Walkin translate Turkish

# We're walkin'on air Look-a here, look-a there

# Ayaklarımız yerden kesik Bir orada, bir burada

Datin'las marcas las chicas El contoneo de principio walkin'

Flört etmek kızların kıvırtmasına neden olur Flört, bir erkeği bebek gibi konuşturur

Usted es walkin'En tierra peligrosa Escuche, bebé, cuando amor de la marca de la I

Dinle bebeğim, seversem Dalga geçmem ben

# Lori's just walkin'

* Yürümeye başladı Lori *

Gracias.

# Don't you give up walkin''cause you gave up shoes #

Un meandro de acero que conecta Ashby Picard y la pequeña estación de Ashby Le Walken.

Ashby Picard'ı küçük istasyon Ashby Le Walkin'e bağlayan bir kavis. - Ne?

¿ Estas "Walkin'on Sunshine"?

Gün ışığında mı yürüyorsun?

No vas a creerlo, Frank. Fui acasa de Walkin anoche, después alquilé una película, y un par de esos malditos bastardos campesinos sureño me esperaban fuera de ese bar gay en Virginia.

Dün gece film kiraladıktan sonra eve giderken Virginia'daki gay barın dışında bir kaç şerefsiz piç beni bekliyordu.

Se trataba de "Limmie and the Family cooking" con "The Walking Miracle".

Limmie The Family Cookin grubu "A Walkin'Miracle" şarkısı için alkışı hak etti.

# Afuera, en el patio, vamos caminando #

â ™ ª Out through the backyard we go walkin'â ™ ª

"Caminando con mi cabeza en alto" "absorbiendo la luz del sol"

â ™ ª walkin'with my head high â ™ ª â ™ ª soakin'up the sunshine â ™ ª

En el exterior, walkin'sacarlo, comin'fuera.

Onu dışarı çıkarıyorlar, dışarı çıkıyorlar.

Todavía está walkin'.

Hâlâ yürüyebiliyor.

# Sigo regresándome #

# I keep a-walkin'back away #

# Estoy caminando de nuevo a los brazos de mi bebé #

# I'm walkin'back to baby's home #

¿ Caminará con un palo en la pierna?

Bacağında bir sopayla etrafında Walkin'?

These boots are made for walkin' Pareces estresado.

Gergin görünüyorsun.

# Estoy caminando de nuevo a los brazos de mi bebé #

# I'm walkin'back to baby's arms #