Translate.vc / Spanish → Turkish / Tác
Tác translate Turkish
5,079 parallel translation
" La belleza del mundo
" Evrenin göz bebeği insan, canlıların baş tacı!
La próxima vez que venga, os traeré una corona.
bir sonraki gelişimde, sana bir taç getireceğim.
Aprenderé a llevarla.
o tacı giymeyi öğrenirim.
¡ Mire, parte del tocado de la reinita Julia!
Bakın... Kraliçe Julia'nın tacından bir parça!
Bienvenidos al Torneo Corona del Rey.
Kral Tacı Turnuvasına hoş geldiniz.
Nick tiene una lista de los participantes y de los proveedores del Torneo Corona del Rey.
Nick, Kral Taç'ında ki katılımcı ve çalışanların listesini aldı.
¿ Piensas que si nuestro asesino está conectado con la gira del torneo Corona del Rey, quizá los casos que buscamos están en las ciudades donde la gira ha estado? Sí.
Katilimiz eğer Kral Tacı Turuyla bağlantılıysa, bakmamız gereken dosyalar turun konakladığı şehirlerde olabilir diye düşünüyorsun.
Ni de los hombres que dieron su vida por la Corona. Ni las de las mujeres.
Ne taç için hayatlarını veren adamların ne de kadınların mezar taşlarına.
Vale, voy a necesitar un TAC de la cabeza del paciente.
Hastanın başı için tomografi çekilmesini istiyorum.
¿ Qué hay del TAC que le hizo Shahir?
Shahir'in çektirdiği kafa tomografisinden bir şey çıktı mı?
Recientemente he obtenido algo de dinero, así que dame esa dulce tiara.
Geçenlerde bana büyük para çıktı da şeker tacım bu yüzden.
Como rogaste en tus cartas, nuestra familia ha puesto toda su considerable influencia en contra de esta anulación de tu matrimonio con Enrique.
Henry ile olan evliliğinden dolayı, kraliyet tacının büyük önemiyle devredilme durumunun iptaline uğraştık.
Sienta al monarca coronado mejor que su corona.
Hükümdarını tacından daha çok taçlandırır.
- Seré la que lleve la tiara.
- Bir tacım bile olacak
Oye, no he tenido ocasión de pedir una segunda tiara, ¿ una de vosotras estaría dispuesta a llevar la corona?
Bak, ikinci bir taç şipariş etmek gibi bir şansım yoktu, yani, hanginiz bu taçı giymek için isteklisiniz?
Sí, la corona es más propia de ella.
Evet, o taç kesinlikleonun için.
Bonita tiara.
Güzel taç. Güzel gömlek 5 dakika sonra arabamda ol.
Veo una tiara.
Oh, bir taç görüyorum.
Le puse una corona al Sr. Squiggles.
Mr. Squiggles'a taç taktım.
Estoy haciendo una diadema de princesita para que la lleve Violet en la fiesta del bebé.
Bebek partisinde Violet taksın diye ufak prenses tacı yapıyorum.
Cariño, mira, te estoy haciendo una tiara.
Merhaba. Tatlım bak sana taç yaptım.
"En nombre de mi nieto no nato... salo estos pétalos puros... con mis lágrimas... y sangre".
Doğmamış torunumun adına bu saf taç yapraklarını göz yaşlarımla ve kanla süslüyorum.
Inquieta vive la cabeza que lleva una corona.
Tacı takabilmek için zorluklara göğüs gereceksin.
Me encargaré de los Voland, y a diferencia de ti, proporcionaré estabilidad con muchos hijos para portar
Senin aksine, Volands ile anlaşarak. İstikrarı da, bu ülkenin tacını takmaya hazır bir sürü erkek evlatla sağlayacağım.
Los nobles como mi padre Lord Narcisse le dieron la corona a la familia de vuestro esposo.
Kocanın ailesine tacını verenler babam Lord Narcisse gibi soylular.
Bienvenido a tu coronación.
Taç giyme törenine hoş geldin.
El reloj hace tic tac Jasmine.
Zaman ilerliyor Jasmine.
¿ Crees que el equipo TAC es por él?
Sence bu ekip onun için mi?
Esta cosa de la corona flotante... es como, ¿ cuando fui rey del baile?
Bu sürüklenen taç balo kralı olmam mı?
Alguien debería darte una corona de vergas, de pilines.
Biri sana aletlerden yapılmış yapılmış bir taç vermeli.
Originalmente se la usaba en la coronación de reyes.
Aslen kralların taç giyme törenlerinde kullanıldı.
O las joyas de la corona de un rey.
Ya da kralın mücevherlerle süslenmiş tacı gibi.
Hace dos años, ¿ pensaste que me conseguirías pareja con una corona brillante puesta?
Bundan iki yıl önce simli bir taç takıp benim için arabuluculuk yapacağın aklına gelir miydi?
Damas y caballeros, hemos llegado a los tres finalistas, uno de los cuales reclamará la codiciada corona de Mister PHHS.
Bayanlar ve baylar üç tane finalistimiz var. Bunlardan biri Bay PHL tacının sahibi olacak.
Kyle, por la corona.
Taç için diğer adayımız, Kyle.
Consíguele un TAC y no le hables de esto a nadie... ¡ Nadie!
C.T. çektir ve kimseyle konuşma. Hiç kimseyle!
Tic, tac, señorita Clarke.
Clarke saati tik tak işliyor.
Un vecino informó... que, "Estaba paseando por el senado en mitad de la noche... y vi una figura con una túnica cubierta de sangre, - llevando una corona de laurel".
Yerli halktan biri gecenin bir yarısı senato binasının yanından geçerken defne yaprağından taç takan, kanlarla kaplı bir giysisi olan birini gördüğünü söylemiş.
En el Bosque Encantado, cuando nace alguien de la nobleza, se suele anunciar el nombre en la ceremonia de coronación.
Büyülü Orman'da bir kraliyet üyesi doğduğunda genellikle isim taç giyme töreninde duyurulurdu.
Esta ceremonia de coronación es algo que hemos estado esperando mucho tiempo.
Bu taç giyme töreni uzun zamandır dört gözle beklediğimiz bir şeydi.
Tiara.
Taç.
Bien, Ben, te prohibieron la entrada en el centro comercial... de seis bares y de la corona de la Estatua de la Libertad.
Ben, alışveriş merkeziyle altı bara girme ve Özgürlük..... Heykeli tacına yaklaşma yasağı aldın.
En el día de nuestro matrimonio, hay un pago sorprendentemente enorme que fue hecho a María de Guisa por los servicios prestados a la corona.
Evlendiğimiz gün, Marie de Guise'e tacın geri verilmesi için sürpriz bir şekilde büyük bir ödeme yapılmış.
Enrique está añadiendo diamantes a mi corona para que brille como yo, dice.
Henry tacıma elmaslar ekletiyor. benim gibi ışıldıyormuş. Öyle diyor.
¿ Pensáis que una corona real me sienta bien?
Kraliyet tacının bana yakıştığını düşünmüyor musun?
Lleva la corona de mi madre, ropas elegantes, y pasa el día ordenando a los criados a su alrededor.
Annemin tacını, en güzel kıyafetlerini giyer ve bütün günü hizmetçilere emir yağdırarak geçirir.
Penélope mi corona.
Penelope, tacımı ver.
Dámela.
Tacımı bana ver.
Porque, bueno, esto no es el Taj Mahal... pero tampoco hay razón para empeorarlo.
Buranın, Taç Mahal olmadığını biliyorum ama daha da kötüleştirmeye gerek yok.
Tic, tac, predicador, tic, tac.
Tik tak vaiz, tik tak.
Es la voluntad de Dios la que os da vuestros ejércitos, vuestro oro, vuestra corona.
Size ordularınızı, veren odur, Altınlarınızı, tacınızı...