Translate.vc / Spanish → Turkish / Vana
Vana translate Turkish
363 parallel translation
La vana apelación de la Princesa.
Prenses'in beyhude yakarışı.
Debemos inventar una nueva válvula.
Yeni bir vana icat edecek birini bulmalïyïz.
Una válvula deslizante atornillada.
Kaygan bir vana, ucunda ince bir vida ile.
Engranando esta válvula a este chisme, hecho.
Bu vana aleti çalïstïrïrsa, yarïsa hazïrïz.
Hay una válvula deslizante.
Kaygan bir vana var.
... vana, celosa y obsesionada consigo misma.
Kibirli, kıskanç, kafasını kendisiyle bozmuş.
Y sin embargo, al cabo de cuatro días,... cuatro días pasados con la vana esperanza de encontrarlo,... cuatro días después era yo quien corría a verle.
Şimdiyse, dört gün sonra onunla karşılaşmanın boş beklentisiyle geçen dört gün dört gün sonra ona gidiyordum.
Véalo primero. Le pediré al jardinero que lo empuje hasta el frente.
Bahçıvana arabayı ön tarafa itmesini söyleyeceğim.
¿ Cuándo se convirtió el viejo verde en un tierno hombrecito?
Yaşlı keçi nazik bahçıvana dönmüş.
- Vana jactancia para un moribundo.
Ölümüne susamış olmalı.
No os quedéis aquí. Es una curiosidad vana.
Burada beklemeyin, görecek bir şey yok!
Sí, Su Majestad encargó al jardinero aquí para Vuestra Majestad las más bellas flores todos los días.
Evet, Majesteleri buradaki bahçıvana talimat vermiş. Her gün siz Majestelerine en güzel çiçeklerden getiriyor.
¿ Quién sabe lo que es bueno para la vida de un hombre, una vida vana que pasa como una sombra?
Anlamsız hayatını bir gölge gibi yaşayan bir adam için,... neyin iyi olduğunu kim bilebilir,?
Seduje a un virtuoso y anciano jardinero.
Çok namuslu yaşlı bir bahçıvana sarkıntılık ettim.
Atacó a un jardinero de 60 años.
60 yaşında bir bahçıvana cinsel saldırıda bulunmuş.
Me pregunto si quizás tengan una vacante para un jardinero...
Acaba bir bahçıvana ihtiyaçları var mıdır?
La vana ilusión de un viejo.
Yaşlı bir adamın hayali.
Padre y Sakichi-san se vana a matar. uno al otro.
Babam ve Sakichi-san birbirlerini öldürecekler.
Tengo la certeza que el honor no es todavía para tí una palabra vana.
Eminim, senin için onur, sadece bir sözcük değildir. Yeter!
Broderick podria atacar laiatea, muk o gavabutu y de cualquiera de estas islas, lanzar un ataque a levu-vana.
Dolayisiyla Broderick, Lalatea, Muk ya da Gavabutu'yu vurabilir. Bu adalardan herhangi birini vuracak olsa... -...
- ¿ por que levu-vana?
Levu-Vana'yi vurur. - Neden Levu-Vana?
Gavabutu, levu-vana, toko-rota y ei estrecho de pala.
Bu Gavabutu, Levu-Vana, Toko-Rota ve Pala Geçiti.
Tendra que atacar levu-vana antes de que ios "japos" puedan prepararse.
Japonlar kendilerini ona hazirlamadan, Levu-Vana'ya saldirmali.
Se encargara de limpiar gavabutu y de organizar ia invasion de levu-vana.
Gavabutu'da düsmani temizleyip Levu-Vana'da saldiriyi arttiracaksin.
- Levu-vana.
- Levu-Vana.
Todo se reduce a que ios japoneses tienen levu-vana.
Günün sonunda asil mesele, Japonlarin Levu-Vana'ya sahip olmalari.
Les estan preparando un gran recibimiento en levu-vana.
Levu-Vana'da büyük bir karsilama bizi bekliyor.
Esa flota se dirige a levu-vana.
Özel görev kuweti Levu-Vana'yi hedefliyor.
¿ cuanto diria que pueden tardar de titan a levu-vana?
Titan'dan Levu-Vana'ya bu yakitla ne kadar idare edebiliriz?
Pregunte por la señorita Ivanka y... díctele estos tres números.
Bayan Vana'yı iste. Ona üç tane numara ver.
Debe haber un corto circuito en el sistema de válvulas eléctricas.
Elektriksel vana devre sisteminde kısa devre olmalı.
Esto es la válvula.
Şimdi, vana.
- Válvula.
- Vana.
Válvula.
Vana.
- No hay manivela.
- Vana yok.
Nunca había visto un dial como este.
Daha önce böyle bir vana görmemiştim.
El conducto está roto.
Ana vana kırılmış.
El hombre me ha dicho que mirara al jardinero. Luego me ha dado la bolsa y me ha apuñalado.
Adam bana'bahçıvana dikkat et'dedi sonra da bu keseyi verip bıçakladı.
Vana conversación.
Boş konuşma.
Adivinanza vana :
Ne eylem ne düşünce.
Nuestros corazones ansían... Y a la muerte, los hombres no llamarán bella y vana ilusión.
Kalplerimiz diliyorlar erkeklerin o adına tatlı rüya dedikleri mutlak ölümü.
Todo eso es agitación vana.
Hepsi boşuna.
Necesitamos un muy buen jardinero.
Çok iyi bir bahçıvana ihtiyacımız var.
- Y una válvula atascada.
- Bir de sıkışmış vana var.
- Es una válvula atascada.
- Bir vana arızası.
Dijo que fue una válvula atascada.
Vana arızasından bahsetti.
La válvula les obliga a vigilar el nivel de agua en el reactor.
Bu vana arızası onları reaktörün su seviyesine yönlendiriyor.
Lista la válvula en la estación 47.
47. İstasyondaki vana temiz.
Nate no lo sabe, pero su búsqueda va a finalizar, pues esos zapatos nuevos y brillantes le vana llevar... directo a la capital de La dimensión Desconocida.
Çünkü o yeni ve parlak ayakkabılar onu Alacakaranlık Kuşağı'nın başkentine götürecek.
Válvula abierta.
Vana açık.
Y a los jueces de la tierra hace cosa vana.
"Yeryüzünün yargıçları hiç bir şeydir."