Translate.vc / Spanish → Turkish / Toma
Toma translate Turkish
54,605 parallel translation
Toma.
Al.
Toma, esto es para ti.
Al, bu senin için.
- Toma.
- Al.
- Toma un poco de vino.
- Bir kadeh şarap iç.
El rumor es, claro, que Cleandro toma depósitos de comida, se los guarda e intencionalmente genera hambre en la ciudad, así puede terminar como un héroe, y popular entre la gente.
Elbette Cleander'ın kahraman olarak algılanmak ve halkın gözüne girebilmek adına yiyecek maddelerini bizzat stoklayarak yiyecek sıkıntısı yarattığı söylentileri de vardı.
Bien, toma la planta.
İyi, bitkiyi sen al.
Sí, toma lo que quieras.
İstediğini al.
Ahora toma mi maldita mano.
Şimdi tut şu elimi.
Min-jae, toma mi mano.
- Min Jae, annenin elini tut.
Toma su lugar en la fila 18.
18. sıradaki yerine oturur.
Cuando toma el dinero, el guardia lo agarra de sus vaqueros... y de repente él está en pantalones cortos y corriendo por su vida.
D.B. parayı aldığında güvenlik onun pantolonundan tutar ve birden iç çamaşırıyla canını kurtarmak için koşmaya başlar.
¿ Qué píldoras toma?
O haplar nedir?
Toma al salchichón y lárgate.
Weisswurst'unu al ve defol git.
Toma este cohete.
Bu roketi al!
Sé que no te gusta esperar, pero a los cambiantes les toma tiempo conseguir las piezas faltantes.
Beklemekten hoşlanmadığını biliyorum ama Dönüşenlerin kalan parçaları bulması uzun sürüyor.
Toma su mano y usa esos labios para hablarle.
Elini tut, şu dudaklarını kullan ve onunla konuş.
¡ Tú toma fotos mientras escapas!
Kaçarken fotoğraf çekmeyi sen dene de görelim!
Toma.
Al şunu.
¡ Eso toma tiempo!
Önemsiz bir şey. Ne düşünüyor?
Pero ahora sé qué camino toma y usaré eso como ventaja táctica.
Ama artık aradığı şeyi biliyorum. Ve bu bilgiyi taktik avantajımız olarak kullanabilirim.
¡ Toma esto!
Kaya şovuna hoş geldin!
¡ Toma tu medicación o lo que sea!
Tıbbi zımbırtını al! Neyse! Her neyse artık bilmiyorum!
- Toma.
- Aptal Dönüşen.
Toma...
İşte...
Ellos me dijeron : " Tómate unas vacaciones en Japón, toma el ferry, ve con tu hijo y lleva una maleta.
Bana dediler ki, " Suyun ötesinde Japonya'da bir tatile çık, gemiye bin, oğlunu ve bir valiz al.
Lo mismo que toma Milton para inmunizarse por un tiempo.
Milton'un bir süreliğine duyusallıktan muaf olmasını sağlayan haplar.
Toma, tal vez debas beber algo.
Al, bir şeyler içsen fena olmaz.
Aquí, toma esta.
Al bakalım, tut şunu.
Toma, es la camioneta de Sharon.
- Al bunu, bu Sharon'ın arabasının.
Toma esto.
Al bunu.
De acuerdo, toma respiraciones profundas.
Şimdi derin nefes alın.
- Toma mi mano. - Sé lo que estoy haciendo.
I ı'm ne yaptığını biliyor.
Toma los dos.
Ikisini de al.
Toma las riendas.
Dizginleri al.
Toma las riendas de Manhattan, amigo.
Manhattan'a pabuç birakma.
Toma los diamantes.
Elmasları alın.
¡ Remata y es un gol iUruguay toma la delantera.
Vurdu ve gol oldu, Uruguay 2-1 öne geçiyor..
Solo toma un minuto de descanso.
- Kendini yorma, biraz dinlen..
Hora de despertar. Toma asiento.
Şimdi uyanma zamanı, sandalye çek!
Toma mi mano. Aquí tienes.
Elimi tut, işte böyle..
Toma.
İşte.
Toma clases de violín.
Keman dersleri alıyor.
Toma, linda.
İşte tatlım.
Chris, si toma el dinero, nunca veremos ni un centavo.
Chris, parayı o alırsa bir daha tek bir metelik bile göremeyiz.
¡ Toma el arma!
Silahını al!
Así que toma, buena suerte.
İşte burada, iyi şanslar.
Aprovecha la chaqueta y toma un plato de quesos. Muy gracioso.
Şu kıyafetin bir işe yarasın da bize bir peynir tabağı kap olmaz mı?
Toma esto.
Al sen şunu.
- Toma el acelerador.
Pekala, dümeni tutman gerek.
- ¡ Toma!
- Tamam, al şunu!
Tomá.
İşte.