Translate.vc / Spanish → Turkish / Tennis
Tennis translate Turkish
150 parallel translation
Tienen salón de juegos, canchas de tennis... piletas de natación y hasta algún maestro, si insistes
Bir sürü harika okul varmış. Hem ısrar edersen bu oyunlara... Öğretmenlerin bazıları da katılıyormuş.
Voy a jugar tennis!
Ben tenis oynuyorum!
"¡ Cardio tenis!"
Kardiyo tennis!
Por supuesto, estaba bloqueando su auto... y no pudo ir a su clase de tennis.
Arabasının önünü kapıyormuşum. Tenis dersine gidemeyecekmiş.
Naturalmente se quedó encajado, lo que significó que no pude ir a Tennis.
Doğal olarak çıkamadım ve de tenise gidemedim.
Fotografía y mimos que juegan al tenis.
Fotoğrafçılık ve pandomimcilerin tennis oynaması.
- Absolutamente. Tenemos cancha de Tennis- -
Bir tenis kortu, yüzme havuzu- -
No todos tenemos mamis ricas y papis que pueden dejar de... o abrir restaurantes cuando nos aburrimos de jugar tenis.
Hepimizin geçimini sağlayan zengin anne ve babası yok... yada tennis oynamaktan sıkılınca restoran açmayız.
Había especialistas para las canchas de tennis interiores y para las canchas de tennis exteriores, para la piscina exterior y para la piscina interior.
Kapalı tenis kortu için ve açık tenis kortu için uzmanlar vardı. Ve açık yüzme havuzu ile kapalı yüzme havuzu için de.
Tengo un tumor en la cabeza tan grande como una pelota de tennis.
Kafamın içinde tenis topu büyüklüğünde bir tümör var.
- ¿ Canchas de tenis?
- Tennis kortu mu?
Es genial, tomas una pelota de tenis, un tazón, un encendedor...
Harika. Tennis topu, kâse ve çakmağı alıyorsun...
Oh, no, lo olvidé, tienes que jugar al tenis con Louise.
Hayır, unutmuşum, Louise ile tennis oynamanız gerekiyor.
Desearía que alguien me hubiese avisado que ibamos a jugar al tennis.
Keşke biri tenis oynanacağını söyleseydi bana.
Por la misma razón que no juego al tennis cuando hay gente.
Bir daha kendime güldürtmem. Hatta bu yüzden insanların önünde artık top oynamıyorum.
Bueno, el sábado hay tennis, ¿ no? Debe haber un torneo en Australia, o Inglaterra, o Pakistan, ¿ cierto?
Avusturalya, İngiltere ve Pakistan acilisi var degil mi?
- ¿ Quién juega? - Es heroína.
- Tennis oynamak isteyen var mı?
- ¿ Juegas tennis?
Tenis oynar mısın? Kötü olarak.
Algo como la ópera, tennis, ballet... pero no, ¿ entiendes?
Tennis, bale, ama sadece değil.. bilirsin.
tenis futbol carreras de bicicleta natación aviación navegación equitación patinaje patinaje en asfalto tennis remo patinaje aviación los deportes de otoño verano invierno invierno tenis sobre toda superficie hockey de todo tipo penicilina y sucedáneos en una palabra vuelvo al mismo tiempo paralelamente a reducir no se sabe por que
teniste futbolda bisiklette yüzmede havacılıkta yürüyüşte binicilikte düşüncede hokeyde buz pateninde asfalt pateninde teniste havacılıkta sporlarda ilkbahar yaz kış kış sporlarında tüm hokey türlerinde penisilin ve muadillerinde yani toparlayacak olursak aynı zamanda buna koşut olarak bilinmeyen nedenlerle insanoğlu küçülmektedir tenise rağmen
El mío es un tennis elbow.
Bende de kas gerilmesi var.
Hola. ¿ Desde cuando lees revistas de tennis?
Film nerede? Senden istediğim Masumiyet Çağı'nı aldın mı? Özür dilerim, söylediklerini yanlış duymuşum.
Me sorprende verte con traje, esperaba una falda de tennis.
Ne işin var burada? Eğlendirerek bilgi veriyorum ben.
De los calcetines de tennis con pompones.
Arkalarında pompom olan tenis çoraplarına n'oldu?
Y como mi profesor de tennis, era homosexual, me busqué otro hobby.
Tenis hocamın eşcinsel olduğu ortaya çıkınca, bir hobi daha edinmiş oldum.
¡ Alguien quiere jugar al tennis!
Tenis oynamak isteyen?
Una chica fue asesinada en una cancha de tennis.
Bir kız tenis kortunda öldürüldü.
Gary fue campeón de estado en lucha libre y tennis.
Gary güreşte ve teniste eyalet birincisi.
¿ No sería mejor zapatillas de tennis?
Tenis ayakkabıları daha iyi olmaz mıydı?
Lecciones de Tennis y Raymond Starr.
Raymond Starr'la tenis dersleri falan.
Adelaide me dijo que él ha hecho maravillas con su globo ( tennis ).
Adelaide, tenis oynamasina çok katki yaptigini söyledi.
Sí, eres su chica, eres su jugadora de tenis número uno.
Sen onların bir numaralı tennis oyuncususun artık
Estábamos en el Lawn Tennis.
Çim Tenisine gitmiştik.
- Y las canchas de tennis...
- Ve tenis sahaları...
- ¿ Canchas de tennis?
- Tenis sahaları?
- Y el coche podría arrastrar pelotas de tennis Wilson!
Ve araba Wilson tenis topu kutularını sürükleyebilir.
iPods, zapatillas de tenis, un reloj...
iPodlar, tennis ayakkabıları, kol saati...
Soy un crack del tennis, mi revés es de lo mejorcito
Ters vuruşlarım çok iyidir.
Cable, DSL, Rpm, satelite, restaurantes, revistas, lecciones de tango, tennis, yoga, hasta el dr. Si quieren eso tendren que conseguir trabajos.
Uydu, kablolu, DSL, piyano, step dansı restorantlar, dergi abonelikleri, tango dersleri, binicilik tenis, Yoga, Doktor Jacobs.
Terry Gardner lo atrapa y se lo pasa a Tennis Rice... ... que va hacia el ala cerrado Sam Boteck.
Terry Gardner yakalıyor Tennis Rice'a atıyor o da sahanın aşağısına, bitiş çizgisindeki Sam Boteck'e koşuyor.
Yo era la vocal el año pasado, pero mi Sammy fue rankeado para el equipo de tennis,
Geçen yıl sınıf annesiydim ama Sammy büyükler tenis takımına yükseldi.
Mi hermana fue una gran jugadora de tennis
Kardeşim çok iyi bir tenis oyuncusuydu.
Encontré un montón de cosas viejas del tennis de Andi, incluyendo esto
Andi'nin eski tenis malzemelerini buldum, aralarında bu da vardı.
Eso es solo tennis
Bu teniste olur.
Todos sabemos que eres una gran superestrella, Andi, pero el tennis debe ir primero
Yıldız bir oyuncu olduğunu biliyoruz, Andi, tenis her şeyden önce gelir.
- "Solo quiero jugar tennis"
Ben sadece tenis oynamak istiyorum. Ne?
Me interesa el tennis, no la politica
Tenisi düşünüyorum, politikayı değil.
/ Bill era un papá del tennis, un tipo muy insoportable
Bill tenise düşündü, hem de baş belası olacak derecede.
¿ Su profesor de tennis?
Tenis hocası mı?
Que... juegan al tenis ¿ Sabes?
Ve... tennis de oynayan!
¿ Jugamos tenis?
Tennis oynamak isteyen, millet?