English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Urge

Urge translate Turkish

202 parallel translation
El Senador urge una política menos peligrosa en la ampliación del poder de la raza liberada.
Senatör, özgürleştirilen ırkın gücünün genişletilmesinde daha tehlikesiz bir politikayı ileri sürer.
No estamos en Melford y nos urge.
Ama şuan Melford'da değiliz. Acelem var.
Me urge dar las noticias!
Haberi hemen vermeliyim.
Al Sr. Harvey le urge verlo, quizá haya novedades.
Belki de hikayede gözden kaçan bir şey var. Gazete!
- Nos urge tomar una decisión.
- Acil bir karar aşamasındayız efendim.
Urge lleve este asunto a la atención personal del Fuhrer.
Bu meseleyi bir an önce Führer'in dikkatine sunmanızı öneririm.
Puede que haga falta. ¡ El tiempo urge!
Sadece birkaç saatimiz kaldı.
Dijo : "Dile a Madge que me urge verla".
Dedi ki : "Madge'e önemli olduğunu söyleyin. Onu görmek istiyorum."
Urge vengas inmediatamente
Acil derhal eve gel
Urge reformar la organización del trabajo.
Çalışan ekiplerin düzenini gözden geçirip, düzeltmek istiyorum.
Díganle al Sr. Bolton que nos urge hablar con él lo antes posible.
Lütfen Bay Bolton'a onunla bir an önce görüşmemizin hayati olduğunu söyleyin.
Corre, esto urge.
Fakat bu acil!
Ya me urge tener 18 años... tener mi auto propio y bailar hasta la medianoche.
18 yaşımı bekleyemiyorum. Kendi arabam olacak ve gece yarılarına kadar dans edeceğim.
Ay, ya me urge que se acabe el campamento.
Kampın kapanmasına kadar bile bekliyemiyorum.
"Yaa" me urge.
... bekliyemiyorum değil bekleyemiyorum.
Bien, "yaa" me urge.
Tamam, bekleyemiyorum.
Urge un tratado con Egipto.
Mısır'la anlaşma mutlaka imzalanmalı.
- Por eso me urge hablar con tu hermano.
Buna, erkek kardeşinizle konuştuktan sonra karar vereceğim.
Nos urge devolverla a su tamaño normal. Ya que ahora sus células protectoras son muy pequeñas... para resistir a las moléculas de veneno de su flujo sanguíneo.
Hemen normal boyutumuza dönmeliyiz ama şu anda koruyucu hücreleri damarlarındaki zehirle mücadele ediyor.
A su esposo le urge volver a casa después de un día difícil... y cubrirlos con besos.
# Yorucu bir günden sonra, kocası eve dönmeye ve bu dudakları... #... öpücüklere boğmaya hiç de can atmıyordur herhalde.
Me urge meterme en la piscina.
Ne güzel. Havuza atlamak için sabırsızlanıyorum.
Le urge salir de aquí, ¿ verdad?
- Oraya gitmeyi çok istiyorsunuz anlaşılan.
¿ No le urge?
Acele yok.
Pues, siento decirlo, señor pero es por esto que nos urge corroborar su paradero cuando sucedió el crimen.
Aslında, söylemek zor ama olay sırasında locanızda olduğunuza dair bir kanıt daha elde etmiş oluyoruz.
Von Werner, fuertemente atacado por los liberales... que se refieren a él como un pintor de "botas y uniformes"... urge la retirada de los "manchurrones" de Munch
Von Werner, liberaller tarafından postal ve üniforma ressamı denilerek Munch'a yapılan karalamanın geri alınması için güçlü bir şekilde eleştiriye maruz kalır.
Te urge mirarlo con realismo.
Seni olaya gerçekçi olarak bakmağa davet ediyorum.
Pero oí que le urge tomar medidas contra el monstruo.
Canavara karşı önlem almaya zorlandığını duydum.
Me urge. Pero, Sr. Fraser, es un número anterior.
- Ama Mr.Fraser, o eski bir baskı.
Es muy serio, señor, urge una profunda investigación, una prueba minuciosa.
Ciddiyetle efendim, tam saha araştırmasında ve derinliğine incelemede ısrar ediyorum.
- ¡ Me urge!
- Acil durum!
¿ De qué urge tanto hablar ahora?
Neyi konuşacağız? Niye şimdi?
Me urge hablar contigo.
Seninle konuşmak istediğim çok önemli bir konu var.
Nos urge volver a casa y le invita a Varsovia, cuando el tema de la guerra empeora cada día.
Savaş haberleri çoğaldıkça bize eve dönmemizi, senin de Warsaw'a gitmeni istemesi.
A veces me urge arrojar algo por ella. - ¿ Qué?
Bazen bir şeyleri dışarı atmak zorunda olurum.
Me urge salir a ver todas esas caras impacientes que esperan a que Santa los visite.
Noel Babanın onları ziyaret etmesini bekleyen... hevesli yüzleri görmek için can atıyorum.
Al Conde Lee le urge verte.
Kont beni sana yolladı.
Urge una solución inmediata.
Bu konuda bir şeyler yapılması gerekiyor.
Pero me urge que se vaya y nos deje en paz.
Ama gitmesini ve bizi rahat bırakmasını istiyorum.
Me urge hablarle.
Gerçekten Anne ile konuşmam gerek.
No sé cuál es mi posición, y me urge hacer un aterrizaje visual.
Uçağın konumunu kestiremiyorum. Bu yüzden bir an önce görerek iniş yapmak zorundayım.
Sé que hay poco tiempo pero me urge el interdicto.
Biliyorum, çok acele ediyorum ama, emrin çıkarılması şart.
Urge voluntario que suba a avisar a los hermanos.
Dağdaki iki kardeşi çağıracak bir gönüllü arıyorum.
URGE TENER A LA TTE. RIPLEY EN CUARENTENA.
ÖNCELİKLE T. RlPLEY KARANTİNAYA ALINACAK
¡ Me urge!
Hemen oraya gitmem gerekiyor!
Me urge que lo conozcas, Shel.
Ben, onu karşılamak için sabırsızlanıyorum.Shel.
- Me urge ir.
- Çok tuvaletim var.
Le urge vuestra cabeza.
Son duanızı kısa kesin, Dük bir an önce kellenizi görmek istiyor.
Esto urge más.
Bu daha önemli.
Debo cumplir un contrato. Además, me urge arreglar mi propio granero.
Tahıl çuvallarını dizmekle bitmiyor ki.
No me urge.
Henüz değil.
¡ Nos urge un médico!
Hemen doktora ihtiyacımız var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]