Translate.vc / Spanish → Turkish / Teller
Teller translate Turkish
827 parallel translation
Andaría descalzo sobre alambre de púa por él si eso lo ayudara.
Ona bir yararı dokunacaksa dikenli teller üzerinde yalınayak yürümeye hazırım.
Era The Fortune Teller de Víctor Herbert.
Victor Herbert'in The Fortune Teller adlı oyunuydu.
¡ Me he pillado un pie en la alambrada!
Ayaklarım yanıyor ve teller de beni mahvetti!
Ya podéis despertaros u os encontraréis con vuestras mujeres e hijos asfixiados entre postes y alambradas.
O yüzden uyansanız iyi olur. Yoksa kendinizi, kadınlarınızı ve çocuklarınızı dikenli teller ve çitler arasında bulacaksınız.
Sabes perfectamente que no dejarán de matar hasta que la alambrada quede puesta.
katiller devam edecek Teller buraya gelene kadar.
- ¿ Me quieres o no, Zachary Teller?
- Evet mi? Hayır mı? Zachary Teller?
- Sí. ¿ Es Zachary Teller?
Zachary Teller siz misiniz?
- Ah, está usted aquí.
Zachary Teller.
Cuando caía, le miré a la cara y parecía tan sorprendido. Figúrate, yo, Teller, cayendo así.
Hatırlıyorum, düşerken, yüzünün tam ortasına baktım, çok şaşırmış gözüküyordu.
Lo último que él hubiera esperado y yo también, la verdad.
Beni böyle düşerken düşünsene, Teller. Dünya da beklediği son şey adamın başına geliyor. Aslında benim içinde aynısı.
Mira lo que dice aquí.
Babam ve onun babası... Bak ne yazıyor.Burayı Jack Teller yapmıştır.
Hecha por la mano de Jack Teller en 1763 con la ayuda de Dios.
1763. Allah'ın yardımı ile. Burası onun evi.
- Chris se cayó en una grieta... -... y se mató a la vuelta.
Chris Teller buz yarığından aşağı düşerek ölmüş.
Se llamaba Christopher Teller.
Adı Christopher Teller'di!
Una es la violencia, y la otra el alambre de espino.
Biri şiddet, diğeri de dikenli teller.
Ya no estás enfrentándote al alambre de espino y a los intrusos.
Dikenli teller ve gecekonducularla artık dövüşmek yok.
Algún día pondrán vallas por todo el territorio.
Bir gün bu yolun iki yanında teller olacak.
Prefiero luchar contra los indios que encontrar vallas.
Teller arasından geçmektense yerlilerle savaşmayı tercih ederim.
Sam Teeler, un tipo de Pecos.
Sam Teller da, Pacos'daydı.
Es imposible con todos esos alambres de púa.
Dört tarafında bu dikenli teller varken, mümkün değil.
Amor a primera vista... con un prisionero.
İlk görüşte aşk, dikenli teller arasındaki bir adama.
Mis saludos a nuestros hermanos prisioneros.
Dikenli teller arasındaki kardeşlerime sevgilerimi ilet.
¿ Cuánta gente hay en esa jungla de alambre de espino que tienen?
David, şu anda dikenli teller ormanında kaç kişi var?
Allí no hay cercos con alambres de púa, pero la fuga y la resistencia son imposibles.
Dikenli teller ve kampların olmadığı bir yer. Ancak orada ne kaçabilir ne de direniş gösterebilirsin.
- ¿ Y los alambres?
- Ya dikenli teller?
- ¿ Qué alambre?
- Hangi teller?
- ¡ Éste!
- Bu teller!
Soplete, cable de acero, herramientas.
Kaynak meşaleleri, çelik teller... ve diğer tüm ekipmanlar...
Alambre d epúas, minas terrestres.
Dikenli teller? Kara mayınları?
Estaban cautivos, no tanto por paredes altas o alambre de púas o puestos de ametralladoras, sino por la tierra y el mar a su alrededor y la jungla no era neutral, ni el océano tampoco.
Sadece yüksek duvarlar, dikenli teller veya makineli tüfekler değil etraflarını saran kara ve deniz de onları oraya hapsediyordu. Orman da, okyanus da tarafsız değildi.
Han desaparecido.
Dikenli teller arkasında yok edildiler.
Ahora están detrás de las alambradas de púas.
Bugün dikenli teller ardındalar.
Al final verá el Muro. Primero hay un alambre de espino.
İlk önce, dikenli teller var.
- Rodríguez, Teller, ¿ va todo bien?
- Rodriguez. Teller. Her şey yolunda mı?
Corrigan. Teller.
Corrigan.
Corrigan.
Corrigan. Teller.
Dobermans, una torre de vigilancia y una alambrada.
Dobermanlar, gözetleme kulesi ve dikenli teller.
el alambre de espino y los guardias.
Dikenli teller ve nöbetçiler.
Las líneas no funcionan.
Hat yok. Teller kopmuş olabilir.
¡ No hay comunicación con River Junction!
Burasıyla, River Junction arasında teller kopuk!
Muy bien, Teller cambiando a defensa hombre a hombre.
Pekala, Teller adam adama defansa geçiyor.
No hay ni siquiera alambre espinoso.
Ayrıca orada dikenli teller de yok.
¿ Ha llegado el alambre espinoso?
Dikenli teller geldi mi? Evet, 500 bobin geldi.
Él tenía que poner las cuerdas de su guitarra al revés, hacia abajo las cuerdas pesadas al inverso respecto a lo normal.
Telleri gitara ters takardı. Kalın teller üstte olacağına altta olurdu.
Pero había cercas eléctricas, y más allá de la valla había guardias de las SS.
Fakat teller elektrikliydi ve dışarıda SS'in muhafızları vardı.
Está cruzada por barras de acero en horizontal y vertical.
Çelik teller yatay ve dikey olarak çaprazlama gelmiş oluyor.
Si es por un cable defectuoso, puede pasar en cualquier parte.
Dunc, eğer bu yangın kötü teller nedeniyle çıkmışsa,... her yerde yangınlar çıkabilir!
¿ Quién es Pete TeIler?
Pete Teller kim?
Las secretarias van de compras a Bonwit Teller.
Bütün sekreterler Bonwit Teller'dan alış veriş yaparlar.
¡ El alambre de púas y las mujeres son los grandes agentes civilizadores del mundo!
Dikenli teller ve kadınlar dünyadaki en medeni iki faktörler.
Son púas filosas.
Bu teller keskindir.