Translate.vc / Spanish → Turkish / Tomate
Tomate translate Turkish
2,011 parallel translation
Bueno, tomate, patata. Llámalo como quieras.
Domates, patates.
Luego debemos ir a Soup Plantation, es día de sopa crema de tomate.
Sonra "Çorba tarlası" nda durmalıyız bugün kremalı domates çorbası günü.
El pequeño pepinillo más juguetón y luego una rodaja de tomate una hoja de lechuga, y una porción de carne molida.
En şen küçük bir turşu... Ve sonra bir dilim domates... Ve bir yaprak marul, ve...
Lo atrapé comiéndose mis plantas de tomate.
Onu domates yapraklarımı yerken yakalamıştım.
Algo de aceite de oliva, pasta de tomate.
Biraz zeytin yağı, domates ezmesi.
el tomate cocido no la deja dormir.
Akşam yemeklerinde domates sosu olmayacak. Pişmiş domates midesinde asit yapıyor ve uyuyamıyor.
Aquí, tomate otra copa, borracho.
Al bakalım, bir içki daha al, ayyaş.
Aunque parece un tomate es una especie de noción de un tomate. O sea, es la idea de cómo es un tomate.
Bize bir domates gibi görünmesine rağmen bir domatesin sadece görüntüsüdür o bir domates "kanısıdır".
Bien, tomate un respiro
Güzel, biraz mola ver.
Hoy entré en la cafetería, y Rebecca Miller y Phillip Rust estaban vestidos como vampiros bebiendo jugo de tomate y almeja. ... con cuatro chicos del equipo de fútbol.
Bugün kaferteryaya girdim, Rebeca Miller ve Phillip Rust vampir gibi giyinmişler, futbol takımından dört çocukla birlikte domates suyu içiyorlardı.
Bueno, tomate tu tiempo cariño.
İstediğin kadar düşün bebeğim.
El tomate tiene un sabor extraño... y también las calabazas.
Domatesin tuhaf bir tadı var. Marulların da öyle.
Bien, tomate ésto.
Pekâlâ, o zaman bunu dinle.
Domo arigato, Sr. Tomate
Domo arigato, Bay Tomato.
Llévate 10 latas de sardinas y esas de tomate.
10 kutu sardalye konservesi ve şu domateslerden al.
Semillas de tomate.
Domates tohumları.
Y la salsa de tomate.
Ve domates sosu.
"La salsa de tomate les quema la piel como ácido".
" domates salçası, ciltlerini asit gibi yakıyor.
¿ Entonces la salsa de tomate mata trasgos?
Domates salçası, Gobelinleri gerçekten öldürür mü?
¿ De donde sacaste ese tomate?
O domatesi nereden buldun?
Vete a casa y tomate un descanso.
Eve git ve dinlen.
¿ Le gusta la salsa de tomate?
Ketçap sever misin?
Esto es salsa de tomate.
Bu ketçap.
Si claro, tomate hora y media y disfruta la cerveza
Tabii, bir buçuk saat olsun ki biranı da içebilesin.
Tomate dos si quieres.
1 dakika, 2 dakika al.
¿ Un tomate parlante?
Konuşan domates mi?
¿ Me estas diciendo que él no va a firmar el contrato hasta que rediseñemos al "tomate parlante"?
Yani, konuşan domatesi yeniden tasarlamazsak imza atmayacağını mı söylüyorsun?
Para escapar del planeta, debes tocar en un gran concierto para el emperador, quien es, básicamente, un tomate gigantesco.
Gezegenden kaçmak için aslında dev domates olan imparator için bu büyük konseri yapmanız gerekiyordur.
- Se manchó con salsa de tomate.
- Ketçap döküldü.
No necesito una respuesta ahora, tomate tu tiempo.
Şimdi cevap vermesen de olur, iyice düşün.
Tomate y albahaca, estoy cocinando pasta, ¿ le apetece?
Domates ve fesleğenli makarna pişiriyorum, biraz alır mısınız?
¿ Te gusta ponerle jugo de tomate al vodka?
Votkanla biraz domates suyu ister misin?
- Oh no te ofendas, tomate otra cerveza!
Üstüne alınma. Bir bira daha iç.
¿ Tienes el jugo de tomate en oferta?
Elinizde domates suyu var mı?
Con salsa de tomate extra.
Extra domates sosu.
Tomate una cerveza.
Bi bira kap.
¿ Alguna vez le has transplantado un rabanito a un tomate?
Domatese turp nakli yaptım.
- Salsa de tomate.
- Spagetti sosu.
El concentrado de tomate... un montón de cojines... la lluvia en Hammersmith Bridge...
Domates salçasında. Yastıkta. Hammersmith Köprüsü'ne yağan yağmurda.
Aquí está tu salsa de tomate!
Al bu da ketçabın, seni kızarmış yağ tulumu!
Oh, Gunther. Una pequeña porción con salsa de tomate, como de costumbre?
Gunther, her zamanki gibi ketçaplı küçük porsiyon mu?
Tienen tomate, condimentos, encurtidos, mostaza, cebolla.
Domates, çeşni, turşu, hardal ve soğan var.
La mostaza es mejor que la salsa de tomate.
Hardal ketçaptan daha iyi.
Así que Emily von Alistair empezó a compartir su soledad diaria, así como su sándwich y su termo de sopa de tomate.
Ve böylece... Emily von Alistair, domates çorbası ve sandviçlerinin de yardımıyla bu günlük yalnızlıklarını paylaşmaya başladı.
Y fue así como supe, justo en ese momento y lugar... que nunca podría comer otro tomate.
İşte o an bir daha domates yiyemeyeceğimi anladım.
Esa bolsa tiene una pista hecha salsa de tomate, que lleva el sótano, por la sangre a la vista, el bastardo.
Pislik herif ; bodruma kadar giden, kan gibi gözüken ketçap izi bırakmış, geri zekâlı.
He rastreado su salsa de tomate, Dick.
Ketçap izini takip ettim, geri zekâlı!
Tengo un sándwich de jamón lechuga y tomate, mucho.
Ben bir turta alayım, yanına bitki çayı...
Tomate un momento.
Bir an dur. Etrafına bak.
Gracias por la salsa de tomate.
Ketçap için teşekkür ederim.
Yo lo llamo por ti. Tomate un descanso
Peg, bir soluklan.