English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Spanish → Turkish / Yay

Yay translate Turkish

36,841 parallel translation
Si todavía estamos en el aire, permanezca en sus hogares.
Hâlâ yayında olsaydık, evlerinde kalın.
Si se extiende la infección, podría afectar a su trasplante.
Enfeksiyon yayılırsa nakli etkileyebilir.
El mejor bagre del país.
Eyaletteki en güzel yayınbalığı orada.
¿ Ves? Transmítelo.
Gördün mü, yayını gönder.
Solo sigue transmitiendo. Está bien.
Sadece yayını gönder tamam mı?
Entonces transmites solo una parte, solo la primera parte.
Sadece ilk kısmı yayınla.
Al año siguiente, se emitió la siguiente temporada de la serie, alcanzando el mayor record de audiencia de la historia.
Ertesi yıl dizinin sonraki sezonu yayınlandı ve tüm zamanların reyting rekorunu kırdı.
Lee Harris ha accedido a concedernos una entrevista para contarle al mundo su versión de una historia extraordinaria, sin editar, sin censura, en directo en televisión.
Lee Harris, olağanüstü bir hikayeyi kendi açısından anlatmak için röportaj yapmayı kabul etti. Montajlanmadan, filtrelenmeden, televizyonda canlı yayında.
Sus abuelos denunciaron la desaparición de Flora Harris una hora antes de que emitiéramos.
Biz yayına girmeden bir saat önce babaannesi ve dedesi Flora Harris'in kaybolduğunu ihbar etmiş.
Estás en directo en la televisión.
Televizyonda canlı yayındasın.
Lana, déjeme ser el primero en decir que es genial tenerla de vuelta en directo con nosotros.
Lana, şunu ilk söyleyen ben olayım : Bizimle yayına dönmen çok güzel.
Compañeros... estoy en una pequeña... situación tensa ahora mismo.
Dostlar, şu an garip bir durumla karşı karşıyayım.
Sí, sí, la estrené la semana pasada.
Evet, geçen hafta yayımladım.
Mírate, corriendo por ahí con una ballesta.
Baksana, elinde tatar yayı koşturuyorsun.
Cynthia, por favor, déjanos contribuir con la transmisión en vivo.
Cynthia, lütfen televizyon yayınına biz de para verelim.
El líquido del pato salió disparado.
Ördek sıvısı dışarı yayıldı.
Al salir en el periódico, se hizo público.
Yayınlanınca herkes öğrendi.
Llevan emitiendo esa rueda de prensa toda la mañana.
Sabahtan beri basın konferansını yayınlıyorlar.
Creo que haré un último podcast.
Sanırım son bir podcast yayını yapacağım.
¿ Sabéis? Esta noche iba a ser mi última transmisión... pero Zoe adoraba este programa, igual que vosotros.
Biliyor musunuz, bu gece benim son podcastim olacaktı ama Zoe bu yayını severdi, tıpkı sizin gibi çocuklar.
No me habría dejado que lo cerrara, o que me rindiera.
Yayını sonlandırmama ya da vazgeçmeme müsaade etmezdi.
¿ Esto se emite desde el podcast de ese chico, Noah?
Bu Noah'ın Podcast'inde mi yayınlanıyor?
La transmisión se produce en bucle.
Tekrar eden bir yayın şeklinde başladı.
Tenemos que confirmar la dirección IP de quien lo haya publicado.
Yayınlayan kişinin Ip adresini doğrulamamız gerekiyor.
¿ Esto lo transmite el podcast de Noah?
Yayın Noah'ın podcastinden mi geliyor?
Ahora necesito que llames a Time Warner sobre mi factura del cable.
Şimdi kablolu yayın faturası için * Time Warner'ı aramanı istiyorum.
Y así, estamos tú y yo de nuevo... cara a cara.
Yeniden karşı karşıyayız, sen ve ben göğüs göğüse.
Tu vecindario se extiende mucho más allá de lo que has visto.
Mahallemiz aslında görebildiğinden daha geniş bir alana yayılmış durumda.
Y se esparce.
Ve yayılıyor.
Nueva enfermedad afecta al cerebro y se propaga rápidamente.
- Yeni hastalık beyni etkiliyor ve hızla yayılıyor.
Te dije que no hicieras público el retrato.
Sana resmi yayınlamayalım dedim.
Y el Bitcoin está creciendo y si el Bitcoin toma el control, todos estaremos en el infierno.
Ve Bitcoin yayılıyor. Bitcoin egemen olursa hepimiz cehennem gibi bir dünyada yaşarız.
Lo llaman "el psicólogo infantil de Estados Unidos" y su nuevo libro es "Moldeando el Pasado".
Kendisi "Amerika'nın Çocuk Psikiyatrı" olarak tanınıyor. Yeni kitabı "Geçmişi Şekillendirme" yayınlandı.
¿ Por qué lo volverían a transmitir?
Neden tekrar yayınlasınlar ki?
Sólo que es... raro que lo transmitieran de nuevo.
Sadece, tekrar yayınlamaları garip geldi de.
Sí, escucha, en 1988, la única vez en la que transmitieron el programa fue durante los asesinatos.
Evet, dinle bak, 1988'deki cinayetler, sadece dizinin yayınlandığı zamanlarda gerçekleşti.
- ¡ Katie! La única vez en la que transmitieron el programa fue durante los asesinatos.
Cinayetler, sadece dizinin yayınlandığı zamanlarda gerçekleşti.
¿ No se transmitió desde aquí?
- Buradan yayınlanmıyordu demek?
Lo curioso fue que nunca se transmitió en el mismo canal.
İşin güzel tarafı, asla aynı kanalda yayınlanmadı.
Pasó en uno de los canales de estática al final de la señal.
Skalanın sonundaki boş kanallardan birinde yayınlanıyordu.
Los nazis no dejan de interferir la frecuencia habitual, pero ellos emiten en una secundaria.
Naziler olağan frekansları engellmeye devam ediyorlar, fakat ikinci bir frekanstan yayın...
Nuestra corresponsal especial Jennifer Windham... está en una misión, así que el Reportaje... Encubierto del Canal 12 no se emitirá en estos momentos.
Özel muhabirimiz Jennifer Windham, bir görevde olduğu için "Kanal 12-Gizli Haber", bu gün yayınlanmayacak.
La audiencia de su primera vez en televisión.
İlk yayınındaki reyting oranı?
La audiencia de esa vez que llevó a un minicerdo al programa y se hizo viral.
Programa minyatür bir domuzla çıktığındaki reytingler, internete yayılmıştı.
No puedo dejar que la tomen por sorpresa en directo.
Canlı yayında hazırlıksız yakalanmasına izin veremem.
Interrumpimos la programación por una noticia de última hora.
Yayın akışımıza, bir son dakika haberi için ara veriyoruz.
La medusa es natural de la región pacífica, pero se ha propagado por las zonas más frías del océano Pacífico Norte.
Bu denizanaları, Pasifik Bölgesi'ne özgü olsa da Kuzey Pasifik Okyanusu'nun daha soğuk alanlarına da yayılmışlardır.
Así que no solo vamos a tomar su emisora.
Bu yüzden sadece onun yayın evini ele geçirmekle kalmayacağız...
Yo... siempre pensé que tus emisiones eran de los años cincuenta y luego que podías predecir eventos futuros.
Ben... Yayınlarının her zaman 50lerden kalma olduğunu ve olacakları tahmin ettiğini düşünürdüm.
Y Bob Black dijo que necesitaba retransmitir y es el tipo más divino que he conocido nunca.
Ve Bob Black de yayında olmak istediğini söyledi kendisi tanıştığım en çok tanrısal insandı.
DIFICULTADES TÉCNICAS PERMANEZCAN A LA ESPERA, POR FAVOR TRAS MUCHA REFLEXIÓN Y LA APROBACIÓN DE LOS SUPERVIVIENTES, ESTA EMISORA HA DECIDIDO
"Uzunca düşündükten ve sağ kalan personelin onayını aldıktan sonra bu kanal," Ruh Avcıları'nın tartışmalı 18 Kasım bölümünü yayınlamaya karar verdi. "

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]