English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Trabajar

Trabajar translate Turkish

53,016 parallel translation
¡ Ponte a trabajar, idiota!
Bir işe gir, sik kafalı!
Hay gente que tenemos que ir a trabajar mañana.
Yatın zıbarın. İkiniz de.
Mamá tiene que trabajar.
Annenin yapacak işleri var.
Envié a un dibujante a trabajar con el tipo que compró el auto de Garth.
Garth'ın arabasını satın alan adama eşkal çizimi için birini yolladım.
Tengo que ir a trabajar.
İşe gitmem lazım.
No veo la hora de trabajar contigo.
Seninle çalışmaya sabırsızlanıyorum.
¿ No deberías cambiarte cuando terminas de trabajar?
İşten çıkınca değiştirmen gerekmiyor mu?
¡ Deja de perseguir traseros en California y empieza a trabajar en el caso!
Kaliforniya kızlarını bırakıp dava üzerinde çalışsan iyi edersin.
¿ Cuánto tiempo se resistió a trabajar para nosotros?
Bizim için çalışmayı ne kadar süre reddetmiştiniz?
Conozco a unos cuantos más que podría llamar o podríamos trabajar gratis por un tiempo como declaración de principios y eso haría un gran impacto.
Birkaç tanıdık var. Onları da ararım. Veya bir süre bedava çalışırız.
Sí, bueno, la idea de que vuelvas a trabajar...
Evet, işe geri dönme fikri...
No estoy volviendo a trabajar.
İşe geri dönmeye çalışmıyorum.
Vamos a trabajar en nuestros noseslides.
Şimdi gidip kenarında kaymaya çalışacağız.
¿ Ante la idea de que vuelvas a trabajar?
Tekrar işe başlama fikrine mi?
Y esperaba que tuvieses alguna idea de la mejor manera de comunicarme con él para decirle que vuelvo a trabajar.
Tekrar işe dönmem konusunda onunla nasıl iletişim kurmam gerektiğine dair en iyi yolu bildiğinizi umuyorum.
Solo no quieres trabajar para mi. ¿ Cierto?
Bana çalışmak istemiyorsun, değil mi?
Necesito calma para trabajar, y me gusta mi privacidad.
İşimi yapmak için boş zihne ihtiyacım var. Mahremiyetimi seviyorum.
¿ Cuán dispuesto estás a trabajar?
İş durumunu nasıl ayarladın?
¿ Quién necesita trabajar cuando eres rico?
Zenginin çalışmaya ihtiyacı olmaz değil mi?
, no voy a trabajar para alguien que tenga peor suerte que yo, así que elige.
Ama şansı benden daha kötü biri için çalışmayacağım, bu yüzden seç.
Siempre saldrá cruz porque no quiero trabajar para ti.
Hep yazı gelecek çünkü seninle çalışmak istemiyorum.
He empezado a trabajar para el Sr. Wednesday esta mañana.
Bay Çarşamba için çalışmaya bu sabah başladım.
Nunca ni una vez tuvieron que trabajar por ella, dar gracias por ella, o rezar a ti por ella.
Bir kez olsun yemek uğruna çalışmadılar. Yemek için şükran sunmadılar veya sana dua etmediler.
¿ Cuándo empezaste a trabajar en ellos?
Peki bunlarla ne zaman çalışmaya ilk başladın?
Hola, me gustaría trabajar aquí como disc jockey.
Evet, bir disk jokeyi gibi bir iş istiyorum.
Nos fuimos a trabajar.
Bilmiyorum. Çalışmaya başladık. Müşterilere hizmet ettik.
Te hacen trabajar duro aquí, ¿ cierto?
Seni fena çalıştırıyorlar ha?
Todos ustedes necesitan trabajar en eso.
Hepinizin bu işi çözmeniz lazım.
Divididos, vendidos y obligados a trabajar hasta la muerte.
Ayrılırsınız, satılırsınız ve ölümüne çalıştırılırsınız.
Sí, bueno, no quiero trabajar para ti, Yo Amo a Lucy.
Evet ama senin için çalışmak istemiyorum "Lucy'yi Severim".
Sabes, en los 90 cuando empecé a trabajar... en las peliculas, ignoraba con quien tendría sexo por contrato. Las vendían a las empresas de cable.
90'larda çekimlere başladığımda, sözleşmeli bir kızın çektiği bütün filmlerin paralı kanallara satıldığını bilmiyordum.
Y todo el mundo me trata como parte de su familia, por sólo trabajar ahí.
Herkes bana aileden biri gibi davranır çünkü orada çalışıyorumdur.
Siendo un comando, aprendí como trabajar... en equipo, Sólo ser un equipo.
Bir denizci olmak bana, takım olma konusunda çok şey öğretti.
Ir a clases, es trabajar.
Çünkü üniversite öğrencisiyim, derslerim var, çalışıyorum.
Debería romperme el culo, trabajar fuerte, para lograrlo.
Ateş gibi, deli gibi çalışır, sert oynar.
"¿ Te acostaste con Howard para trabajar en sus shows?"
" Programına bu kadar çok çıkmak için Howard'la yatmak zorunda kaldın mı?
Tal vez trabajar con niños. O algo como masajes terapeuticos.
Çocuklarla çalışmak, masaj tedavileri falan olabilir.
Debo ir a trabajar.
Çalışmaya başlamalıyım.
Lo siento, debo ir a trabajar.
Affedersin. Çalışmam lazım.
Si una persona en un grupo social empieza a trabajar para una caridad puede influenciar a sus amigos a que hagan lo mismo.
Sosyal gruptan bir birey yardım derneğinde gönüllü çalışmaya başlarsa arkadaşlarını da aynısını yapmaya teşvik edebilir.
Debemos trabajar sobre la estructura y usas la palabra "único" unas siete veces.
Sadece cümle yapısı üzerinde çalışmalıyız, ayrıca "eşsiz" kelimesini yedi kere kullanmışsın.
Sheri, ¿ te gustaría ir a algún otro lado para trabajar?
Baksana Sheri, çalışmak için başka bir yere gidelim mi?
Podríamos trabajar en tu casa.
Evinde çalışabiliriz.
Iremos a mi cuarto para trabajar en un ensayo para Inglés.
Odama çıkıp İngilizce ödevi için çalışacağız.
Creo que voy a tener que dejar de trabajar en el Crestmont.
Aslında Crestmont'tan ayrılmam gerekecek sanırım.
Mis padres me necesitan en la tienda, lo que me molesta, pues me gusta trabajar en el Crestmont.
Bizimkiler dükkânda çalışmamı istiyor. Bu çok kötü çünkü Crestmont'ta çalışmayı seviyorum.
Digo que me gusta trabajar contigo.
Demek istediğim, seninle çalışmayı seviyorum.
Puede trabajar todo el día.
Tüm gün çalışabilirmiş.
Ellos... Querían ver si podíamos empezar a trabajar juntos.
Onlar bazı konularda birlikte hareket eder miyiz diye sormaya gelmişler.
Quizá puedas trabajar en ello mientras no estoy.
Ben yokken üzerinde uğraşırsın belki.
Ella no puede trabajar.
Çalışamıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]