English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Yakin

Yakin translate Turkish

391 parallel translation
EL JUICIO FINAL ESTÁ CERCA Pecadores, hijos de Belial... prepárense para la venganza de Dios.
KIYAMET GÜNÜ YAKIN Günahkârlar, İblis'in oğulları Tanrı'nın intikamına hazır olun.
Nunca nos hemos llevado como deberíamos entre hermanas.
Iki kiz kardesin olmasi gerektigi kadar yakin olmadik hiç.
Sabían que éramos íntimos.
Yakin oldugumuzu biliyorlar.
No tan juntos.
Çok yakin durmayin.
No podemos parar ahora que quizá estemos cerca.
Çok yakin olabilecekken durmamaliyiz.
Encended la antorcha de la victoria y que la lleven por las calles.
Boruyu çalin! Zafer mesalesini yakin. Sokaklarda dolastirin.
- ¡ Prended la antorcha de la victoria!
- Zafer mesalesini yakin!
- Ni de lejos.
- Yakin bile degiliz.
A eso de las 3 menos 5 estaremos mas cerca de lo que cree.
UEce bes dakika kala sandigindan cok daha yakin olacagiz.
Muy cerca.
Cok yakin.
¿ Ha venido por aquí?
Yakin zamanda hiç ugradi mi?
¿ Por poco?
Yakin mi?
Entonces, no nos veremos en algun tiempo, ¿ cierto?
O zaman, yakin gelecekte görüsemeyecegimiz anlamina geliyor bu.
Si no logra controlar París, ¡ Quémela!
EĞER PARİS'İ ELİNİZDE TUTAMAZSANIZ YAKIN!
¡ ENCIENDAN LOS FUEGOS!
ATEŞ YAKIN.
ENCIENDAN LOS FUEGOS
ATEŞ YAKIN.
DEPRISA CON LAS BENGALAS...
ÇABUK YAKIN FİŞEKLERİ...
MÁS BENGALAS.
DAHA DA YAKIN.
Se trata de... Yakin, el realizador de cine.
O bir yönetmen, adı da Yakin.
Mientras que Yakin...
Yakin ise...
Yakin es talentoso.
Yakin çok yetenekli.
Mi boyarda se largó hoy al Cáucaso, con su amante Yakin.
Karım bugün aşığıyla, Yakin denen adamla, Kafkaslara kaçtı.
En cuanto los capturen, hay que empalar a Yakin. Eso primero, después...
Yakalar yakalamaz onu kazığa oturtup, sonra da...
Es la maleta del sinvergüenza ese de Yakin.
O hergelenin çantasını almışım.
Ahora, parto en avión a Gagri, junto con el mismísimo Yakin.
Yakin'le birlikte Gagry'e uçuyorum.
¡ Caíste en mis manos, adúltero, hijo de perra, Yakin!
Elimdesin, Yakin! Kart zampara, onun bunun çocuğu!
Yakin echó a su espantapájaros y me convenció para que vuele con él a Gagri.
Yakin kokanasını terk etti ve birlikte Gagry'e gidiyoruz.
Imagínate, Yakin se enamoró de mí como un niño, me pidió la mano y volamos en un viaje de luna de miel.
Aklına gelir miydi? Yakin tıpkı aptal bir çocuk gibi bana tutuldu. Bana evlenme teklif etti, balayına gidiyoruz.
Quiero que contestes con toda franqueza. ¿ Amas a Yakin?
Bana dürüstçe cevap ver. Yakin'e âşık mısın?
- ¿ A qué Yakin?
- Yakin da kim?
No tenemos ningún director llamado Yakin.
O isimde bir yönetmenimiz yok.
Se me olvidaba una cosa que seguramente no les importará, había venido para decirles que su hermano Fulvio, murió hace tres días no muy lejos de aquí : se colgó de un árbol... por desesperación.
Neredeyse sizin için önemsiz bir şeyi unutmak üzereydim. Size kardeşinizin üç gün önce buraya yakin bir yerde öldüğünü söylemek için gelmiştim. Kendini ağaca asmış.
Este recuerdo es más reciente.
Bu daha yakin bir ani.
Y cuando no regresó a casa llamé a Melanie Green, su mejor amiga. Y no la habían visto en todo el día.
Eve donmeyince Melody Green i aradim, en yakin arkadasi sonra butun gun onu gormedigini soyledi.
Los mundos próximos al núcleo o a los chorros se incineran.
Patlamanin merkezine yakin olan dünyalar yanip kül olurlar.
Cerca de este astro hay un pequeño mundo cálido y nublado. Con continentes y océanos.
Karalari ve okyanuslariyla, küçük, ilik, bulutlu bir dünya, bu sari yildiza yakin bir durumda olabilir.
Hay nuevos mundos para conocer, aun cerca de casa.
Dünya'ya bu kadar yakin mesafede bile kesfedilecek yeni dünyalar var.
Efectivamente, descubrió que sí.
Iskenderiye'ye yakin olan bu yerde de izleyebiliriz.
Alejandría aún es un próspero mercado donde se reúne el Cercano Oriente.
Iskenderiye yakin dogu insanlarinin gelip gittigi bir yerde oldugundan hâlâ iyi bir isyeri merkezidir.
Deja que nos ubiquemos nosotros mismos a la mesa mas cercana... y mirar la carta de este establecimiento.
Haydi gel en yakin masaya oturalim... bu kurulusun önerilerini bir gözden gecirelim.
Parece razonable!
AkIa yakin gibi!
En la esquina con Crosby.
Crosby'nin kösesine yakin.
Y yo tuve que enterrar a mi mejor amiga.
Ben ise en yakin arkadasimi topraga verdim.
El suelo está más cerca de lo que creía.
Yer düsündügümden de yakïn, o kadar.
Eso les hace parecer más cercanos.
Bu onlarï daha yakïn hissettirir sanïrïm.
Estar cerca sin poder tocarles es como comer sin engullir.
Yakïn olup, dokunamamak yiyip yutamamak gibi bir sey.
Será difícil domarle.
Evcillestirilmeye yakïn bile degil.
Son como uña y carne. Cada semana van con Mingo a esas peleas de gallos.
Her hafta, yaslï Mingo ile horoz dövüslerine gidip iki parmaktan daha yakïn oluyorlar.
- ¿ Está cerca la plantación Harvey?
- Harvey plantasyonuna yakïn mïyïm? - Neredeyse oradasïn.
Recién surgimos.
Yazili tarihimizde yer alan olaylar ve kendimiz çok yakin bir tarihte ortaya çiktik.
PELIGRO INMINENTE DE GUERRA Todos deben saber...
SAVAŞ TEHLİKESİ ÇOK YAKIN

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]