Translate.vc / Spanish → Turkish / Veda
Veda translate Turkish
7,971 parallel translation
¿ Me darás un beso de despedida?
Merhaba. Bana veda öpücüğü verecek misin?
¿ Te ibas a ir de la ciudad sin despedirte?
Gerçekten bir veda bile etmeden şehri terk mi ediyordun? Ben mi?
Dom, si te hubieras quedado aquí... Jesús, tu alma debería haber muerto.
Dom, eğer burada kalsaydın, ruhuna veda ederdin.
No, Alec no va a tener despedida de soltero.
Hayır, Alec bekârlığa veda partisi yapmayacak.
Estoy despidiéndome.
Veda etmeye geldim.
Sólo os pido permiso para marchar.
Tek istediğim, veda etmemize izin vermeniz.
Es hora de hacer una ofrenda de despedida, Mastani.
Veda zamanı geldi, Mastani Saheba.
¡ Acabas de despedirte de tu bebé!
Az önce bebeğine veda ettin!
¡ Primero no quieres comer mi comida y luego quieres marcharte sin despedirte!
Önce yemeğimi yemiyorsun, sonra da veda etmeden gitmeye çalışıyorsun!
Yo no hice nada. Acabas de despedirte de tu bebé.
- Az önce bebeğine veda ettin.
- ¡ Dile adiós a tu hijo!
- Yapma! - Oğluna veda et!
¡ Despídete de tu hijo!
- Çocuğuna veda et!
- Despídete.
- Veda et.
¿ Abrazo de despedida rápido?
Hemencecik bir veda sarılması?
No, de hecho él... ha ido a despedirse.
Hatta doktora da veda etmeye gitmiş.
Ya me voy, y quería... despedirme.
Gidiyordum ve veda etmek istedim.
comenzará a fin de mes, así tienes un poquito de tiempo para despedirte...
Yani veda etmek için hala birkaç günün var.
Eh... Discursos de despedida no.
- Veda konuşması yasak.
¿ Para que nos podamos despedir?
Veda falan ederdik.
No nos despidamos así...
Hadi böyle veda etmeyelim.
Solo he llamado porque yo... me he dado cuenta de que nunca me despedí de ti.
Seni aradım çünkü sana hiç veda edemediğimi fark ettim.
Quería despedirme.
- Veda etmek istedim.
Mejor no te vayas sin despedirte.
Veda etmeden kasabayı terk etme sakın.
Estamos aquí para decir adiós a la mina siete... y a algunos de los hombres que han trabajado allí.
Yedi numaralı madene ve orada çalışan bazı kişilere veda etmek için buradayız.
He venido a despedirme.
Veda etmeye geldim.
Déjeme despedirme del Doctor.
Doktora veda edeyim.
Estaba en camino a despedirme del doctor y sentí que estaba siendo rodeada. No pude respirar.
Doktora veda etmeye giderken etrafımın sarıldığını hissettim.
Damas y caballeros... ha llegado la hora de despedirnos.
Bayanlar ve baylar... Veda vaktimiz geldi.
Hoy nos despedimos de Jean-Ralphio Saperstein.
Bugün Jean-Ralphio Saperstein'a veda etmek için toplanmış bulunuyoruz.
Pero aún más importante, no puede tocar la canción de despedida sin ella.
Daha da önemlisi ise... O gitar olmadan Veda Şarkısı'nı çalamaz.
El adiós final de Andy Dwyer cuando volvamos.
Dönüşte Andy Dwyer temelli veda edecek.
Antes de decir adiós, vamos a revisar nuestra lista una última vez.
Veda etmeden önce adımlarımızın hepsini attık mı bir bakalım.
* Pues es hora de irnos *
Artık veda zamanı...
Disfrute de un fin de semana que supere todos los anteriores.
Yaşadığınız her şeye fark atan bir sonla hayata veda edin.
Ojalá me hubiera despedido de ella.
Keşke ona veda etseydim.
Vale, mira, tío, lo siento, ¿ vale?
Tamam, bak oğlum, özür dilerim. Veda edemedim.
¿ Te has despedido de tu gente?
- Sizinkilere veda edebildin mi?
Eso significa despedirnos del resto de nuestras vidas.
Hayatımızın kalanına veda ederiz yani.
Despedirte de Agustín y todo eso.
Agustin'e veda etmen falan?
Si sube al auto, despídete de tu carrera.
O arabaya binerse, kariyerine veda edebilirsin.
Me despido de ustedes.
Size veda ediyorum.
Tienes que decir adiós.
- Veda etmelisin artık.
Operacion Comienzo de los Diques
Operasyon : Lezbolara Veda.
Solo quería decir adiós.
- Sadece veda etmek istedim.
Debería haber estado allí para decir adiós.
Veda etmek için yanında olmalıydım.
Lo llaman el "Largo Adiós".
Uzun Veda derler ona.
Un regalo final.
Bir veda hediyesi.
Te lo suplico, ¡ déjame decir adiós!
Yalvarırım veda etmeme izin ver!
Como que puedo entender porqué no se despediría.
O zaman veda etmemesinin nedenini anlarım işte.
A despedirse.
- Hoş bulduk. Veda etmeye.
Di adiós a tu alma.
Ruhuna veda et bakalım.