English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Uh

Uh translate Turkish

38,871 parallel translation
Bragas Uh, sujetador deportivo y abuelita, al parecer, O lo que está en mi taquilla de ayer.
Spor sütyen ve büyükanne kilotu ya da dolabımda dünden kalan ne varsa.
Uh, sí. Por supuesto.
Hayır, olmaz.
Hola. Uh, estoy contento de que me devuelvan la llamada.
Merhaba, aramana sevindim.
Uh, no, no, no, no, no. Todos somos buenos.
Hayır, sorun yok.
Sólo iba a... uh, adelante.
Ben sadece... içeri gel.
Srta. Pratt.
Uh, Bayan Pratt.
Así que no se preocupe, pero... sois muy vulnerables.
Uh... endişelenme, ama... sen çok korunmasızsın.
Por supuesto que puedes.
Uh, elbette sevişirsin.
En... cuidar del almacén.
Uh... ambarla ilgileniyor.
Bueno, ese es al asunto.
Pekala, uh... işin aslı,
¿ Estás diciendo que... quieres que nos tomemos un tiempo?
Ne demek istiyorsun, uh... Ara mı vermek istiyorsun?
- Espera, ¿ qué es ese ruido?
Bekle, o gürültü de nedir? Uh...
UH Huh. su subconsciente ve esto y usted quiere encontrar su propio compañero.
Bilinçaltın bunu görüyor ve senden kendi yoldaşını bulmanı istiyor.
¿ Qué, no, yo sólo... uh, preocupados por Ralph.
- Ne, hayır, ben sadece... aklım Ralph'ta.
Su Señoría, uh, hemos visto los documentos no la copia de seguridad cada vez.
Sayın Hâkim, yedek dokümanlarını daha önce hiç görmedik.
Tu honor, no se puede descartar en este momento porque, uh... ( se aclara la garganta )
Sayın Hâkim, şu anda karar veremezsiniz çünkü...
Si, uh, estoy perdido, también.
Evet, ben de hiçbir şey anlamadım.
Cabe, lo que necesita para hacer una parada en boxes y, uh, usted no va a gustar.
Cabe, kısa bir mola vermen lazım ve bu hiç hoşuna gitmeyecek.
Uh... w-cuando yo era un niño nuestro quemador de aceite se rompió.
Çocukken bir gün kaloriferimiz bozuldu.
$ 380 dólares, pero era todo lo que teníamos, y, uh, ella ganó.
380 dolar ama elimizdeki bu kadardı ve mahkemeyi kazandı.
El peso del oro es una constante, y, uh, Voy a tener que guestimate en las joyas pero voy a estar cerca... seis libras, cuatro onzas.
Altının ağırlığı sabittir ve mücevherlerin ağırlığını tahmin etmek zorunda kalacağım ama yaklaşık tahminim 2 kilogram 80 gram.
Uh, él va a querer esta arma de destrucción masiva.
Bu kitle imha silahını isteyecek.
Es un poco manchada, Porque, uh, que lo utilizó para cortar el acero.
Biraz lekelendi, çünkü çelik kesmek için kullandık.
Um... Puedo comprobar que la fecha con, uh, una factura al propietario de Nemos Diner donde yo estaba arreglando un router y cuando conocí a la señora Dineen y su hijo increíble, Ralph.
Bu tarihi, Bayan Dineen ve harika oğlu Ralph'la ilk kez tanıştığım ve modemini tamire gittiğim Nemos Diner'in sahibinin kestiği bir fatura ile ispatlayabilirim.
( risas ) Si, uh, II recuerda en nuestra primera cita habías dicho que eras alérgica, ¿ verdad? Oh.
Evet, ilk buluşmamızda alerjik olduğunu söylemiştin değil mi?
Uh, en realidad, yo lo sabía.
Aslında biliyordum.
¿ O es que estar cerca de mí recordarle de una memoria sentido cuando usted fue salvo, y eso es lo que, uh, en realidad?
Yoksa etrafımda olmak sana kurtarıldığında hissettiklerini hatırlatıyor da asıl hoşuna giden bu mu yoksa?
( Risas ) Es, eh... hacer pescado fermentado y gusta mucho y, uh, flores malolientes?
- Öyle mi? Gerçekten fermente edilmiş balığı ve kötü kokan çiçekleri seviyor musun?
Uh... que explicaría cómo Me senté a través de ese documental sobre la migración abeja africana.
Bu saatlerce oturup Afrika arılarının göçü hakkındaki o belgeseli nasıl izlediğimi açıklar.
Bueno, eso es, uh, está-que está bien que no me gusta mucho mi.
Pekâlâ, benden gerçekte hoşlanmıyor olman sorun değil.
Uh... ¿ aún amigos?
Hala arkadaş mıyız?
Sólo quería decir adiós. Me estoy poniendo en un avión que va a Seattle, uh, ver a un especialista sobre mi espalda, espero ser anulado por el deber.
Sırtımla ilgili bir uzmana muayene olmaya Seattle'a uçuyorum, umarım göreve uygum raporu alırım.
Uh, la energía nuclear explosión de la planta.
Ha, nükleer tesis patlaması.
Uh, señor Holmes.
Haa, Bay Holmes.
Me recordó, uh, Benji Garrett.
Bana, aah.. Benji Garrett'ı hatırlatıyor.
Se convirtió, uh, más inquietante, más sanguinaria.
Daha bir düşüncesiz, aa.. daha kana susamış bir hale geldi.
Uh, se entero de el asesinato de medianoche guardabosques?
Ah, Gece Yarısı Korucusu cinayetini duydunuz sanıyorum?
Uh, Baxter.
Aah, Baxter.
¿ Cuáles son las posibilidades de que, uh,
Peki, akşamdan kalma olduğu halde
- ¿ Vive aquí?
- Burada mı yaşıyor? - Uh...
- En la casa de Toby.
- Uh, Toby'lerde.
Uh, sí.
Nasıl? Olur, ben ona bakayım.
Uh, no.
- Hayır.
Uh... Yo estaba buscando algo me cayó antes.
Düşürdüğüm bir şeyi arıyordum.
Uh-oh, puedo ver el fondo de mi copa de vino.
Kadehin dibini görüyorum.
Uh, ¿ qué diablos haces aquí?
- Burada ne işin var? - Sana destek olmaya geldim...
Uh, Pete nunca fue dado al espectáculo, pero aparentemente, Doris Kagen y Missy Petersen... sacaron al cerdo que había en él.
Pete asla bir şovmen olmadı ama görünüşe göre Doris Kagen ve Missy Petersen içindekinin dışarıya çıkmasını sağlamışlar.
Doris y Melissa... uh, Missy... también desaparecieron ese año.
Doris ve Melissa, Missy onlar da aynı yıl kaybolmuştu.
Uh, nadie, Hugh.
"Hiç kimse."
Uh, si, ese es mas o menos el punto.
Kısaca öyle de denebilir.
Oh, sí, el, uh, el jalapeno.
Evet ya, jalapeno biberleri.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]