Translate.vc / Spanish → Turkish / Vérité
Vérité translate Turkish
27 parallel translation
En lugar de buscar mostrar las fuerzas de las clases reales... haces cinéma-vérité.
Sosyal siniflarin gerçek gucunu açiğa çikartmak yerine, sozde gerçekçi filmler yapiyorsun.
Probablemente un Château Vérité.
Muhtemelen bir Chateau Verite.
C'est la vérité, mon ami.
Çok haklısın, dostum.
Muchos historiadores del cine no parecen poder medir el impacto de la puesta en escena en la narrativa del cinéma vérité.
Birçok sinema tarihçisinin görüş birliğine varamadığı şey... mizansenin cinéma vérité'nin öykü anlatım tekniği üzerindeki etkisinin ne olduğudur.
Pero se puede argumentar que la puesta en escena y el cinéma vérité son dos ejemplos que son mutuamente exclusivos.
Öte yandan, mizansen, ya da sahneleme... temelde birbirini tamamen dışlayan iki örnektir.
¿ Qué es el cinéma vérité sino la falta de puesta en escena?
Aslında cinéma vérité, sahnelemenin olmadığı bir sinema anlayışıdır.
Se llama cinéma vérité.
Buna cinéma vérité deniyor.
Vayamos cinéma-vérité, estilo documental, estas ahí.
Gerçek çekimlere, belgesel çekimlerine doğru ilerleyin ve buradasınız.
Como crecimos en la época del cine documental... ese estilo nos influyó mucho.
Belgesel Sinemanın "cinéma vérité" zamanında yetiştiğimiz için.. Nasıl çalıştığımız çok önemliydi.
Te aseguro que ya sabemos la verdad.
Je t'assure qu'on connait déjà la vérité.
Pero capturo la vérité de la vida en el mar.
Fakat ben deniz hayatının ruhunu yakalıyorum.
Tenía usted el deseo, Signora, y la passion necessaire como para cometer un crimen tan atroz, et ça c'est la vérité.
Böyle vahşi bir cinayeti işlemek için gerekli istek ve hırsa sahip olabilirsiniz. Doğru değil mi?
Te hago mi esencia me originas entre los hombres te hago mi esencia la que me gustaría más que alguien
Mais qu'est-ce que cet homme t'a fait Même si la vérité m'effraie Je t'entends, oui je t'entends Mais qui est Don Juan?
Su último film, "La Vérité", con Brigitte Bardot había ganado un premio en Venecia.
Brigitte Bardot'nun oynadığı son filmi Hakikat'le Venedik Film Festivali'nde en iyi yönetmen ödülünü almıştı.
Tienes que decirnos ahora, porque esta película, La forma en que vamos a disparar va a ser muy verite.
Bize şimdi söylemelisin çünkü bu filmi çekeceğimiz tarz oldukça vérité tarzı olacak.
Simplemente había que establecer cierta vérité.
Ancak bir şekilde hakikatin ortaya çıkarılması gerekiyordu.
Para ser "cinema-verite" no estaba mal. En color...
"Gerçek sinema" için fena değilmiş.
Luego confesiones a la cámara, "cinema verité", nada nuevo.
... sonra bir kaç görüşme, sinema kritiği, ama eski moda.
¿ Esto es lo que llamarían cine verdadero?
Cinema Verite dediğiniz şey budur.
¿ QUÉ TAL EL CABERNET?
Verite Cabernet'e ne dersiniz?
Cinema verité, el cine de la verdad.
Gerçek sineması, gerçeğin ta kendisiydi.
Cinema verité.
Sinema kalitesi işte.
Graba lo que un ojo normal no vería. Dziga Vertov, cinema verité...
"Sinema çıplak gözle gördüğün değildir." Dziga Vertov, Gerçek Sinema...
Hay que montarlo... con un puntito fresco, un puntito... renoir. Un puntito ahí... cinema verité.
Bir fresk dokunuşuyla,... bir Renoir dokunuşuyla ve biraz da sinema kalitesiyle elden geçirilmesi gerek.
Venga. Cinema verité.
Pekâlâ, sinema gerçeği.
Cinema verité.
Gerçek sinema.
Libérer a verite a.
Libérer a verite a.