöp kutularının kapakları açıktır... Terk edilmişler caddede yiyecek avlarken.
Entonces lo tapas con la otra galleta.
- Yakacaksın her yeri. - Sonra... - Diğerini üstüne koyuyorsun.
¿ Por qué la tapas con una cortina?
Neden resminin önünde perde var?
¿ Las tapas?
Kapaklar?
Un bonito libro con tapas duras.
Güzel ciltli bir kitap.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]