English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Vr

Vr translate Turkish

2,224 parallel translation
Mirarla un rato observando su forma... sintiendo cada curva, girándola, mordiéndola, imaginando la luz del sol en su interior.
Ona bakmak, gölgesini gözlemlemek her bir kıvrımını hissetmek bir ısırık alarak gün ışığını özümseyişini hayal etmek...
Jamie Slythey Toves.
"Kıvrık Burun"
Jamie Slythey Toves, el nombre de nuestro cuarto.
"Kıvrık Burun", burdaki odamızın ismi.
Me gusta Slythey Toves.
"Kıvrık Burun" u sevdim.
Esa de allá? una endivia pálida con las caderas presas en la congelada arena invernal. la pelvis parece inservible.
Benzi sararıp solmuş, kalçaları buz kesmiş âdeta kıvrımlarının üstüne karakış çökmüş sanki.
Un campo magnetico huracanado con aumentos y remolinos enviando arcos y penachos de plasma flameante a miles de millas del sol.
Manyetik alanlardan oluşan bir fırtına, büyür, kıvrılır, arklar ve alevlerden plazma fışkırmalarını güneş yüzeyinden binlerce km. mesafeye gönderir.
E - n-s-e-n-a-d-a... un sustantivo que significa "gran bahía con una boca estrecha".
K - O - Y isim, kıvrımlı bir kara parçası tarafından oluşturulan geniş bir körfez...
¿ Ahora eres mi madre... o vas a meterte aquí y serás mi mujer?
Annem mi olacaksın yoksa buraya kıvrılıp karım mı olacaksın?
Simplemente no se parecía a él se cayó.
Kıvrımları güzel olsun, bana yeter.
¿ Qué tal si vamos a casa y nos acurrucamos en la cama y vemos una película?
Eve gidip, yatağımıza kıvrılıp film izlemeye ne dersin?
Alta, pequeña, obscura delgada con trenza sin trenza..?
Koyu tenli, açık tenli? Kıvrımlı, kıvrımsız?
Con un engañoso tinte en cada curva.
Her kıvrımında aldatmaca olan boyasıyla
Creo que iré a casa... y abrazaré a mi novio imaginario.
Sanırım şimdi eve koşturacağım ve hayali erkek arkadaşımın yanına kıvrılacağım.
¿ Nunca te ha besado un hombre, acariciado las suaves curvas de tus caderas y entrado en ti?
Seni hiç bir erkek öpmedi mi yumuşacık kıvrımlarını kimse okşamadı mı? İçinde gidip gelmedi mi?
Menos curvas en ese corsé, por favor.
Bu korsede daha az kıvrım olmalı.
Quieres ordenar pizza, quizá unos fideos, unas palomitas y una pelicula?
Bir pizza ısmarlayıp, bir köşeye kıvrılıp, bir film seyretmek ister misin?
Hace que quiera arrimarme a ti.
Kıvrılıp yanına yatasım geliyor.
La corteza motriz y la circunvolución cingulada.
Motor korteksi ya da singulat kıvrımı.
No sé si quiero arrastrarme hacia un agujero y morir o pasarles por arriba a Wendell y Ángela con un camión.
Sanırım istediğim bir deliğe kıvrılıp orada ölmek ya da... Wendell ve Angela'nın üstünden bir kamyonla geçmek.
- A juzgar por la forma de la T inclinada, diría que sí.
T'nin kıvrımına bakarak o olduğunu söyleyebilirim.
La curva del hueso ganchoso muestra deterioro por torque, fuerza rotatoria y tirones repetidos.
Çengel gibi kıvrılması, dönel kuvvet ve tekrarlanmış asılmadan dolayı yıprandığını gösteriyor.
a cada curva del río, podía dar diez pasos, darme vuelta, y descubrir un paisaje diferente.
Dere kıvrıldığında on adım giderdik ve dönüp baktığımızda bambaşka bir yere benzerdi.
Me pierdo en un laberinto de rutas, sin indicaciones.
Dolambaçlı, kıvrılan, haritada olmayan gaz alanlarına girip çıkan yollarda kayboldum. Kaybolup gittim. Her bağlantı yolu bir başka sondaj alanına götürüyor.
Sentado cerca de Divide Creek, veo una vuelta más arriba que me recuerda mi casa.
Şu anda Divide Deresi'nde yıkılmış durumdaydım. Dereye baktım ve kıvrıldığını gördüm, bana evimi hatırlattı ve paramparça oldum.
Veo el torso de un oso gigante, pero la parte de abajo es una serpiente.
Bende, bir ayı görüyorum, ama alt tarafı bir yılan gibi kıvrılmış.
# Mira cómo se retuercen #
Bak nasıl da kıvrılıyor
Agáchate en una esquina
- Tek yapmak istediğim bir köşeye kıvrılıvermek.
Hay una estación de pintura de dedos, y un tubo tobogán.
Burada bir parmak boyama istasyonu var ve bir de kıvrık kaydırak.
Mira sus pantalones. Sin pliegues.
Pantolonuna baksana, tek bir kıvrım yok.
Me estoy quedando en el sillón de un amigo, y justo cuando estaba listo para irme... él y su novia empezaron con la mierda...
Arkadaşta kanepeye kıvrılıp yatıyorum da. Tam çıkıyordum sevgilisiyle devasa bir tartışmaya tutuldular.
"Grandes músculos, Te enamoras fácilmente".
Kıvrımlı kasları, kalpler ona aşık.
Susurrando "Naciones Unidas" de donas : las de jalea rozandose con las rellenas de crema, el contorno masculino de la tapa de la caja con las curvas femeninas que las toman.
Donut Birleşmiş Milletleri bildiriyor, ağzına kadar kremanın üzerine sürülen jöle ve, erkeksi duruşlarla sıralanmış olan kutular kadınsı kıvrımlarıyla beraber kendilerini sunuyorlar.
Me quedaría arriba en el cuartito de las manualidades.
Şu ıvır zıvırları koyduğunuz odada bir yere kıvrılıveririm.
¿ El ángulo que forma esa línea de estrellas? - Sí.
Kıvrılan bir yıldız sırası var.
es saber que deberías sentirte diferente. Pero es tan malo que todo lo que quieres es hacerte un ovillo y morir.
Farklı hissetmen gerektiğini bilmek ama kendini sadece kıvrılıp ölmek isteyecek kadar kötü hissetmektir.
Esta mujer en particular - Pues, sí me gustan las curvilíneas... y el sombrero vaquero no le sentaba mal.
Bu kadının kıvrımları tam benim beğendiğim gibi ve kovboy şapkası bu güzelliği gölgeleyememiş.
Es un número musical que os conmoverá hasta lo más hondo de vuestros corazones.
Bu müzikâlimiz kalbinizdeki kıvrımları dahi uyaracak.
Herbert's got a raging cockle in this one.
Herbet kudurmuş kıvrımlara sahip bunda.
Acurrúcate.
Kıvrılıp yat.
Mi brazo no se dobla así, cariño.
Kolum o tarafa kıvrılmıyor canım.
Estoy haciendo un análisis textual en la base de datos del FBI. Desde el estilo y la puntuación, hasta las faltas de ortografía.
El yazısındaki harflerdeki kıvrımları ve kağıda yazıIırken yapıIan basıncı,
Cuando vi esas librerías... talladas con pergaminos y flores, canastas de fruta, pequeños ángeles flotando en la esquina, fue lo más bonito que haya visto nunca.
Kıvrımlar, çiçekler meyve sepetleri, köşede uçan küçük melekler oyduğu kitap raflarını görünce ömrümde gördüğüm en güzel şey olduğunu düşündüm.
Y soplando entre lo azulado y lo negro el viento se arremolina a través del aire y después, brillando, ardiendo y estallando, las estrellas.
Mavilik ve siyahlık arasında uçuşan rüzgâr,... havada kıvrılıyor, dönüyor ve sonra parlıyor, alev alev yanıp patlıyor... Yıldızlar!
Los vientos predominantes se arremolinan en un gran espiral en sentido contrario a las agujas del reloj sobre el continente.
Baskın rüzgarlar, kıtanın dört bir yanında büyük bir saat yönü tersi girdap halinde kıvrılırlar.
Que pasa con Axl?
Kıvrılmış bir halı ve hoppala!
Puedes escoger un vestido que muestre tus senos...
Ya kıvrımlarını gösteren bir şey giy ya da- -
Porque tu, mi amor, no tienes las curvas para quitarte un mono de prisión.
Çünkü hayatım kodes elbisesini kaldırabilecek kıvrımlara sahip değilsin.
E intenta llevar el pelo como Jake Gyllenhaal, con ese... swoosh.
Ve saçlarını da Jake Gyllenhaal gibi yap, kıvrımla beraber.
"Porque el cerebro de una mujer tiene menos pliegues..."
Kadınların beyinleri daha az kıvrımlı olduğu için...
Círculo con una línea ondulada.
Çemberin kıvrım çizilmişi.
¡ En corro!
kıvrılmak, gidelim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]