Translate.vc / Spanish → Turkish / Zam
Zam translate Turkish
3,528 parallel translation
Mereces una compensación.
Zamı hak ettin.
De repente, todo se reduce a conseguir un aumento de sueldo.
Öyle değil. Konu birden zam almama geldi.
Y mejor que esto sea un error, porque Garza me prometió ese aumento.
Bir hata olsa iyi olur çünkü Garza zam sözü verdi.
Bueno, no ha dicho nada sobre un aumento, pero no le dejaré que lo olvide.
Zam hakkında bir şey söylemedi ama unutturmayacağım.
Eso sería genial. ¿ Y el aumento?
Bu harika olur. Peki ya zam?
¿ Y qué hay del aumento?
Peki zam ne durumda?
Debería pedir un ascenso.
Zam talep etmelisin.
Tengo una memoria excelente.
Hafızam harikadır.
¿ Crees que debería pedir un aumento?
- Sence zam mı istemeliyim?
Mi memoria me falla. Pero mi sentido del olfato me ayuda a recordar.
Hafızam beni yüzüstü bıraksa da koku duyum hatırlamama yardımcı olacaktır.
Mi memoria está un poco, borrosa.
Ama hafızam biraz bulanıktır.
Es que a veces cuando me Tomo uno o dos tragos... Tiendo a recordar mejor, y quizás podría pensar en algo
Şeyden dolayı ben ne zaman bir iki kadeh birşeyler içince hafızam açılıyor ve daha konuşkan oluyorum.
¿ Me dirás que tienes amnesia?
- Bana da hafızamı mı kaybettireceksin?
Así que, sea o no sea el sujeto de la piel sabes que encontrar una manera de recuperar mi memoria es la única forma de que podamos detener todo esto.
Ben deri adam olsam da olmasam da bunları durdurmanın tek yolu hafızamı geri getirmenin bir yolunu bulmak.
Digo, mi cabeza se siente bien ahora.
Hafızam şu anda yerine geldi.
Ha borrado mi memoria no sé cuántas veces.
Benim hafızamı kaç kere sildiğini bilmiyorum.
Recuérdame que te dé un aumento.
Hatırlatta sana zam yapayım.
Aún ahora, siento que debería enojarme... Pero parece que no puedo.
Şimdi bile, bu durumda size kızmalıymışım gibi hissediyorum ama kızamıyorum gibi görünüyor.
Bueno, ¿ no habías dicho que tendrías un aumento pronto?
Yakında zam alacağını söylememiş miydin?
Con un aumento.
Zam ile birlikte.
Pero conseguiría un aumento, y a ti te encantaría eso.
Fakat zam alabilir ve bu sefer severim.
De acuerdo, ayúdame a sacarlo a flote, ¿ vale?
Tamam, sadece zam almamı sağla yeter.
Su marido, el Señor Toole... Me encargaré de que consiga un buen aumento.
Kocan Bay Toole'un yüklü bir zam almasını sağlarım.
De acuerdo, ¿ Sabes qué? Este realmente no es un buen momento, así que si ustedes dos podrían volver en otro moment...
Biliyor musunuz bu gerçekten iyi bir zaman değil,... eğer ikiniz başka bir zam...
Darías de comer al niño y lo bañarías y lo cuidarías en mitad de la noche cuando tuviera rubéola, o cualquier otra cosa contagiosa.
Bebeği besleyeceksin banyosunu yaptıracaksın ve kızamıkçık ya da başka bir bulaşıcı hastalık geçirirken gece kalkıp ona bakacaksın.
- ¿ Cómo sabes qué es la rubéola?
Kızamıkçığın ne olduğunu nereden biliyorsun?
ha que solo intenta obtener un aumento
Sen sadece zam almak istiyorsun.
Entonces, tienen mi bendición.
O halde rızamı aldınız.
Para poder refrescar la memoria.
Hayır, hafızamı tazeleyeyim diye.
Nadie más parece ver que mi padre me está reteniendo aquí contra mi voluntad.
Babamın beni burada rızamın dışında tutuğunu benden başka kimse göremiyor gibi görünüyor.
Desde el tiroteo, yo... mi... memoria es...
Vurulduğumdan beri hafızam...
Si la memoria no me traiciona, la tinta de medianoche es un satén que hacía un fabricante que cerró en enero.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, Gece Mürekkebi Ocak ayında bir üreticiye tek seferlik yaptırılan bir kumaştı.
Problemas con el detonador, Sra.
Bir ateşleme arızamız var efendim.
¿ Como pasa que una parte específica de tu memoria simplemente desaparece?
Hafızamın belli bir bölümü nasıl yok olabilir?
Nick, he tenido un millón de arañazos de gato, no perdí mi memoria antes.
Nick, milyon kez kedi çizdi elimi. Hiç hafızamı kaybetmedim.
Sí, pero esta es la última es el motivo por el que, probablemente, deberías subirme el sueldo.
Haklısın ama bana zam yapman için son bir neden daha var.
- Mi memoria no es tan buena.
- Hafızam pek iyi değildir.
Le han disparado a mi memoria.
Hafızam gidik.
¿ Que me arrastraste hasta aquí contra mi voluntad para violarme en su propia cama?
Kendi rızam dışında beni buraya getirdiğini ve bana onun yatağında tecavüz ettiğini mi?
Dios, ¿ qué pasa con mi memoria?
Tanrım, hafızamın neyi var?
- sobre los límites profesionales?
- Hayır. - Hafızam pek iyi değildir.
¿ Cómo exactamente? Bueno, tengo, entre otras cosas, memoria perfecta.
Nasıl oluyor o tam olarak? Diğer şeylerin yanında çok iyi hafızam vardır.
Más allá de nuestra galaxia, más allá de nuestro tiempo, más allá de nuestra memoria colectiva, existe un planeta con un curioso origen... "
Galaksimizin ötesinde, zamanımızın da ötesinde ortak hafızamızın dışında merak kökenli bir gezegen var...
Puedo usar mi memoria fotogénica y recordar la dirección.
"Fotojenik" hafızamı kullanarak adresi hatırlayabilirim.
No puedo cruzarme de brazos a esperar que regrese mi memoria.
Hiçbir şey yapmadan hafızamın gelmesini bekleyemezdim.
Perdí la memoria.
Ben hafızamı kaybettim.
¿ Porque estoy así? No puedo recordar y soy estúpida. ¿ Estás decepcionado?
Böyle oldum diye hafızamı kaybedip aptala döndüm diye hayal kırıklığı olduğum için benimle konuşmak istemiyor musun?
Dijiste que era inteligente antes de perder la memoria, ¿ verdad?
Yaralanıp hafızamı kaybetmeden önce zeki bir kız olduğumu söylemiştin, değil mi?
Perdí la memoria.
Hafızamı kaybettim!
Y quería mi bendición.
Ve gelip benim rızamı istedi.
¿ nos ponemos todos en pie?
Zam mı alıyoruz?