Translate.vc / Spanish → Turkish / Untó
Untó translate Turkish
22 parallel translation
Untó al maître del restaurante.
Restoran'daki garsona rüşvet verdi.
¿ Quieres decir que los ató y los untó con crema de malvavisco?
Sizi de bağlayıp kremaya mı buladı?
Frank dice que Sequiera untó a dos concejales para conseguir el trato.
Frank iki kurul üyesine anlaşma için rüşvet verdiklerini söylüyor.
La dama en esa isla tropical que te untó a ti y a ella con...
Tropikal adadaki kadın seni ve kendini şeye batırmıştı...
Porque mi amigo me untó cenizas en la frente.
Dostum alnıma kül sürdü diye.
El hombre llamado Jesús, hizo barro, y lo untó en mis ojos... y me dijo que fuera al Siloam a lavar mi cara Así que fui, y tan pronto como me lave...
Şimdi nasıl oldu da görüyorsun? İsa denen adam çamur yapıp gözlerime sürdü ve Siloam'a gidip yüzümü yıkamamı söyledi.
¿ Untó ipecac y aceite de civet, en la parte trasera de su disfraz? Eso absurdo.
Kostümünün arkasına Ipecac ve misk yağı sürdün mü?
Untó a la mujer con el zumo equivocado.
Larry'nin karısını yanlış adamın özsuyu ile hamile bıraktı.
Entonces, decidió abandonar los placeres de la vida, y untó su cuerpo en cenizas.
Böylece, hayatın zevklerinden vazgeçti ve vücudunu külle kapladı.
A mamá también... papá se cambió de camisa porque se le untó de sangre, y bromeaba con los policías mientras mamá, y yo, y Bee y Cammie nos íbamos a un motel.
Annemi de. Babam polise, saka yaptigini soyledi. beni annemi Bee yi ve Cammie'yi bir otele biraktilar.
Creo que él se untó mantequilla, resbaló hasta el banco por la ventilación de aire.
Kendini tereyağa buladı ve bankaya havalandırmadan sürünerek girdi.
Amy se untó media cara con eso, disminuyendo temporalmente... la capacidad de sus músculos para contraerse. Simulando una apoplejía.
Amy yüzünün yarısına bunu sürdü, yüz kasları geçici bir süreliğine falce benzer bir şekilde hareket yeteneğini kaybetti
Me untó con sangre del animal.
Bana hayvanın kanını sürmüştü.
¿ Alguien... untó mantequilla con el cuchillo de la carne?
Acaba birisi... ekmeğini et bıçağıyla mı yağladı?
Se de buena tinta que el tipo untó algunas manos.
Adamın rüşvet verdiğini biliyorum.
Los Hermanos Ringling estaban en el Garden, y... mi viejo untó a un acomodador para que nos colara entre bastidores.
Bahçe'de Ringling Brothers * vardı. Babam bizi sahne arkasına almak için para verdi ve yol göstertti.
¿ Quién lo puso en la cama cuando estaba enfermo y le untó vapor-rub en su musculoso pecho
Ben. Hasta olduğunda kim yatağa yatırdı ve uyurken az kaslı göğsüne...
Mi amiga Candice Travelstead untó de manteca una cartera y quiso comérsela.
Arkadaşım Candice Travelstead, cüzdanını yağlayıp yemeye çalıştı.
No. Quiere decir que untó a algunas personas y tiró de algunos hilos.
Demek istiyor ki avuç içi yağlı... ve bir kaç tel çekmiş.
Brian tomó una porción de pastel de chocolate y se la untó por el rostro.
Brian çikolatalı pastadan bir dilim aldı ve yüzünün her tarafına sürdü.
Qué asco, ¿ quién untó jarabe en el teléfono?
Tanrım, telefona kim şerbet sürdü?
Qué asco, ¿ quién untó miel en el teléfono?
Tanrım, telefona kim şerbetle elledi?