English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Times

Times translate Turkish

3,019 parallel translation
New York Times, por favor
New York Times, lütfen.
Hace dos meses, nos denominaban en The Times "la pareja de oro", y ahora míranos.
İki ay önce "Times" da altın çift olarak yayınlanırdık, şimdi hâlimize bir bak.
"The New York Times," "The Washington Post," La cadena de cable pública... todos cubrirán este debate.
The New York Times, The Washington Post,... C-Span.
El Times cuestiona la veracidad de la confesión,
The Times dergisi itirafın gerçekliğini soruşturuyor.
Intentaba entrar al contenido de pago del New York Times y de repente, ¡ kaboy!
New York Times'ın ödeme duvarını geçmeye çalışıyordum sonrasında olan oldu!
- Susan. La Casa Blanca se lo va a filtrar a el Post o al Times y lo perderemos.
Beyaz Saray haberi Post'a ya da Times'a söylerse kaybederiz.
Almorzando con el "Sunday Times".
The Sunday Times'la öğle yemeği yiyor.
Todos sabemos que desde el Glitter Gulch al Strip, esta ciudad brilla más que Times Square por la noche.
Hepimiz biliyoruz ki Glitter Gulch'tan Strip'e kadar bu kent, geceleyin Times Meydanı'ndan daha aydınlık.
No apareció en el New York Times o Le Monde, que es lo que ella lee.
Bu the New York Times veya Le Monde'da yazmaz ; ki bunlar onun okudukları.
CNS, FNN, el "Times".
CNS, FNN, "The Times."
Di que estas escribiendo algo para The Times.
Times için bir şeyler yazdığını söyle.
He visto las tranquilas mañanas de sábado leyendo los artículos literarios del Times, y llevando a nuestros labradores gemelos a pasear,
Pazar sabahları tembellik yapıp Times'ın kitap ekibini okuyacağız. İkiz labradorlarımızı yürüyüşe çıkaracağız.
Me llevó dos malditos meses por no hablar de la réplica del "New York Times".
İki ayımı aldı be. The New York Times'ın modelini nasıl bulduğumdan bahsetmiyorum bile.
Trabaja para Los Angeles Times.
Los Angeles Times'ta çalışıyor.
Ese hijo de perra de Reppel del Times estuvo intentando citar algunas bromas sin gusto que él cree que hice de Garcetti.
Time'daki Reppel denen şerefsiz Garcetti hakkında yaptığımı düşündüğü uygunsuz bir şakayı yazmaya çalışıyordu.
¿ Habéis visto un artículo del "New York Times"?
New York Times'taki makaleyi gördünüz mü?
Y Arnold Rothstein, aún está cenando en Times Square.
Ve Arnold Rothstein hâlâ Times Meydanı'nda yemek yiyor.
Un reportero del "The Times" estará aquí en cinco minutos.
Bir The Time muhabiri beş dakika sonra burada olacak.
¿ Por qué no llevas a Lisa a la terraza para que vean a un millón de personas en Times Square para la fiesta más grande del mundo?
- O zaman neden Lisa'yı Times Meydanı'ndaki bir milyon insanı izleyebileceğiniz terasa çıkarıp dünyanın en büyük hayal kırıklığını beklemiyorsunuz?
* El New York Times *
* New York Times *
Cintas de audio secretas... tentador, pero el Times no es ninguna revista del corazón.
- Gizli kayıtlar. Bu insanın aklını çeliyor ama The Times bulvar gazetesi değil.
- New York Times.
- Kimden? - New York Times.
Tenemos a Chris Harkin en el Centcom y a Helene Cooper del New York Times.
CENTCOM'dan Chris Harkin var New York Times'dan da Helene Cooper.
Vamos a Times Square a por un poco de la famosa pizza de Ray.
Hadi Times Meydanı'na gidip, Ray'ın meşhur pizzalarından yiyelim.
Sí, fui a su fiesta de graduación, pero solo porque estaba escribiendo un artículo para el "Chicago Sun Times",
Balosuna gittim. Ama bunun tek sebebi "Chicago Sun Times" için bir haber yazıyor olmamdı.
- Y cuando The Times o The Post consigan la historia, ¿ simplemente les damos lo que quieran también?
- Peki Times ya da Post haberi ele geçirince onların da her istediklerini verecek miyiz?
Todavía no les he devuelto la llamada al Times, al News y al Post.
Hâlâ Times, News ve Post'a bir cevap vermedim.
Preferencia al punto medio significa que si toda la bancada republicana propusiera una resolución que dijera que la tierra es plana el Times diría que "Demócratas y Republicanos no pudieron decidir su forma".
Tarafsızlığa önyargılı olmak Kongre'deki Cumhuriyetçilerin toplanıp meclise "Dünya düzdür." diyen bir önerge vermeleri ve "Times" in "Demokratlar ve Cumhuriyetçiler Dünya'nın şekli konusunda anlaşamadı." diye haber yapmasına neden olmak demek.
¿ Has ido al estreno en Sardi's de una obra de Broadway después de que el Times dijo que era una basura?
Bir Broadway şovunun açılış gecesinde Times'in eleştirdiği duyulduktan 5 dakika sonra Sardi'nin Yeri'nde bulundun mu?
La disculpa fue el lunes, el sábado siguiente fue la bomba de Times Square para el martes teníamos toda la información.
Özür pazartesi akşamı geldi. Sonraki cumartesi günü Times Square'de patlama oldu. Salı günü tüm bilgiler elimizdeydi.
En comparación, la CBS tiene a Katie abriendo su noticiario desde Times Square mientras que Noticiero Nocturno le dio tres minutos y 20 segundos básicamente dijeron que no había nada que temer y como dijo usted, mencionaron que una de las personas que dio aviso a la policía, era musulmán.
Karşılaştırma yaparsak ; CBS, Katie ile haberleri Times Square'den açarken Haber Akşamı, bu hikayeye 3 dakika 20 saniye ayırdı. Kısaca endişelenecek bir durum olmadığı söylendi ve senin de söylediğin gibi, polise haber verenlerden birinin Müslüman olduğundan bahsedildi.
Y el Times de Londres lo tiene en línea y creo que si la religión del bombardero es importante también lo es la religión de quien salvó la vida de todos.
İngiliz Times'da internetten vermiş. Ben de madem bombacının dini bu kadar önemli herkesin hayatını kurtaran adamın dini de önemli olmalı diye düşündüm.
Howard Kurtz y el Columbia Journalism Review alabaron nuestra cobertura de la bomba de Times Square.
Howard Kurtz ve Columbia Gazetecilik incelemesi Times Square bombalaması haberimizi öve öve bitiremedi.
El Times reporta que Rick Scott gastó 75 millones en su campaña en Florida, es el mayor gasto hecho en campañas gubernamentales.
Times haberine göre Rick Scott, Florida yarışı için 75 milyon dolar harcamış. Valilik yarışında böylesi harcanmamıştı.
- Hazlo visible en el fondo del NYT.
- Times kaynağıyla ekrana ver.
Hasta dos reporteros del New York Times fueron detenidos.
İki New York Times muhabiri bile göz altına alınmış.
Cuando habló con el New York Times en mayo de 2005 el senador Santorum dijo : " El matrimonio gay amenaza mi matrimonio.
2005 Mayısında New York Times'a konuşan Senatör Santorum, " Gay evlilikleri benimkini tehdit ediyor.
Y después llevaré a mi mamá a Time Square, y tendré una cata de aceite de oliva. ¡ Amo el aceite de oliva!
Ve sonra annemi Times Meydanı'na götüreceğim, ve sonra da zeytinyağı tatmaya gideceğiz. Zeytinyağını severim!
Lo necesitas después del asunto del New York Times, del que te avisé...
Ben ülke yönettiğimizi sanıyordum da. New York Times'daki yazıdan sonra buna ihtiyacımız var.
¿ Ese artículo en el "New York Times"?
New York Times'daki şu makale hani?
Estos casos no llegarán al The New York Times, pero sin duda pagarán nuestras bonificaciones.
Bu davalar New York Times'a manşet olmaz ama ikramiyelerimizi artıracağı kesin.
Voy a hacer que impriman en el Times que usted está engañando a la gente.
Times gazetine sizin insanları kandırdığınızı yazacağım.
Debí perderme el artículo en el Periodic Times.
Periyodik cetvele koymayı unutmuş olmalılar.
Leí acerca de ella en el diario.
Times'da okumuştum.
No he vuelto a escuchar de Kayla... hasta que leí de su muerte en el Times, hace dos días.
Sonra Kayla'dan iki gün önce ölümünü duyuncaya kadar haber almadım.
Está dirigiendo una secuela de "Los Pitufos", así que fui a Times Square, hice volteretas como me pidió...
Şirinler filminin devamını çekecekmiş, bu yüzden Times meydanına gidip istediği gibi parende attım...
Conseguimos cobertura con tres redes nacionales estatales y afiliadas locales, gráfica en bares confirmada el "New York Times", el "Washington Post", el "USA Today" el "Wall Street Journal", el "Sentinel".
Ulusal yayın yapacak 3 web sitesi eyalet çapında ve yerel ortaklıklar, onaylanmış yayın evleri New York Times, Washington Post, USA Today Wall Street Journal, ve Sentinel orada olacaklar.
Ni sé la de veces que me he quejado para venir a Seúl.
I don't know how many times I've complained in order to come to Seoul...
Leí ese artículo en el Times.
Times'da çıkan köşe yazısını okudum.
Temporada 1 - Capítulo 2 Fast Times
Çeviri :
Después fíltralo al "Times".
Ardından, bu haberi "Times" a sızdır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]