English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Westminster

Westminster translate Turkish

255 parallel translation
Mackie, cuando repiquen las campanas en Westminster en la coronación, vivirás difíciles momentos.
Mackie Westminster'deki taçlandırma çanları çaldığında zor anlar yaşayacaksın.
Delante de Westminster hay miles de mendigos.
Westminster dilenci kaynıyor!
Sé que su candidato me perdonará por referirme a él... por el apodo amistoso por el cual ya se le conoce... en anticipación, les repito... en Westminster.
Adayınızın ondan Westminster'da bilinen lakabıyla.. .. söz etmemi yadırgayacağını.. .. pek sanmıyorum.
El arzobispo de Westminster ha ordenado... "
Westminster başpiskoposunun emriyle... "
Abadía de Westminster.
Westminster Manastırı.
Debéis acudir a Westminster, para ser allí coronada como esposa del rey Ricardo.
Westminster'a gidiyoruz orada Richard'ın Kraliçesi olarak taç giyeceksiniz.
¡ El puente de Westminster!
Westminster Köprüsü!
Dos millones de personas se agolpan en las calles de Londres para asistir al cortejo que acompaña a Isabel II de Inglaterra, a la abadía de Westminster para la solemne ceremonia de coronación, antigua tradición desde hace mil años.
2 milyon kişi Londra'nın caddelerini işgal ediyor alayı görebilmek için, İngiltere'nin İkinci Elisabeth'i Westminster katedralinın yolunda, taçlandırma törenine, 2000 yıllık bir tören.
En Westminster Hall, en Lambeth y de nuevo en Richmond, os obstinasteis en no jurar.
Westminster Manastırı'nda, Lambeth'te ve sonra Richmond'da... yemin etmeyi inatla reddettiniz.
Con matasellos de Westminster.
Westminster'dan postalanmış.
Consultar los archivos de Westminster.
Sanırım Westminster Manastırı arşivlerine.
Un día me levantaré con demasiada lentitud... y en Westminster cantarán "larga vida al rey" para otro.
Bir gün yavaş yavaş ben de toprağın altına gireceğim ve Westminster'de başka birine diyecekler "Kral çok yaşa" diye.
Ciudad de Westminster DOWNING ST.
Westminster Şehri - DOWNING SK. - G.B. L
A un millar de personas de aquí a Westminster.
Buradan Westminster'a kadar bin peni.
Y desde Westminster, información parlamentaria para humanos.
Bu devam ederken şimdi de Westminster'dan insanlar için bir parlamento haberi.
¿ Es que la lglesia católica romana se ha asentado en Westminster?
Roma Katolik Kilisesinin Westminster'da yeri var mı?
¿ iremos a Westminster a caballo o a pie?
Westminster'a atla mı, yaya mı gideceğiz?
Decían que el duque de Westminster era dueño de todo Londres excepto de un acre, mi tía.
Westminster dükünün halam hariç Londra'nın her dönümüne sahip olduğu söylenirdi.
Estoy aquí, en el puente de Westminster... comprobando cuánto tiempo puedo estar sentado.
Londra'nın işlek Westminster Köprüsü'nde ne kadar oturabileceğimize bakıyorum.
El chico en Westminster. ¿ si?
Oğlan Westminster'da. Bu doğru mu?
¿ Y Wellington House y Westminster Old Hall?
Wellington House ve Westminster Old Hall'a ne diyeceksin?
Westminster Old Hall, valorado en 11 millones de libras.
Sackville Meydanındaki Westminster Old Hall tahmini değeri 11 milyon pound.
¿ Y Westminster Old Hall?
Ya Westminster Old Hall?
Segunda, es nuestro hombre en Westminster, conduce nuestra legislación a través del Parlamento.
İkincisi, o bizim parlamentoda ki adamımızdır,.. .. ihtiyacımız olan kanunları Parlamentodan geçirir.
Debemos luchar contra esto en Westminster y en Whitehall.
Hem Westminster'da hem de Hükümet binasında savaşmalıyız.
" Buen día, este es el National Wesminster Bank.
"Günaydın. Burası Ulusal Westminster Bankası..."
¡ Asesinato en Westminster!
Westminster Cinayeti!
Asesinato en Westminster.
" Westminster'de Cinayet.
Un oficial de policía, estoy complacido Jones voy a necesitar una lancha de policía en las costas de Westminster la más rápida que tenga dos hombres robustos, usted mismo, yo también..
Bir polis memuru, gururlandım. Jones Westminster merdivenlerinin orada bir polis teknesine ihtiyacım olacak. Sahip olduğunuz en hızlı olanına.
- ¿ Cómo? Venga, en cuanto esa colección de mutantes a los que Ud. llama parientes se ha enterado de que está enfermo, le habrá enviado una cesta tan grande como Westminster.
Haydi ama,'akrabalarım'dediğin o hayvan dölü mutantlar hasta olduğunu duyar duymaz,
Una cutícula de Paderewski, un acorde en Mi menor del órgano de Westminster, una perilla del Grand Canyon... y tres, - sí tres-lentejuelas del saco de Liberace.
... Paderewski'nin uzun tırnağı, Westminter Manastırından çıkma... bi minör, Grand Canyon Otele ait kapı tokmağı... ve Libarece ceketinden çıkma- - tam üç adet rozet.
El mejor en la escena.!
- Tüm Westminster'ın en iyisi.
¿ Su padre era canónigo de Westminster?
Babası Westminister rahibi miydi?
¡ Qué locura de Westminster!
Bu Westminster bir gün beni deli edecek!
La Abadía de Westminster.
Westminster Abbey kilisesi.
El Sr. Maguire, quien ayudó a equilibrar las fuerzas en Westminster, y que era un importante apoyo para las demandas de los prisioneros en huelga de hambre, murió de un ataque al corazón en su hogar.
Westminster'daki güç dengesini elinde tutan Maguire H-Bloklarında açlık grevi yapanların destekçisiydi. Maguire, evinde kalp krizi geçirerek öldü.
¿ Dónde está?
Westminster'da mı?
¿ Westminster? Robbie, ¿ qué fue eso?
Robbie, o da neydi öyle?
Bien. Primera parada Abadía de Westminster.
Pekala, ilk durağımız Westminster Manastırı.
Eres el gruñón de Westminster.
Dostum sen Westminster'ın Huysuzu'sun.
Mary Crawford se fue a vivir a Westminster.
"Mary Crawford Westminster'a yerleşti."
Estaré detrás del caladero de Peterson, entre Seward y Westminster.
Seward ve Westminster arasında, Peterson Balıkçılığın arkasındayım.
No es la Abadía de Westminster.
- Westminster Abbey'de olmadığımız kesin.
Doble en Westminster y siga hacia Greenwich, por favor.
Westminster'den dönüş yap ve Greenwich'e gel lütfen.
En Westminster, sí.
- Evet, Westminster'de.
Jane Wilkinson me dijo que pensaban casarse en Westminster.
Jane Wilkinson, Westminster'de evlenmek istediğinizi söylemişti.
Pero luego Ud. Me invitó a "la catedral", la catedral de Westminster.
Ama sonra, siz beni katedrale davet ettiniz. Westminster Katedrali'ne.
"Ciudad de Westminster Berkeley Square"
Buna bir cevabınız var mı, Sir John?
- Del rio.
Westminster Köprüsü'nün az ilerisinde arabamla geçiyordum.
Estaba manejando sobre el terraplén... cerca del puente de Westminster... y ella estaba en el rio ahogándose.
Bu bayan oradaydı, nehirde, boğulmak üzereydi.
Bosie nunca me dijo que fuera usted un botánico, Sr. Taylor... que vaga por la tierra, escalando los más altos picos del Himalaya... internándose en los más oscuros bosques... de Borneo, para volver triunfante... a este delicioso invernadero a la sombra de la Abadía de Westminster... para exhibir sus especímenes.
Bosie botanist olduğunuzdan hiç bahsetmemişti, Mr Taylor. Bu yaptığınız, Himalayaların.. en yüksek tepelerine çıkıp..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]