Translate.vc / Spanish → Turkish / Water
Water translate Turkish
494 parallel translation
Iré a vivir al hermoso rancho de mi primo en Agua Dulce.
Kuzenimin Sweet Water'daki güzel çiftliğinde yaşayacağım.
Bien, vaya y desatasque el water
Öyleyse git ve tuvaletin deliğini aç.
Podrías ser director de la Comisión de Aguas de Western Slope con sólo pedirlo.
Şu an Western Slope Water Meclisinde oturuyor olabilirdin, gidip onlara sorman yeterdi.
- Calle Huertas, 9417.
- 9417, Water Sokağı.
, imagino que no lo miraría como... al fanfarrón de cualquier tribu de aquí a Salt Water.
O buradan Salt Water'a kadar, her kabilenin sevdiği bir adamdı.
PASAJE BRIXTON S.E.
BRIXTON WATER SOKAĞI
Tiro al plato, crianza de perros, water. Polo.
Atıcılık, köpek yetiştirme, su polosu.
¿ No es peligrosísimo eso del water. Polo?
Su polosu çok tehlikeli değil mi?
Desbordó diques de llanto desde Weeping Water, Nebraska.
Nebraska, Weeping Water'dan ulusal gözyaşı kanalı.
Seguro, puede que desbanque al water polo.
Tabii, sutopunun yerini alabilir.
Sabía decir "water" ( AGUA ).
Su diyebiliyordu.
Pero ella quería decir "water" ( AGUA ).
Ama anlamını biliyordu.
Water ( AGUA )
Su.
Ha aprendido dos nombres esta mañana... "key" ( LLAVE ) y "water" ( AGUA ).
Yeterince söz dinlemiyor. Bu sabah su ve anahtar kelimelerini de öğrendi.
¿ Water ( AGUA )?
Su mu?
Como el agua.
"Like the water... And the blood"
I will become a corpse in water
# Suda bir ceset olurum #
"I'm going, I'm going, where the water tastes like wine."
"I'm going, I'm going, where the water tastes like wine."
"I'm going where the water tastes like wine."
"I'm going where the water tastes like wine."
"We can jump in the water, stay drunk all the time."
"We can jump in the water, stay drunk all the time."
"Wooden ships on the water..."
"Wooden ships on the water..."
Incluso, ¿ Cuando estamos en el water?
Tuvaletteyken bile bizi görür mü?
La semana pasada les enseñé cómo hacer que un platito de goulash... dé para 26 comensales... a sacar partido de los canapés y a desatascar el water.
Merhaba. Geçen hafta Parti Püf Noktaları'nda size küçük bir tabak gulaşı 26 kişiye yetirmeyi kanepelerinizi idareli kullanmayı ve tıkanan tuvaleti açmayı gösterdim.
Erik, hijo de Frothgar, se fue a buscar a Hangar... que estaba en la casa de Thorvald... hijo de Gudlief y hermanastro de Thorgier, sacerdote de Ljosa... que fue esposo de Thurunn, madre de Thorkel... que mató a Gudmund, que conocía a Howal... que nació de Geermon, que nació de Erik... que nació de Arval, que nació de Harkem... que mató a Bjortguaard a manos de Gudreed... que nació de Thorkel, hermanastro de Capdetrol... padre de Ingbar que con Isenbert, hija de Hangbard...
Frothgar oğlu Erik Njorl evinden ayrılır Thorvald Nlodvisson'un evinde Yaşlı Hangar'ı aramak için. Gudleif'in oğlu, Thorgier'in üvey kardeşi Ljosa Water rahibi, Thurunn'u eş alan Thorkel Braggart'ın annesi, Güçlü Gudmund'un katili Howal'ı tanıyan, Geernon oğlu, Valdalescli Erikoğlu Arval Gristlebeard oğlu, Harken oğlu Bjortguaard'ı Norveç Sochnadale'de Cudreed'de öldüren Thorkel Long kızı, Kettle-Trout oğlu Harviyoun Half-troll'un üvey oğlu, Cesur Ingbare'in babası Kızgın Hangbard'ın kızı Gottenbergli Isenbert ile...
No hace falta decir Thorgier, sacerdote de Ljosa... que fue esposo de Thurunn, madre de Thorkel... que mató a Gudmund, que conocía a Howal... que nació de Geermon...
Sonuçta Thorgier, Ljosa Water Rahibi kendine Thurunn'u eş alan, Thorkel Braggart'ın annesi güçlü Gudmund'un katili, Geernon oğlu Howal'ı tanıyan Vadalescli Erik oğlu...
- Sí, el micro-water está demasiado alto.
- Su mikrofonları öyle. - Sesi kıs!
Los tiré por el water... hace ya tiempo.
Tuvalete attım hepsini bir süre önce.
"Water".
"Water".
Vaciar un water es indignante para un coleccionista de joyas.
Sence de taşınabilir bir tuvaleti boşaltmak bir mücevher koleksiyoncusu için biraz düşük bir seviye değil mi?
Una camarera del Motel Water Bed en Carmel.
Carmel'deki Su Yatagï Moteli'nde garsondur.
Un hombre disfruta la vida en el water.
Tuvaletten zevk alan bir adam.
- Tengo que ir otra vez al water.
- Benim tekrar tuvalete gitmem gerek.
No paran ni para ir al water.
Tuvalete gitmek için bile adam bir dakika bırakmıyor.
Estoy en un almacén en Water 1416.
1460 Water'daki depodayım.
Y water-polo Ni quiero menciopnar el water-polo porque es extremadamente cruel para los caballos.
Su topundan bahsetmek dahi istemiyorum çünkü atlara çok büyük bir zulüm.
Pero la gabardina me ha hecho pasar toda la noche en el water.
Kakam geldi ve bütün geceyi tuvalette geçirdim!
Estabas en el water.
Tuvaletteydin.
Podemos jugar al water polo.
Belki su polosu oynarız.
Tenemos la oportunidad de ver a una imitadora de Elvis en "White Water"... ¿ y tú quieres desearle feliz cumpleaños a un tipo que no conoces?
Whitewater " da kadın bir Elvis taklitçisi görebilecekken, sen hiç tanımadığın birinin doğum gününü mü kutlamak istiyorsun?
Si quieres ir a "White Water", ve.
Whitewater " a gitmek istiyorsanız gidin.
Un idiota, vaciando su water químico en mi alcantarillado.
Ve kanalizasyonuma tuvaletini boşaltan bornozlu bir hergeleye.
Aquí hay tantas oportunidades... Quizá más oportunidades.
Bu gün burada en az Billy Durant'ın Water Caddesi'nde otomotiv şirketini kurduğu günkü kadar fırsat var.
La empresa que hizo el puerto de la calle South en Nueva York crearía en Flint el Pabellón de la calle Water.
New York'taki South Street Limanı'nı yapan şirketi tuttular. Flint'e getirip Water Caddesi Alışveriş Merkezini yaptırdılar.
La calle Water tiene la atmósfera divertida de las plazas alegres...
Water Caddesi, festivallerin renklerini ülkenin diğer yerlerindeki eğlence merkezlerinin kalitesinde sunuyor.
La mayoría de las tiendas del Pabellón de la calle Water cerraron.
Water Caddesi Alışveriş Merkezi'ndeki dükkânların çoğu kepenk indirdi.
Ve al bar King Salmon y pregunta por Charlie.
Dördüncü Caddeyle Water'ın köşesindeki King Salmon Bar.
- Dip me in the water - Dip me
- # Suya batır beni - # Batır beni
- Dip me in the water, baby - Dip me
- # Suya batır beni, bebek - # Batır beni
¿ Wáter? Espero que no esté dentro de un wáter.
Umarım şelalenin altında değildir.
Sí, no se puede tirar por el wáter.
Evet, kediyi tuvalete atıp sifonu çekemezsin.
Cada vez que vas al wáter, pierdes coeficiente intelectual.
Biliyor musun, tuvalete her gidişinde zeka derecen geriliyor.