English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Ví

translate Turkish

3,191 parallel translation
Ví el video de mi hijo saliendo de ella.
Oğlum içinden çıkarken çektikleri videoyu izledim.
Hay grietas en el tiempo, las ví en todas partes, y están aumentando.
Zamanda çatlaklar var, her yerde gördüm, gittikçe genişliyorlar.
así que, para ser honesto, nunca lo ví.
Açıkçası onu hiç görmezdim.
Ví todos sus discos duros. Y adivina qué, no eres un fotógrafo.
Hepinizin hard disklerini gördüm ve tahmin edin ne oldu.
Yo ví un episodio de True Life llamado "Soy un tio, y tengo un desorden alimenticio".
"Ben bir erkeğim ve beslenme bozukluğum var." dı.
Por qué te salvé? Andaba por aquí, te ví en peligro
Geçiyordum, tehlikede olduğunu gördüm
Ví a mi madre morir cuando tenía tres años.
Üç yaşımdayken annemin ölümünü izledim.
Te ví aquí de pie y pense en saludarte.
Sizi gördüm, bir merhaba diyeyim dedim.
Ví otro anuncio buscando secretaria y solicité el puesto.
- Başka bir sekreter alımına başvurmuştum.
Yo no ví nada.
Ben hiçbir şey görmedim.
Ví tu concierto anoche.
Geçen gece seni şarkı söylerken dinledim.
La última vez que ví a Craig estaba escondiéndose con esa chica.
Craig'i son gördüğümde, bu kızla bir işler çeviriyordu.
Es más, cuando te ví en la puerta, por poco y no te abro.
Kapı deliğinden seni görünce az daha kapıyı açmıyordum.
Nunca le ví o escuché algo nuevo sobre él hasta hoy.
Onu bugüne kadar, ne gördüm ne de duydum.
¡ Lo ví transformarse!
Dönüşmesini izledim.
No lo ví venir.
Bu kadarını tahmin etmemiştim.
Te ví en aquel estúpido restaurante, compartiendo un helado con su fea sudadera en la silla.
O aptal restoranda gördüm seni. Sandalyedeki çirkin kazağıyla dondurma yiyordun.
Los ví cuando la abuelas llevó fudge a lo de los Donahues.
Büyükannem, Donahue'lere şekerleme verirken gördüm.
y ví como la muerte de mi tio te afectó y tenía ventaja con eso
Ve ben amcamın ölümünün seni nasıl etkilediğini gördüm, ve bundan faydalandım.
Mira, no sé si este es mi lugar o no, pero te ví con Jasper el otro día...
Bak, beni ilgilendirir mi bilmiyorum ama, Geçen gün seni Jasper ile birlikte gördüm...
Sí. "Nunca olvidaré la primera vez que te ví aquella noche fría, lluviosa en el Burgeropolis de Hillsdale".
Evet. "O soğuk, yağmurlu gecede Hillsdale'deki Burgeropolis'de ilk kez gözlerimin gözlerine değdiği anı asla unutmayacağım."
Nunca la ví, pero estoy bastante seguro de que se sigue escribiendo entre ellas.
Hiç izlemedim ama eminim birbirlerine pantolon göndermişlerdir!
Me lo imaginé cuando me diste una piruleta por no decirla a mamá que te ví con esa señora india americana - dándote... una ducha.
Seninle, o kızıl derili bayanla banyo yaparken gördüğümde anneme söylememem için lolipop verdiğinde çözmüştüm zaten.
La primera vez que le ví, pensé que era mono.
Onu ilk gördüğümde, tatlı olduğunu düşünmüştüm.
Yo la ví primero ¡
- İlk ben gördüm
! Yo también la ví primero ¡
Ben de ilk gördüm!
- Creo que ví una represa.
- Bir dere goruyorum.
¡ Ví algo rojo!
Kırmızı birşey gordum!
- Ví algo, pero no muy claramente.
- gordum fakat tam net degil.
- Dinos. - Ví el carro del Capitán. Persiguiendo ése camión y disparando pinos flameantes.
- Kaptanin arabasini gordum kamyonu kovaliyor ve yanan kozalak atiyordu.
Ví a un hombre sangrando, fui a ayudarle, no ví quien disparó.
Evet, adamın kanaması olduğunu gördüm ona yardım etmek istedim ve onu vuranı görmedim.
Y luego... ví a Deeks.
Sonra... Deeks'i gördüm.
Ví la grabación de seguridad.
Kamera kayıtlarını gördüm.
Escuché los tiros, miré por la ventana, ví un par de chicos escapando por la escalera de incendios
Silah sesini duyunca, pencereden baktım ve yangın merdiveninden inen bir kaç çocuk gördüm.
Ví la mitad ayer por la noche.
Dün gece yarısı izledim.
Ví una cara. ¿ Una cara?
- Birini mi gördün?
Antes, lo ví grabado en una vieja reliquia familiar.
Eskiden adını bir aile yadigârında kazınmış olarak görmüştüm.
Nunca la ví.
Hiç izlemedim.
Sólo ví que eras amable buscándolo ahí.
Düşünüyordun.
Ví cómo la mató.
Onu öldürürken gördüm.
905, ví un hombre corriendo a través de la valla en el lado este del pasillo de arbustos que va de norte a sur.
905, kuzeyden güneye uzanan çali dizisinin dogusundaki kosarak geçen bir adam gördüm.
Yo no lo recuerdo con claridad pero yo miraba hacia abajo y ví a dos hilos de sangre.
Tam olarak hatirlamiyorum fakat asagiya baktim ve iki damla kan gördüm.
Lo ví solo una vez antes.
Onu sadece bir kez gördüm..
Lo ví.
- Gördüm.
Ví a su hijo atacar a un oficial de policia Sra. Western.
Oğlunuzun bir polis memuruna saldırdığını gördüm bayan Westen!
Supongo que podría empezar sobre la ultima vez que te ví.
Sanırım en son görüştüğümüz zamandan başlamam lazım.
Sólo algo que ví allí.
Orada gördüğüm bir şeydi.
Ví la forma en que estabas mirando a mi padre ayer.
Dün babama nasıl baktığını gördüm. Kör değilim.
Y entonces ví 800mil soldados de Cao
Orada onun 800 bin askerlik ordusunu gördüm
No la ví anoche.
- Dün gece görmedim.
Yo le ví una vez
Ben bir kere görmüştüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]